7

"Bütün göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Gizli konuşan üç kişinin dördüncüleri mudaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur; bundan az veya çok da olsalar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Çünkü Allah, her şeyi hakkıyla bilendir."

A- "Bütün göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun?"

Bu kelâm, Allah'ın her şeye şahit olduğunun kanıtıdır. Nitekim "Rabbi hakkında İbrâhîm ile tartışmaya gireni görmedin mi?" âyeti, ile "Görmüyor musun, o şâirler, her vadide başıboş dolaşırlar." âyeti de bu kabildendir.

Yani sen, müşahedeye yakın kesin bir bilgi ile bilmiyor musun ki,

Allah, bütün göklerde ve yerde bulunan varlıkları hakkıyla görmektedir.

B- "Gizil konuşan üç kişinin dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur; bundan az veya çok da olsalar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, onlarla beraberdir."

Bu kelâm, Allah'ın ilminin genişliğini îzâh ve onun keyfiyetini beyân etmektedir.

Âyette üç ile beş sayılarının özellikle zikredilmesi, vuku bulan Özel bir hâdisede sayılar, bunlar olduğu içindir. Zîrâ bu âyet, münafıkların gizli konuşmaları hakkında nazil olmuştur. Yahut kelâm, gizli konuşanların genel durumları üzerine bina edilmiştir. Zâten ondan sonra da hüküm, genelleştirilerek "Bundan az veya çok da olsalar..." denilmiştir. Yani bir ile iki gibi bundan az da olsa ve altı ile üstündeki sayılar gibi çok da olsalar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar ve yerin altında bile olsalar, Allah, onların arasında cereyan eden konuşmaları mutlaka bilir. Zîrâ Allah'ın eşyayı bilmesi, mekân yakınlığı için değildir ki, mekânların yakınlığı ve uzaklığı ile değişebilsin.

C- "Sonra kıyamet günü, yaptıklarını kendilerine haber verecektir."

Yani Allah, kıyamet günü onları rezil-rüsva etmek ve azap edilmelerini gerektiren suçlarını ortaya koymak için işledikleri günahları kendilerine haber verecektir.

D- "Çünkü Allah, her şeyi hakkıyla bilendir."

Zîrâ Allah'ın, ilmi gerektiren zâtının bütün eşyaya nispeti eşittir.

7 ﴿