79

"Artık o kimselerin vay haline ki» kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: «Bu, Allah tarafındandır.» derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!"

Vekî, Nesâî ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: «Bu, Allah tarafındandır» derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!" âyetinin Ehl-i Kitab hakkında indiğini söyledi.

Ahmed, Hennâd b. es-Serî, Zühd'de, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Ebi'd- Dünyâ, Sifatu'n-Nâr'da, Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, İbn Hibbân, Sahîh'te, Hâkim, el-Müstedrek'te, İbn Merdûye ve Beyhakî, el-Ba's'ta, Ebû Saîd el-Hudrî'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Veyl, Cehennemde bir vadidir ki kafir; kırk yıl boyunca aşağı doğru düşer de onun dibine ancak ulaşabilir. "

İbn Cerîr'in, Osman b. Affân'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber, (sallallahü aleyhi ve sellem), "Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: «Bu, Allah tarafındandır» derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!" âyeti hakkında:

“Veyl, Cehennemde bir dağdır" buyurdu. Bu âyet, Yahudiler, Tevrat'ı istediklerini ekleyerek, istemediklerini de silerek, içindeki Muhammed ismini de silerek tahrif etikleri için onlar hakkında nazil olmuştur.

Bezzâr ve İbn M İnananlarla İnananlarla erdûye, Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Cehennemde veyl denilen bir taş vardır ve arraflar (görevini suistimal eden bilirkişiler) ona çıkıp inerler. "

el-Harbî, Fevâid'de, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

“Vay sana ey Âişel" deyince bu sözden korktum. Bunu gören Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Humeyrâl Vay sana demek, senin için rahmet dilemektir. Bu sözden korkma. Sen Veyl'den kork" buyurdu.

Ebû Nuaym, Delâilu'n-Nübüvve'de, Ali b. Ebî Tâlib'den bildirir:

“Veyh ve veyl iki kapıdır. Veyh rahmet kapısı, veyl ise azab kapısıdır."

Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir, Taberânî ve Beyhakî, el-Ba's'ta bildiriyor: İbn Mes'ûd der ki: Veyl, Cehennemde, içinden Cehennemliklerin irinlerinin aktığı bir vadidir."

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Nu'mân b. Beşîr:

“Veyl, cehennemde bir irin vadisidir" demiştir.

İbnu'l-Mübârek, Zühd'de, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, el-Ba's'ta, Atâ b. Yesâr'den bildiriyor:

“Veyl, Cehennemde bir vadidir. Eğer onun içinde dağlar yürütülseydi bu vadinin hararetinden erirlerdi."

Hennâd, Zühd'de, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Ebû İyâd'ın şöyle dediğini bildirir:

“Veyl, cehennemin ortasında irinden oluşan bir seldir." Bir lafızda ise:

“Veyl, cehennemliklerin irinlerinin aktığı bir vadidir" şeklindedir.

İbn Ebî Hâtim, Ğufra'nın azatlısı Ömer'in şöyle dediğini bildirir:

“Yüce Allah'ın "Veyl" dediğini duyduğun yerde onun ateş manasında olduğunu bil."

İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'ın, "Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: «Bu, Allah tarafındandır.» derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!'" âyeti hakkında şöyle dediğini bildirir:

“Burada kastedilenler, Yahudi hahamlarıdır. Bunlar Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevrat'ta, doğuştan sürmeli, iri gözlü, orta boylu, dalgalı saçlı, güzel yüzlü olarak tarif edilen vasıflarını buldular ve kıskançlık ve kinlerinden dolayı sildiler. Kureyşlilerden bir grup yanlarına gidip:

“Tevrat'ta Ümmi bir peygamberin geleceğini görüyor musunuz?" diye sorunca, "Evet, onun uzun boylu ve düz saçlı olduğunu görüyoruz" cevabını verdiler. Bunun üzerine Kureyşliler:

“Bu peygamber bizden değildir" diyerek Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) peygamberliğini inkar ettiler.

