15

"İnananlara rastladıkları zaman, «İnandık» derler, elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler. Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır."

Vâhidî ve Sa'lebî, zayıf isnâdla bildiriyor: İbn Abbâs der ki: Bu âyet Abdullah b. Ubey ve arkadaşları hakkında nazil olmuştur. Bu kişiler bir gün çıkıp, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir grupla karşılaşmışlardı. Abdullah, b. Ubey:

“Bakın bu beyinsizleri sizin başınızdan nasıl savacağım" deyip giderek, Ebû Bekr'in elini tutup:

“Teyme Oğulları'nın ulusu. İslam'ın büyüğü, mağarada Allah'ın Resûlünün (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında bulunan iki kişinin ikincisi ve canını malını Allah yolunda cömertçe harcayan Sıddık'a merhaba" dedi. Sonra Ömer'in elinden tutup:

“Adiy İbn Ka'b Oğulları'nın ulusu, hakla bâtılın arasını ayıran, Allah'ın dini hususunda taviz vermeyen canını ve malını Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için harcayan kimseye merhaba" dedi. Sonra da Ali'nin elini tutup: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) amcazadesi ve damadı, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dışında, Haşim Oğulları'nın efendisi olan kişiye merhaba" dedi ve sonra dağıldılar, Abdullah arkadaşlarına:

“Nasıl yaptığımı gördünüz mü? Siz de onları gördüğünüz zaman böyle yapın" dedi. Münafıklar da ona övgü yağdırdılar. Müslümanlar dönüp olanları Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) anlatınca, bu âyet nazil oldu.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs, "İnananlara rastladıkları zaman, «İnandık» derler, elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler. Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır" ayetiyle ilgili olarak şöyle dedi: Yahudilerden bazıları Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) asbabıyla veya ashabdan bazılarıyla karşılaştıkları zaman:

“Biz sizin dininizdeniz" derler, kardeşlerinin yanına döndükleri zaman ise, "Biz sizin dininizdeniz.

Muhammed'in ashabıyla alay ediyoruz" derlerdi. Hâlbuki Allah onlardan intikam alarak kendileriyle alay eder ve küfürlerinde bocalayıp dururlar.

Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sifât' ta bildiriyor. İbn Abbâs:

“İnananlara rastladıkları zaman, «İnandık» derler, elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler. Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır"" ayetiyle ilgili şöyle dedi: Bunlar, Ehli kitaptan olan münafıklardır. Allah onları ve alay etmelerini, arkadaşlarının yanına döndükleri zaman:

“Biz sizin dininizdeniz. Biz Muhammed'in ashabıyla alay ediyoruz" demelerini zikredip, âhirette Allah'ın kendileriyle alay edeceğini bildirmiştir. Âhirette, yüce Allah onlara Cehennemden Cennete bir kapı açacak ve kendilerine:

“Geliniz" denilecek, münafıklar ateşte yüzerek kapıya doğru yönelecekler. Bu sırada müminler süslü çadırlar içerisinde tahtlar üzerinde onlara bakacaklar. Kapıya doğru vardıklarında kapı üzerlerine kapatılacak ve müminler onlara gülecekler. İşte "Allah onlarla alay eder" buyruğunda anlatılan budur. Yani âhirette onlarla alay eder, demektir. Kapılar yüzlerine kapatılınca da müminler onlara gülerler. Yüce Allah'ın:

“Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler" buyruğunda anlatılan da işte bu durumdur.

İbn İshâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs, "İnananlara rastladıkları zaman, «İnandık» derler, elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler. Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır" âyetinin manasıyla ilgili şöyle dedi: Sizinle karşılaştıklarında, "Arkadaşınıza yani Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) iman ettik. Ama sadece o size gönderilmiştir." derler. Kendilerine yalanlamalarını emreden Yahudilerden olan arkadaşlarının yanına döndükleri zaman ise, "Biz sizin dininiz üzereyiz. Biz onlarla alay edip eğleniyoruz" derler.

İbnu'l-Enbârî bildiriyor: Yemânî, bu ayeti, (.....) şeklinde okumuştur.

İbn Ebî Hâtim, Ebû Mâlik'in, âyetteki kelimesinin "gitmek" olduğunu söylemiştir.

İbn Cerîr, İbn Mes'ûd'un, "... elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında..." ayetinde bahsedilen elebaşların, küfürdeki elebaşları olduğunu söylediğini bildirir.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Mücâhid'den bildiriyor:

“... elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında..." ayetinde bahsedilen, münafıklardan ve müşriklerden olan arkadaşlarıdır.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde:

“... elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler. Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır" âyetinin manasıyla ilgili şöyle dedi: Müşriklerden olan kardeşleri, reisleri ve şer işlerdeki önderlerine gittikleri zaman:

“Biz onlarla alay ediyoruz ve eğleniyoruz" derler.

İbnu'l-Münzir, Ebû Salih'in:

“...Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır" ayetiyle ilgili şöyle dedi: «Cehennemlikler ateşteyken:

“Çıkınız" denir ve Cehennem kapıları açılır. Onlar Cehennem kapılarının açıldığını görünce çıkmak için kapılara yönelirler. Bu sırada müminler tahtlar üzerinde onlara bakarlar. Cehennemlikler kapılara yetiştiklerinde, onlar çıkmadan kapılar kapanır. İşte Allah'ın onlarla alay etmesi, müminlerin kapılar onlara kapatılınca gülmesidir. Yüce Allah'ın:

“Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler" buyruğunda anlatılan da işte bu durumdur.

İbn Cerîr, İbn Mes'ûd'un, "...ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır" ayetiyle ilgili şöyle dediğini bildirir:

“Taşkınlıkları içinde bocalamaları için Allah onlara mühlet verip sürelerini uzatır."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "Bocalamaktan" kastın sapıklığa devam edip durmak olduğunu söylemiştir.

et-Tastî bildiriyor: Nâfi b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a:

“Yüce Allah'ın "Bocalarlar" sözünün manası nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs:

“Oyalanıp tereddüt içinde yaşamak, demektir" cevabını verdi. Nâfi:

“Araplar bu kelimeyi kullanır mı?" diye sorunca ise İbn Abbâs şöyle dedi: Evet, sen A'şâ'nın şöyle dediğini duymadın mı?

Görüldüğü gibi oyalanıp dururken saçlarım ağardı

Bu oyalanma yaşlı kişiler için kötüdür.

Firyâbî, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir bildiriyor: Mücâhid der ki:

“...ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır" âyetinden kasıt, dalalet içinde oyalanıp dolaşmaları için onlara zaman vermesi demektir.

15 ﴿