248"Peygamberleri onlara şöyle dedi: Onun hükümdarlığının alâmeti, size o sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanmış kimselerseniz, bunda şüphesiz sizin için kesin bir delil vardır." İbnu'l-Münzir'in, Zührî vasıtasıyla bildirdiğine göre Hârice b. Zeyd b. Sâbit, babasından naklen şöyle dedi: Osman b. Affân bana bir mushaf yazmamı emredip: “Sana fasih dilli birini veriyorum. Uygun gördüklerinizi yazın, ihtilafa düştüğünüz şeyleri de bana bildirin" dedi. Bu âyette ben: (.....) dedim, ama Ebân b. Saîd: (.....) olması lazım" dedi. Bunu Osman'a bildirdiğimizde: (.....) olacak" dedi ve o şekilde yazıldı. Saîd b. Mansûr ve Abd b. Humeyd, Amr b. Dînar'dan bildiriyor: Osman b. Affân, Muhâcirlerin ve Ensâr'ın gençlerine mushafları yazmalarını emredip: “İhtilafa düştüğünüz şeyleri Kureyş lehçesi ile yazın" dedi. Bu âyette Muhâcirler: (.....) şeklinde yazılmalı" derken, Ensâr ise: (.....) şeklinde olmalı" dedi. Bunun üzerine Osman: “Muhâcirlerin lehçesi ile: (.....) şeklinde yazın" dedi. İbn Sa'd, Buhârî, Tirmizî, Nesâî, İbn Ebû Dâvud, İbnu'l-Enbârî, el- Mesâhifte, İbn Hibbân ve Sünen'de Beyhakî, Zührî vasıtasıyla Enes b. Mâlik'ten bildiriyor: Huzeyfe b. el-Yemân, Osman b. Affân'ın yanına geldi. Osman, Ermenistan ve Azerbeycan'ın fethi için Iraklılarla beraber Şamlıları savaşa hazırlıyordu. Huzeyfe Kur'ân'da ihtilafa düştüklerini görünce, Osman'a: “Ey Müminlerin emîri! Bu ümmet Kur'ân'da Yahudi ve Hıristiyanların ihtilafa düştüğü gibi ihtilafa düşmeden yetiş" dedi. Osman, Hafsa'ya: “Sende bulunan (Kur'ân'a ait) sayfalan bize gönder, çoğalttıktan sonra iade ederiz" diye haber gönderdi. Hafsa, Osman'a sayfaları gönderdi. Bunun üzerine Osman sayfalan çoğaltmaları için, Zeyd b. Sâbit, Saîd b. el-Âs, Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişâm ile Abdullah b. ez-Zübeyr'e haber gönderdi. Üç Kureyşliden oluşan gruba: “Zeyd b. Sâbit'le ihtilafa düştüğünüz yerleri Kureyş lehçesine göre yazın. Çünkü Kur'ân onların lehçesiyle inmiştir" dedi. O gün (.....) ve (.....) kelimelerinde ihtilafa düştüler. Kureyş'li grup (.....) şeklinde yazılması gerektiğini söylerken, Zeyd (.....) şeklinde yazılması gerektiğini söylüyordu. Bu ihtilafları Osman'a bildirildi. Osman: (.....) şeklinde yazın, çünkü Kur'ân Kureyş'liler lehçesiyle indi" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Vehb b. Münebbih'e sandığın genişliği sorulunca: “Uzunluğu üç, genişliği ise iki arşın kadardır" dedi. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Sekîne rahmettir" dedi. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Sekîne huzurdur" dedi. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Sekîne, parlayan iki gözü olan kedi büyüklüğünde bir hayvandır. İki ordu karşılaştığı zaman o hayvan ellerini çıkarırdı ve düşman ordusu korkuyla kaçardı" dedi. Taberânî, M. el-Evsat'ta içinde bilinmeyen ravisi olan bir isnâdla ve Hâlid b. Ar'ara'nın bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sekîne, esip geçtiği yeri yıkıp dağıtan bir rüzgardır" buyurdu. İbn Cerîr ve Hâlid b. Ar'ara'nın bildirdiğine göre Hazret-i Ali: “Sekîne, esip geçtiği yeri yıkıp dağıtan iki başlı bir rüzgardır" dedi. Abdurrezzâk, Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbn Asâkir, Delâil'de Beyhakî ve Ebu'l-Ahvas, Hazret-i Ali'den bildiriyor: “Sekîne'nin insan yüzü gibi yüzü vardır ve o sesi duyulan (ıslık çalan) rüzgar gibidir." Süfyân b. Uyeyne ve İbn Cerîr'in, Seleme b. Kuheyl vasıtasıyla bildirdiğine göre: Ali: “...Onda sekîne (Rabbinizden bir güven duygusu... vardır..."