11

"Ey îmân edenler! Meclislerde: "Yer açın!" denildiği zaman, hemen yer açın ki, Allah da size genişlik versin. Ve size: "Kalkın!" denildiği zaman, hemen kalkın ki, Allah, içinizden îmânda sebat edenleri yükseltsin ve kendilerine bilgi verilenleri de daha yüksek derecelere yükseltsin. Zaten Allah, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdârdır."

A- "Ey îmân edenler! Meclislerde "Yer açın" denildiği zaman, hemen yer açın ki, Allah da size genişlik versin."

Bir görüşe göre burada Peygamberimizin meclisi kastedilmektedir. Şöyle ki: Ashâb, Peygamberimizin sözlerini iyi dinlemeye çok ihtiraslı olduklarından dolayı, ona yakın olmak için birbirleriyle yarışırcasına sıkışık oturuyorlardı.

Bir diğer görüşe göre ise, bu meclisler, savaş meclisleridir kı, gazilerin merkezlendir. Rivâyet olunuyor ki, Ashâb, düşmana karşı savaşırken, safta olmayanlar, arkadan gelip: "Bize de yer açın!" dedikleri zaman, saftakıler, şehit düşmeye çok istekli olmalarından dolayı geri çekilip onlara yer vermiyorlardı. Diğer bir kırâete göre âyetin metnindeki "Mecalıs" yerme "Mecles" okunmuştur ki, buna göre, yani oturuşlarınızda geniş, rahat oturun; sıkışık oturmayın, demektir.

Hulâsa,  sız başkasına yer açarsanız, genişlik yaparsanız, Allah da, sızın genişlik arzu ettiğiniz mekânda, rızkta, gönülde, kabirde ve diğer hususlarda size genişlik bahşeder.

B- "Ve size: "Kalkın!" denildiği zaman, hemen kalkın ki, Allah, içinizden îmânda sebat edenleri yükseltsin ve kendilerine bilgi verilen de daha yüksek derecelere yükseltsin."

Yani gelenlere yer açmak için, yâhut size emredilen namaz, cihad ve diğer hayır işleri için "kalkın!" denildiği zaman, hiç gecikmeden hemen kalkın ve taksirat göstermeyin ki, Allah da, içinizde îmânda sebat edenleri, dünyada yardım ve güzel yad edilmekle ve âhirette de cennet köşklerine yerleştirmekle yükseltsin ve özellikle ilim verilmiş olanları da daha yüksek derecelere yükseltsin; zîrâ onlar, ilim ve amel faziletlerini kendilerinde toplamışlardır. Çünkü ilmin mertebesi pek yüksek olduğundan, onunla beraber olan amel, başkalarında ne kadar salâh amel mevcut olsa da, yalnız amelin kendi başına eriştiremediği çok yüksek derecelere eriştirir. İşte bundan dolayıdır ki, hareketlerinde âlime uyulur, başkasına uyulmaz.

Bir hadiste şöyle denilmektedir: "Âlimin, âbide (ibadetle meşgul olan kimseye) üstünlüğü, dolunay gecesindeki ayın, diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir." 12

12 Ebû Davud/Kitabu’l İlim, bab:1. İbni Mâce/ el-Mukaddime, bab: 17. Ahmed b. Hanbel, Müsned 5/196

C- "Zâten Allah, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdârdır."

Bu kelâm, ilâhî emirlere uymayanlar için büyük bir tehdittir.

11 ﴿