10

"Allah'tan korkarı, öğütten yararlanacaktır."

Yani Allah'tan hakkıyla korkmak, şânından olan kimse, senin öğüdünden yararlanacaktır. Yahut kısmen Allah’tan korkan kimsenin, bu öğüt: ile korkusu aratacak; neticede verdiğin öğüdü düşünüp hak olduğuna vakıf olacak ve sonunda ona îmân edecektir.

Diğer bir görüşe göre ise, âyetin metnindeki "in/eğer", kelimesi burada şart ifâde etmeyip "ız :/çünkü" anlamında kullanilmiştır." (Yani sen öğüt ver; çünkü, öğüt, fayda vermiştir.) Nitekim "siz galipsiniz; eğer inanmışsanız." âyetinde de "in", "iz" anlamındadır. Yani siz galipsiniz; çünkü siz mü’minsiniz, demektir.

Bir görüşe göre de, anılan, "in" kelimesi, "mâ/sürece" anlamındadır. Yani fayda verdiği sürece öğüt ver; zîrâ öğüt, her hal ü kârda faydasız olmaz.

Başka bîr görüşe göre ise, bu kelâmda, hazfedilmiş bir bölüm vardır: Yani öğüt fayda verse de, vermese de, sen öğüt ver, demektir. Nitekim "Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler yarattı..." âyeti bu kabilden olup kelâmın bir kısmı hazfedilmiştir: Yani sizi sıcaktan ve soğuktan koruyacak elbiseler yarattı, demektir. Ferâ', Nehhâs, Cürcânî ve Zehrâvî de böyle demişlerdir.

10 ﴿