6

"Allah'ın, onlardan peygamberine savaşsız olarak verdiği ganimetler için siz at ve deve koşturmuş değilsiniz; fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere musallat eder. Zâten Allah, her şeye kadirdin"

A- "Allah'ın, onlardan Peygamberine savaşsız olarak verdiği ganimetler için sız at ve deve koşturmuş değilsiniz; fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere musallat eder."

Bundan önce Nadîr Oğullarının dünyada uğradıkları ve ahirette uğrayacakları azap beyân edildikten sonra onların alınan malları, yurtlarının yıkılması ve hurma ağaçlarının kesilmesi beyân edilmektedir.

Bu kelâm, zımnen bildiriyor ki, onların sahip oldukları mallar, kendilerine layık değil, Resûlüllah'a layıktır; bu malların onların elinde bırakılması haksızlık olduğundan, Allah, onları layık olana iade buyurmuştur. Zîrâ Allah, insanları, kendisine ibadet etsinler diye yaratmıştır ve insanlara bahşedilen imkânlar da, Allah'ın ibadetine vesile olmaları için yaratılmıştır. Bu itibarla o mallar, Allah'a itaat edenlere layıktır.

Yani siz müslüman mücahitler, Nadir Oğulları ganimetleri için uzak bir yol kat’etmediniz; şiddetli meşakkatlere ve çetin savaşlara katlanmadınız.

Zirâ Nadir Oğullarının kasabaları Medine’den iki mil {mil/4000 zirâ/Arşın. Arşın/75 cm} mesafede idi. Bundan dolayı mücahidler, yürüyerek oraya gitmişlerdi ve Resûlüllah’ın dışında içlerinde hiç süvari yoktu. Neticede aralarında kılıç vuruşmaları olmaksızın peygamber orayı fetih buyurdu. Bu itibarla sanki şöyle denilmiş olur. Allah’ın onlardan Resûlüne verdiği ganimetleri, siz el emeği ve alın teri ile kazanmadınız. Fakat Allah, câri bir sünneti olarak, peygamberlerinin düşmanlarından dilediğine özel olarak peygamberlerini musallat kılar. Ve işte Allah, Peygamberimizi de, mutat olmayan bir şekilde onlara musallat buyurdu; siz mücahitler, bu fetihte tehlikelere atılmadınız ve savaşların zahmetlerini çekmediniz. İşte bundan dolayı onlardan alınan bu ganimet mallarında hakkınız yoktur.

B- "Zâten Allah, herşeye Kâdirdir."

İşte bundan dolayı Allah, dilediğini dilediği şekilde yapar, bazun bunu mâlum veçhile gerçekleştirir; bazen de mâlum olmayan şekilde gerçekleştirir.

6 ﴿