Beyhakî, Delâil'de, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir: Allah, Hazret-i Muhammed'i Tevrat'ta vasfetti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderildiği zaman Yahudi hahamları kıskandılar ve kitaplarındaki vasıflarını değiştirerek:

“Onun özelliklerini kitabımızda göremiyoruz" dediler. Yanlarındaki ayak takımına da:

“Bu peygamber, şunları ve şunları haram kılacak olan peygamber değildir" deyip Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kitaplarındaki vasıflarını değiştirerek halka anlattılar ve onları şüphe içinde bıraktılar. Böyle yapmalarının sebebi de Yahudi hahamlarının, ayak takımından elde ettikleri maddi imkânlardır. Ayak takımının iman edip, bu imkânlarının ellerinden çıkmasından korktular.

Abdürrezzâk, Musannef’te, Buhârî, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî Şuabu'l- îman'da bildiriyor: İbn Abbâs der ki:

“Ey Müslüman topluluğu! Allah'ın, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) indirdiği Kitabınızda, en yeni, en taze, en halis haberler olduğu halde, nasıl olur da gidip kitab ehline bir şey soruyorsunuz? Hâlbuki Allah size, Kitab ehlinin, kitaplarını değiştirip kendi elleriyle bir kitap yazdığını ve buna karşılık az bir ücret almak için: «Bu, Allah tarafından gönderilmiştir» dediğini bildirmiştir. Size gelen ilim, onlara bir şey sormanızı yasaklamıyor mu? Vallahi! Onlardan hiç birinin, size indirileni sorduğunu görmedik."

İbn Ebî Hâtim, Süddî'nin bu âyet hakkında şöyle dediğini bildirir:

“Yahudilerden bazıları, kendi elleriyle kitap yazar ve Araplara satarak onlara bu kitabın Allah tarafından gönderildiğini söyleyip az bir ücret alırlardı."

Abdürrezzâk, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde bu âyet hakkında şöyle dedi:

“İsrailoğullarından bazıları, insanlardan maddi gelir elde etmek için kendi elleriyle kitap yazıp, Allah tarafından gönderilmediği halde: «Bu kitap, Allah tarafından gönderildi» derlerdi."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle der:

“ (.....) sözünün manası, dünya malı elde etmek içindir, (.....) sözünden kasıt ise, elleriyle yazdıkları ve içine yalan kattıkları kitap sebebiyle onlara azab vardır, demektir, (.....) sözünün manası ise: Ayak takımının ve başkalarının malını yediklerinden dolayı onlara azab vardır, demektir.

Abdürrezzâk, İbn Ebî Dâvûd, el-Mesâhifte ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbrâhim en-Nehaî, ücretle mushaf yazmayı kerih gördü ve "Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar..." âyetini okudu.

Vekî'nin bildirdiğine göre A'meş, mushafların ücretle yazılmasını kerih gördü ve delil olarak ta:

“Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: «Bu, Allah tarafındandır» derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!" âyetini gösterdi.

Vekî ve İbn Ebî Davud'un bildirdiğine göre Muhammed b. Şîrîn, mushafları alıp satmayı kerih görürdü.

Abdürrezzâk, Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd, Ebu'd-Duhâ'nın şöyle dediğini bildirir: Kûfe'den Abdullah b. Yezîd el-Hatmî, Mesrûk b. el-Ecda' ve Şureyh'e, mushaflaru satın almanın hükmünü sorduğumda, üçü de:

“Allah'ın Kitabı karşılığında ücret alma" dediler.

İbn Ebî Dâvûd Katâde'nin tarikiyle, Zürâre b. Evfâ'dan o da Mutarrif'ten bildirir: Eş'arî ile beraber Tuster'in fethinde bulundum. Sûs denilen yerde, anında iki top keten ve içinde mushafın bulunduğu bir sandıkla Danyâl'ı ele geçirdik. Onu ilk yakalayan Bel'anber'den Hurkûs adında bir adamdı. Eş'arî, Hurkûs'a iki top keteni ve iki yüz dirhem verdi. Yanımızda, Nuaym adında Hıristiyan bir işçi vardı. Bu işçi:

“Bu sandığı içindekiyle beraber bana satınız" deyince, ona:

“Eğer içinde altın, gümüş veya Allah'ın kitabı yoksa satarız" dediler. Nuaym:

“İçinde Allah'ın kitabı var" deyince kitabı satmayı kerih gördüler ve ona sandığı iki dirheme satıp, kitabı da hediye ettik. Katâde der ki: Ondan sonra, Eş'arî ve arkadaşlarının o kitabın satışını kerih görmesi sebebiyle, mushafların satışı kerih görülmüştür.

