10"Kabirlerde bulunanlar diriltilip dışarı çıkarılacağı ve kalplerde gizlenenlerin de meydana konulacağı zaman O, halinin ne olacağını bilmiyor mu? Hiç şüphesiz onların Rableri, o gün kendilerinden tamamıyla haberdârdır." A- "Kabirlerde bulunanlar diriltilip dışarı çıkarılacağı ve kalplerde gizlenenlerin de meydana konulacağı zaman O, halinin ne olacağını bilmiyor mu?" Bu kelâm, o münafıklar için ağır bir tehdit olup makamın gerektirdiği mukadder bir cümleye atıftır. Yani onlar, yaptıkları çirkinlikleri yapıyorlar da, yahut niçin düşünmüyorlar da, kabirler de bulunan ölülerin diriltilip dışarı çıkarılacağı ve açık ameller şöyle dursun, kalplerde gizlenen sırların ve ezcümle o münafıkların gizledikleri küfür ve günahların da meydana konulacağı zaman, hallerinin ne olacağını bilmiyorlar mı? B- "Hiç şüphesiz onların Rableri, o gün kendilerinden tamamıyla haberdârdır." Yani mezarlarda bulunan ölülerin diriltilip dışarı çıkarılmaları ve kalplerde gizlenen sırların meydana konulma hâdiselerinin gerçekleşeceği gün, hîç şüphesiz onların Rableri, gizli yaptıklarından da, açık yaptıklarından da, tamamıyla haberdârdır. Allah'ın o gün bunları bilmesinden, cezayı mucip ve cezaya muttasıl olan bilmesi kastedilmektedir. Nitekim bu bilginin, o güne bağlanmasından da, bunun kastedüdiği anlaşılmaktadır. Yoksa Allah'ın mutlak bilgisi, olmuşları da, olacakları da tamamen kuşatmıştır. Peygamberimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet olunduğuna göre şöyle buyurmuş tor: "Bir kimse, Âdiyât sûresini okursa, (hac mevsiminde) Müzdeli-fe'de yatan ve orada bir cemaat gören insanların sayısının on katı kadar ona sevap verilir." |
﴾ 10 ﴿