57"Ve üzerinize bulutla gölge yaptık. Size men ve selva indirdik. Size verdiğimiz helâl rızıklardan yiyiniz. Onlar bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmeder dururlardı." İbn Cerîr, İbn Abbâs'ın, "Ve üzerinize bulutla gölge yaptık. Size men ve selva indirdik. Size verdiğimiz helâl rızıklardan yiyiniz. Onlar bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmeder dururlardı"' âyetiyle ilgili şöyle dediğini bildirir: “Bu bulut, normal bulutlardan daha soğuk ve daha güzel bir buluttur. O, bulut öyle buluttu ki, Allah Kıyamette onda gelir. Bedir günü melekler o bulutta geldiler. O bulut Tîh sahrasında onlarla beraberdi." Vekî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'in şöyle dediğini bildirir: “Âyette zikredilen bulut, bildiğimiz bulut değildir. Allah Kıyamette bu bulutta gelir ve bu bulut sadece onlar için gönderilmiştir." Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde, âyette geçen bulutun, yağmur taşımayan beyaz bulut olduğunu söyledi. Abd b. Humeyd'in, Ebû Miclez'den bildirdiğine göre bu bulut Tîh sahrasında onlara gölge yapmıştı. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Katâde der ki: “İsrailoğulları sahradayken Allah bulut göndererek onları güneşe karşı gölgeledi. Kudret helvası ve bıldırcın etiyle onları doyurdu. Sahraya çıktıkları zaman üzerlerine fecrin doğuşundan güneşin çıkışına kadar kar gibi sütten daha beyaz, baldan daha tatlı helva yağıyordu. Herkes o gün kendisine yetecek kadarını alıyordu. Fazla alan olduğunda aldığı fazlalık bozuluyordu. Altıncı gün Cuma gününe denk gelince, o gün cumartesi de yetecek kadar aldılar. Çünkü cumartesi günü dünyalık iş yapmaları yasaktı. Bütün bunlar sahraya çıktıkları zaman olmuştu." Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime şöyle dedi: “Menn, Allah'ın kendilerine çiğ gibi indirdiği pişmiş hurmaya benzer bir şeydi. Selvâ ise serçeden daha büyük bir kuştu. Vekî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Mücâhid, menn'in (ağaçların gövdesinde çıkan) zamk, selvâ'nın ise kuş olduğunu söyledi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî şöyle der: “İsrailoğulları: «Ey Mûsa! Burada su ihtiyacını nasıl gidereceğiz, yemek nerede?» deyince, Allah onlara kudret helvasını indirdi. Helva, zencebil ağaçlarına yağıyordu." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Vehb b. Münebbih'e: “Menn nedir?" diye sorulunca, "Buğday özünden yapılmış yufka ekmeğidir" cevabını verdi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Rabî b. Enes'in şöyle dediğini bildirir: “Menn, gökten inen bal gibi bir içecektir. Onu suyla karıştırıp içiyorlardı." İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğne göre İbn Abbâs der ki: “Menn, gece ağaçlara yağıyordu ve sabah gidip diledikleri kadar yiyorlardı. Selvâ ise bıldırcına benzeyen bir kuştu ve ondan da diledikleri kadar yiyorlardı." İbn Cerîr, İbn Abbâs'ın, "Menn, gökyüzünden ağaçlara yağan bir şeydi ve ondan diledikleri kadar yiyorlardı. Selvâ ise bıldırcın kuşudur" dediğini nakleder. Ahmed, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Zeyd, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “Mantar, kudret helvası cinsinden bir rızıktır. Suyu da göze şifadır. " Ahmed ve Tirmizî, Ebû Hureyre kanalıyla aynı hadisi naklettiler. Nesâî, Câbir b. Abdillah, Ebû Saîd el-Hudrî ve İbn Abbâs'tan aynı rivâyette bulundu. İbn Cerîr, İbn Mes'ûd ve sahabeden bazılarının şöyle dediğini bildirir: “Selvâ, bıldırcına benzeyen bir kuştur." İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'ın, "Selvâ, bıldırcın kuşudur" dediğini bildirir. Abd b. Humeyd ve Ebu'ş-Şeyh bildiriyor: Dahhâk, "Selvâ, bıldırcın kuşudur" derdi. Abdürrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde şöyle der. "Selvâ, kırmızıya çalan renkte bir kuştu. Rüzgar bu kuşu onlara doğru getiriyor ve herkes günlük ihtiyacı kadar alıp kesiyordu. Günlük itiyaçtan fazlasını kesenin kestikleri ise bozuluyordu. Sadece Cuma günü ile cumartesi de yetecek kadar kesebiliyorlardı." Süfyân b. Uyeyne ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Vehb b. Münebbih der ki: “İsrâiloğulları Hazret-i Mûsa'dan et isteyince, Allah: «Onlara yeryüzünde çok az bilinen bir etten yedireceğim» buyurup, bir rüzgâr gönderdi ve bu rüzgâr bir mil kare alana ve bir mızrak boyu yükseklikte olan bıldırcınları yanlarına uçurdu. Bu kuşları yakalayıp ikinci güne sakladıklarında saklanan etler bozuldu." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Vehb b. Münebbih'e selvâ'nın ne olduğu sorulunca: “Güvercin gibi olan besili kuşlardır. Bu kuşlar geliyorlar ve isrâiloğulları, cumartesinden diğer cumartesiye yetecek kadar yakalıyorlardı" cevabını verdi. İbn Ebî Hâtim, İbn Abâs'ın, "... Onlar bize zulmetmediler..." âyetiyle ilgili şöyle dedi: “Allah, kendisine kimsenin zulmedemeyeceği kadar yücedir." İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "...fakat kendilerine zulmeder dururlardı" âyetinde geçen zulümden kastın "Kendi nefislerine zarar vermeleridir" dedi. |
﴾ 57 ﴿