İbn Ebî Dâvûd, Katâde'nin tarikiyle, Saîd b. el-Müseyyeb ve Hasan(-ı Basrî)'nin, Mushafların satışını kerih gördüklerini bildirir.

İbn Ebî Dâvûd, Hammâd b. Ebî Süleymân'dan bildirir: Hammâd'a, Mushafların satışı sorulunca:

“İbrâhim, mushafın satılıp alınmasını kerih görürdü" cevabını verdi.

İbn Ebî Dâvûd, Sâlim'den bildirir: İbn Ömer, mushaf satan birisinin yanında geçtiği zaman:

“Bu ne kötü ticarettir" derdi.

İbn Ebî Dâvûd, Ubâde b. Nuseyy'den bildiriyor: Hazret-i Ömer:

“Mushafları alıp satmayınız" derdi.

İbn Ebî Dâvûd'un, İbn Şîrîn ve İbrâhim'den bildirdiğine göre Hazret-i Ömer, mushaflarınn alınıp satılmasını kerih görürdü.

İbn Ebî Dâvûd'un bildirdiğine göre İbn Mes'ûd, mushaflarınn alınıp satılmasını kerih görürdü.

İbn Ebî Dâvûd, Nâfi'nin tarikiyle, İbn Ömer'in:

“Mushaf satanların ellerinin kesildiğini görmek isterdim" dediğini bildirir.

Abdürrezzâk ve İbn Ebî Dâvûd'un, Saîd b. Cübeyr'den bildirdiğine göre İbn Ömer:

“Keşke, ölmeden önce mushaf satanların ellerinin kesildiğini görebilsem" demiştir.

İbn Ebî Dâvûd'un İkrime'den bildiridğine göre Sâlim b. Abdillah:

“Mushafları alıp satmak ne kötü bir ticarettir" demiştir.

İbn Ebî Dâvûd'un bildirdiğine göre Câbir b. Abdillah, mushafları alıp satmayı kerih görmüştür.

Abdürrezzâk ve İbn Ebî Dâvûd, Abdullah b. Şakîk el-Ukaylî'nin, mushafları alıp satmayı kerih gördüğünü ve:

Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı bunu kerih görür ve büyük bir günah sayarlardı" dediğini bildirir.

İbn Ebî Dâvûd, İbn Şihâb'dan bildiriyor: Saîd b. el-Müseyeb, Mushafları alıp satmaktan şiddetle nefret eder ve:

“Kitaba sahip olmada kardeşine yardım et veya ona hediye et" derdi.

İbn Ebî Dâvûd, Ali b. Hüseyn'den bildiriyor: Mushaflar satılmazdı. Kişi kağıtlarla minberin yanına gelir ve:

“Kim bana sevabını Allah'tan umarak yazar" derdi. Bir miktarını yazdırdıktan sonra başkasına gider ona da yazdırır ve böylece mushafı yazdırırdı.

İbn Ebî Dâvûd bildiriyor: Mesrûk, Alkame, Abdullah b. Yezîd el Ensârî, Şureyh ve Ubeyd, mushafların alınıp satılmasını kerih görürler ve:

“Allah'ın kitabına karşılık ücret alma" derlerdi.

İbn Ebî Dâvûd, İbrâhîm(-i Nehaî)'den, arkadaşlarının mushafların alınıp satılmasını kerih gördüklerini bildirir.

İbn Ebî Dâvûd'un bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye, mushafların alınıp satlmasını kerih gördü ve:

“Mushafları alıp satanların dövülmesini isterdim" dedi.

İbn Ebî Dâvûd, İbn Sîrîn'den bildiriyor: Öncekiler (Sahabe) mushafların alınıp satılmasını ve ücret karşılığı yazılmasını kerih görürlerdi.

İbn Ebî Dâvûd, İbn Cüreyc'den, Atâ'nın şöyle dediğini bildirir: Öncekiler mushafları satmazlardı. Bu şimdi uygulanan bir şeydir. Öncekiler, mushaflarıyla Hicr'de otururlar ve tavaf edenlerden yazmasını bilenlere:

“Ey falan! Tavafı bitirince gel de bana mushaftan yaz" derdi. O da tavafını bitirince, ona mushaftan yazardı ve kişi böylece mushafı(n tamamını) yazdırırdı.

