10"Yine size ne oluyor ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki bütün göklerin ve yerin mirası yalnız Allah'ındır. Sizden o fetihten önce Allah yolunda harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara elbette eşit değildir, işte onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı vaat etmiştir. Zaten Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." A- "Yine size ne oluyor ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz?" Onların, îmânı terk etmelerinden dolayı kınanmalarından sonra bu kelâm da, emredilen in fakı (harcamayı) terk etmelerinden dolayı kendilerini kınamakta ve bu konuda da hiçbir özre sahip olmadıklarını bildirmektedir. Burada da muhataplar, bundan önceki muhataplardır. Allah yolunda denilmesi, kınamayı ağırlaştırmak içindir. Yani size ne oluyor kı, Allah'a yaklaşma vesilesi olan hususlarda, hakikatte O'nun mülkiyetinde olup, ancak harcamada izinli olduğunuz malları, O'nun tayin ettiği yerlere harcamıyorsunuz? B- "Halbuki bütün göklerin ve yerin mirası yalnız Allah'ındır." Bu kelâm da, kınamayı tekîd etmektedir. Zîrâ sebepsiz olarak infakt terk etmek, reddedilen çirkin, bir harekettir. Infakı kesin olarak gerektiren sebepler mevcut iken onu terk etmek ise, daha çirkindir ve daha şiddetle reddedilmesi gerekir. Zîrâ göklerde ve yerde bulunan bütün malların, sonunda Allah'a kalacağını ve sahiplerinden hiç kimsenin kalmayacağını beyân etmek, intakı gerektirmek konusunda, o malların hakikatte Allah'ın olduğunu ve kendilerinin ancak tasarrufta izinli, vekiller durumunda olduklarım beyân etmekten daha kuvvetlidir. Hulâsa, size ne oluyor ki, bu mallarınızı Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki o mallardan size hiçbir şey kalmayacak; hepsi Allah'a kalacaktır. C- "Sizden o fetihten önce Allah yolunda harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara elbette eşit değildir." Bundan önce, mutlak olarak infakta bulunan herkese büyük mükâfat olduğu beyân edildikten sonra burada da, infak edenleri en faziletli infaka teşvik, için, infak edenlerin hallerine göre derecelerinin de farklı olduğu beyân edilmektedir. Âyette, infaktan sonra savaşmanın zikredilmesi, haddi zâtında savaşın en faziletli ibâdetlerden olmasının yani sıra aynı zamanda infak yerlerinin en mühimlerinden biri olduğunu ve savaşta mutlaka infak olduğunu bildirmek içindir. D- "işte onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir." Çünkü bunlar, yaptıkları infak ve savaşı, İslam'ın galibiyeti ve müslümanların kuvvetli döneminden önce bedenî ve malî yardıma şiddetle ihtiyaç olduğu zamanda gerçekleştirmişlerdir. Bunlar, muhacir ve ensar'dan ilk müslümanlardır. Peygamberimiz, onların hakkında şöyle buyurmuştur: "Sizden bir kimse, Allah yolunda Uhud Dağı kadar altın harcasa, onların harcadığı bir Müdd (yaklaşık 300 gr.) kadar, hatta yarısı kadar bir sadakanın sevabına erişmez." 10 10 Buhârî/Kitabu Fezaıl Ashabin Nebiyy, bab: 5. Müslim /Kıtabu Fezaılı's Sahabe hadis: 221, 222. Ebû Davud/Kıtabü's sünnet, bab: 10. Tırmızî/Kıtabu'l Menakıb' bab: 58. Ibnı Mace/el-Mukaddimat, bab: 1. Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/11 54; 6/6’ Diğer müslümanlar ise, insanlar, bölük, bölük İslam'a girdikten sonra ve infak ile savaşa ihtiyaç nispeten azaldıktan sonra yaptıklarını yapmışlardır. E- "Bununla beaber Allah, hepsine de en güzel olanı vaat etmiştir." Yani Allah, yalnız ilk müslümanlara da değil, fakat her iki fırkaya da, en güzel mükâfat olan Cenneti vaat etmiştir. F- "Zaten Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." Yani Allah, açık, gizli, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Onun için yaptıklarınıza göre mükâfatlarınızı verecektir. Deniliyor ki, bu âyet, Hazret-i Ebû Bekir el-Sıddıyk hakkında nazil olmuştur. Zîrâ o, ilk îmân eden ve Allah yolunda infak eden ve İslam için kâfirlere karşı mücadele eden kimsedir. Hattâ bir defasında neredeyse ölümüne sebebiyet verecek bir darbe almıştı. |
﴾ 10 ﴿