9

"Ey îmân edenler! Cuma günü o namaza çağırıldığı zaman hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

A- "Ey îmân edenler! Cuma günü o namaza çağırıldığı zaman hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın."

Haftanın bu gününe cuma denilmesi, insanların o gün namaz için toplanmalarından dolayıdır.

Deniliyor ki, bu güne cuma adını ilk veren, (Peygamberimizin 8. Derecede dedesi olan) Kâ'b b. Luey adındaki zâttır. Bundan önce Araplar, bu güne Arûbe diyorlardı.

Bir görüşe göre, Ensâr (Medine'li müslümanlar), hicretten önce birbirlerine dediler ki: "Yahudilerin, yedi günde bir toplandıkları bir günleri vardır. Hıristiyanların da öyle. O halde gelin, biz de, toplanıp Allah'ı anacağımız ve namaz kılacağımız bir gün tayin edelim. Bunun için de cumartesi gününü tayin edemeyiz; çünkü o gün, Yahudilerindir. Keza, pazar günü de hıristiyanlarındır. O halde arûbe gününü tayin edelim, "sonra cuma günü Sa'd b. Zürare'nin yanında toplandılar. O da, onlara iki rekât namaz kıldırdı ve onlara öğüder verdi, işte içtima ettikleri (toplandıkları gün olması hasebiyle) bu tarihten itibaren bu güne cuma günü dediler. Sonra Allah, cuma âyetini indirdi. İşte İslam'da ilk cuma budur.

Resülullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk cuması ise şöyle olmuştur: Resûlüllah, Muhacir olarak Medine'ye gelirken, önce kuba köyünde Amr b. Avf oğullarının yanına konuk olarak indi ve orada pazartesi, sak, çarşamba ve perşembe günleri kaldı ve onların mescidini yaptırdı. Sonra Cuma günü Medine'ye doğru yola çıktı. Yolda Sakm b. Avf oğulları yurdunda onlara ait bir vadide cuma namazı vakti girdi. İşte orada Resûlüllah, hutbe okudu ve Cuma namazı kıldırdı.

B- "Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

Yani eğer siz gerçek hayrı ve şerri bilirseniz, yahut eğer siz ilim ehlinden iseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

9 ﴿