7

"Yine o, seni şaşırmış bulup da doğru yola iletmedi mi?"

Yani senin Rabbin, seni, akılların emmediği dinî hükümlerden (şeriatlerden) habersiz bulup da sana vahiy ettiği Kitab-ı Mübînin (apaçık kitabin, her şeyi açıklayan kitabin) içerdiği dinî hükümlerin düsturlarına vâkıf kılmadı mı? Nitekim diğer bir âyette de: "Sen önceleri kitap nedir, bilmezdin." denilmektedir.

Diğer bir görüşe göre Peygamberimiz, çocukluğunda Mekke'nin bazı vadilerinde kaybolmuştu. Bu arada Ebû. Cehil, onu bulup (dedesi) Abdulmuttalib'e getirmişti.

Bir görüşe göre, bir kez daha kaybolmuş ve onu aramışlar; fakat bulamamışlardı. Bunun üzerine Abdulmuttalib, Kâ'be'yi yedi kez tavaf ettikten sonra Allah'a yakarışta bulunmuş; bu sırada gökten seslenen bir münadinin şöyle dediğini duymuşlardı: "Ey insanlar cemaati! Endişe etmeyin; zîrâ hiç şüphesiz Muhammed'i perişan etmeyecek ve zâyî olmasına müsaade etmeyecek Rabbi vardır. Haberiniz olsun kı, Muhammed, Tihâme vadisindeki sakız ağacının altında bulunmaktadır." Bunun üzerine Abdulmuttalib ile Varaka b. Nevfel derhal oraya gittiler; baktılar Peygamberimiz, bir ağacın altında onun dalları ve yapraklariyla oynuyor.

Bir diğer görüşe göre de, Peygamberimizin süt annesi Halime Hatun, onu sütten kesip kendisini Abdulmuttalib'e geri vermek üzere getirdiğinde onu Kâ'be'nin kapısı yanında kaybetmişti.

Başka bir görüşe göre de, Ebû Talib, Şam'a yaptığı bir yolculukta Peygamberimizi de yanında götürmüş ve yolda Peygamberimiz kaybolmuştu.

Rivâyet olunuyor ki, İblis, karanlık bir gecede Peygamberimizin, sıranda bulunduğu devenin yularından tutup yoldan çıkarmış; bunun üzerine hemen Cebrâîl , gelip İblis’e bir ûflemiş; iblis, kendini Hindistan toprağında bulmuş; Cebrâîl de Peygamberimizi geri kafileye getirmişti.

İşte bu rivâyetlere göre, Peygamberimizin kaybolduğunu söyleyenler, onun hidâyet edilmesini de, kendisinin, bulunup dedesine veya amcasına kavuşturulması olarak tefsir etmektedirler.

7 ﴿