âyeti hakkında şöyle dedi: “O sesi duyulan (ıslık çalan) rüzgar gibidir ve insan yüzü gibi yüzü vardır." İbn Ebî Hâtim ve İbn Asâkir, Sa'd b. Mes'ûd es-Sadafî'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yerde otururken gözlerini gökyüzüne dikti. Sonra yere bakıp bir daha gökyüzüne baktı. Bunun sebebi kendisine sorulunca, önünde oturan bir grubu kastederek şöyle buyurdu: “O meclis ehli, Allah'ı zikrederdi. Onlara meleklerin taşıyıp getirdiği kubbe gibi sekîne indi. Sekîne kendilerine yaklaşınca aralarından bir kişi bâtıl/boş şeyler konuştu. Bunun üzerine sekîne geri çekildi." Süfyân b. Uyeyne, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Delâil'de bildirdiğine göre Mücâhid şöyle dedi: “Sekîne, Allah tarafından gelen rüzgar gibidir. Kedi yüzü gibi yüzü ve kuyruğu olup iki de kanadı vardır. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in, Ebû Mâlik vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Onda sekîne (Rabbinizden bir güven duygusu)... vardır..." âyeti hakkında: “O, içinde peygamberlerin kalbi yıkanan Cennetten getirilmiş altın bir leğendir. Mûsa (aleyhisselam) içine levhaları koydu" dedi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Vehb b. Münebbih'e Sekîne'nin ne olduğu sorulduğunda: “O, Allah tarafından gönderilmiş konuşan bir ruhtu. İsrâil oğulları bir şeyde ihtilafa düştükleri zaman, o konuşur ve onlara istedikleri konuda bilgi verirdi" dedi. İbn Ebî Hâtim bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “...Onda sekîne (Rabbinizden bir güven duygusu... vardır..." âyetini açıklarken: “O sükûnet veren bir şeydir. Onlar bildikleri âyetlerle sükûnet bulurdu" dedi. Abdurrezzâk'în bildirdiğine göre Katâde: “...Onda sekîne (Rabbinizden bir güven ... vardır..." âyetini açıklarken: “Sekîne'den kasıt, vakardır" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Mûsâ ailesinin... geriye bıraktığından kalıntılar vardır..." âyetini açıklarken: “Onda Mûsa'nın (aleyhisselam) asası ve levha parçalarından kalıntılar bulunmaktadır" dedi. Vekî, Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim, Ebû Sâlih'ten bildiriyor: Sandıkta Mûsa ile Harun'un (aleyhimesselam) âsaları, elbiseleri, Tevrat'tan iki levha, kudret helvası ve kurtuluş sözü olan "Halim ve Kerim olan Allah'tan başka ilah yoktur. Yüce ve büyük olan Allah'tan başka ilah yoktur. Yedi kat göğün Rabbi ve büyük Arş'ın rabbi olan Allah'ı tesbih ve tenzih ederim. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" sözleri vardı." İshâk b. Bişr, Mübteda'da ve İbn Asâkir, el-Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih ve İbn Abbâs'tan bildiriyor: “Sandıkta levhalardan parçalar, Mûsa'nın (aleyhisselam) asası, Hârun'un sarığı ve Yakûb'un (aleyhisselam) torunu olduğuna delil olan elbisesi, altından bir leğen ve Yâkub'un (aleyhisselam) iftar ettiği Cennetten olan bir ölçek kudret helvası vardı. Sekîne ise, zümrüte benzeyen değerli yeşil taştan yapılmış kedi başına benzeyen bir şeydi." Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: “...Onu melekler taşımaktadır..." âyetini açıklarken: “Melekler onu taşıyarak Tâlut'un evine getirdiler. O sabahladığı zaman sandık avlusundaydı" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: “Bunda bir delil vardır, anlamındadır" dedi. |
﴾ 248 ﴿