İbn Ebî Dâvûd, Amr b. Murre'nin şöyle dediğini bildirir:

“Daha önce toplanıp mushafları yazarlardı. Sonra yazdırmak için köleler kiraladılar ve onlara yazdırdılar. Sonra kölelere yazdırdıkları mushafları satmaya başladılar. Mushafları ilk satan da bu kölelerdir."

Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd, İmrân b. Hudayr'dan bildirir: Ebû Miclez'e, mushafları alıp satmanın hükmünü sorduğumda:

“Mushaflar, Muâviye zamanında satılmaya başlandı. Sen mushafları satma!" dedi.

İbn Ebî Dâvûd, Muhammed b. Sîrîn'in şöyle dediğini bildirir:

“Allah'ın Kitabı satılmayacak kadar yücedir."

İbn Sa'd, Hanzala'dan bildiriyor: Tâvûs ile yürürken mushaf satan bir toplulukla karşılaşınca "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn" dedi.

Mushafların Alınıp Satılmasına Ruhsat Verenler

İbn Ebî Dâvûd'un İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre kendisine mushafları satmanın hükmü sorulunca:

“Bunda bir sakınca yoktur. Emeklerinin karşılığnı alıyorlar" cevabını verdi.

İbn Ebî Dâvûd, İbnu'l-Hanefiyye'den bildiriyor: Kendisine mushafları satmanın hükmü sorulunca:

“Bunda bir sakınca yoktur. Satılan kağıtlardır" cevabını verdi.

Abdürrezzâk, Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd bildiriyor: Şa'bî der ki:

“Mushafların satılmasında bir sakınca yoktur. Böyle yapanlar Allah'ın kitabını değil, kâğıtları ve el emeklerini satıyorlar."

İbn Ebî Dâvûd, Câfer'den, o da babasından (Muhammed el-Bâkır'dan) bildirir:

“Mushafları satın almakta ve yazılması karşılığında ücret vermekte bir sakınca yoktur."

Abdürrezzâk, Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd, Matar el-Varrâk'tan bildiriyor: Matar'a, mushafların satışı sorulunca şöyle cevap verdi:

“Bu ümmetin en hayırlısı veya âlimi olan Hasan ve Şa'bî bunda sakınca görmezdi."

İbn Ebî Dâvûd, Humeyd'den bildiriyor:

“Hasan(-ı Basrî), mushafların satışını kerih görürdü. Matar el-Varrâk uzun süre kendisine bunda bir sakınca olmadığını anlatınca, kendisi de buna ruhsat vermeye başladı."

İbn Ebî Dâvûd, bir kanalla Hasan(-ı Basrî)'den, "Mushafları alıp satmakta ve ücretle yazdırmakta bir sakınca yoktur" dediğini bildirir.

İbn Ebî Dâvûd'un bildirdiğine göre Hakem (b. Uteybe) mushafları alıp satmakta bir sakınca görmezdi.

Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd, Ebû Şihâb Mûsa b. Nâfi'nin şöyle dediğini bildirir: Saîd b. Cübeyr, bana:

“Yanımda bir mushaf var, onun ücretini ben versem satın alır mısın?" dedi.

Abdürrezzâk, Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd'un bildirdiğne göre İbn Abbâs:

“Mushafları satın al ama satma" dediğini bildirir.

İbn Ebî Dâvûd bildiriyor: İbn Abbâs, mushafların satın alınmasına ruhsat verdi ama satışını kerih gördü. İbn Ebî Dâvûd der ki:

“İbn Abbâs'ın ruhsat vermesi, satın alınmasının cevazına delil kabul edildi."

Ebû Ubeyd ve İbn Ebî Dâvûd'un bildirdiğine göre Câbir b. Abdillah mushafların satışı konusunda:

“Satın al, ama satma" demiştir.

İbn Ebî Dâvûd, Saîd b. el-Müseyyeb ve Saîd b. Cübeyr'den aynı rivâyette bulundu.

Abdürrezzâk, İbn Ömer'den aynı fetvayı rivâyette bulundu.

79 ﴿