262

"Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incıtmeyenlerin, Rab'leri katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde bu âyet hakkında:

“Yüce Allah verdikleriyle minnet edenleri bildi ve bu konuda önceden onları uyardı" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) bu âyet hakkında şöyle dedi:

“Bazı topluluklar kendilerinden bir adamı Allah yolunda gönderir veya adamın birine infakta bulunup adama verdiği nafakayla başına kakıp eziyet ederlerdi. Başa kakması «Allah yolunda şunu şunu harcadım» deyip, ecrini Allah'tan beklememesidir. Nafaka verdiği adama da:

“Ben sana şunu şunu vermedim mi?" demesidir.

İbnu'l-Münzir ve Hâkim, Enes'ten bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Berâ b. Âzib'e:

“Ey Berâ'! Annene nasıl nafaka veriyorsun?" diye sordu. Berâ ailesini bolca nafaka veren biriydi. O:

“Hesab etmiyorum" karşılığını verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ailene ve çocuklarına infak ettiğin sadakadır. Bu infakla başa kakıp eziyet etme" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir'in Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“İsraf etmeden ve kısmadan ailenize verdiğiniz nafaka, Allah yolunda verilmiş nafakadır. "

Taberânî, Ka'b b. Ucre'den bildiriyor: Adamın biri Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından geçti. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbı bunun kuvvet ve hırsını görünce:

“Ey Allah'ın Resûlü! Keşke bu adam Allah yolunda biri olsaydı" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Eğer küçük çocuklarının rızkını kazanmak için çıktıysa Allah yolundadır. Eğer yaşlı ve büyük olan anne babasının rızkını kazanmak için çıktıysa Allah yolundadır. Eğer kendi namusunu korumak için çıktıysa Allah yolundadır. Eğer riya ve kibir için çıktıysa şeytan yolundadır,"

Abdurrezzâk, Musannef’te, Eyyûb'tan bildiriyor: Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashâbının yanına bir tepenin başından bir adam yaklaştı. Ashâb:

“Ey Allah'ın Resûlü! Bu adam ne kadar kuvvetli, keşke bu kuvvetini Allah yolunda kullansaydı" deyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Allah yolunda olmak için illa bu yolda öldürülmek mi gerek? Anne babasının rızkını helalden kazanmak için yola çıkan kişi Allah yolundadır. Çocuklarının rızkını helalden kazanmak için yola çıkan kişi Allah yolundadır. Kendi rızkını helalden kazanmak için yola çıkan kişi Allah yolundadır. Kazanıp malını çoğaltmak için yola çıkan kişi şeytan yolundadır. "

Beyhakî'nin, Şuab'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kim anne babasının rızkını kazanmak için çalışırsa Allah yolundadır. Kim çocuklarının rızkını kazanmak için çalışırsa Allah yolundadır. Kim iffetini korumak için çalışırsa Allah yolundadır. Kim mal biriktirmek için çalışırsa şeytan yolundadır. "

Ahmed ve Sünen'de Beyhakî'nin Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kim Allah yolunda kendisinden artandan nafaka verirse (Allah katında bunun) karşılığı bire yediyüzdür. Kim de kendi nefsine ve ailesine infakta bulunursa veya bir hastayı ziyaret ederse veya zarar verici bir şeyi yoldan kaldırırsa, iyiliğin karşılığı bire ondur. Hakkıyla tutulan oruç kişiye kalkandır. Allah kişinin bedenine bir musibet verirse o musibet günahlarının kefareti olur. "

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim ve Tirmizî, Nesâî'nin Ebû Mes'ûd el- Bedrî'nin bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kişinin Allah rızasını gözeterek ailesine yaptığı harcamalar sadakası sayılır. "

Buhârî ve Müslim'in Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Allah rızasını gözeterek bir nafaka verdiğinde o nafaka sebebiyle Allah mutlaka ecrini verir. Hatta hanımının ağzına koyduğun lokma bile yine böyledir. "

Ahmed'in Mikdâm b. Ma'di Kerib'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kendi nefsine harcadığın senin için bir sadakadır. Çocuğuna yedirdiğin senin için bir sadakadır. Hanımına yedirdiğin senin için bir sadakadır. Hizmetçine yedirdiğin senin için bir sadakadır. "

Taberânî'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kişinin iffetini korumak için kendi nefsine yaptığı harcama sadakadır. Kişinin hanımına, çocuklarına ve ailesine yaptığı harcama da sadakadır."

Taberânî'nin, M. el-Evsat'ta Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kişinin kendine, ailesine, çocuklarına, yakın ve akrabalarına yaptığı harcamalar onun için bir sadakadır."

Ahmed ve Ebû Ya'lâ'nın Amr b. Umeyye'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kişinin ailesine yaptığı harcama onun için bir sadakadır. "

Ahmed ve Taberânî'nin İrbâd b. Sâriye'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kişi hanımına su içirse bile ona sevabı verilir. "

Ahmed ve Taberânî'nin Ümmü Seleme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kim iki kızına veya iki kız kardeşine veya iki kadın akrabasına Allah rızasını gözeterek onlara yetecek şekilde, Allah'ın nimetlerinden nafakalarını karşılarsa kıyamet gününde ateşe karşı ona perde olurlar. "

Taberânî ve Şuab'da Beyhakî, Avf b. Mâlik'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bir Müslümanın üç kızı olur da onları evlendirene kadar veya kendisi ölene kadar nafakalarını karşılarsa, mutlaka bu kişiler kendisine (kıyamet gününde) ateşe karşı perde olurlar" buyurdu. Kadının biri:

“İki kız olması durumunda yine aynı mı?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İki kız da aynıdır" karşılığını verdi.

Buhârî, Müslim ve Tirmizî, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Beraberinde iki kızı bulunan bir kadın yanıma girip benden yardım istedi. Ancak yanımda tek bir kuru hurmadan başka bir şey yoktu. Hurmayı kadına verdiğimde onu iki kızı arasında paylaştırdı, kendisi ondan yemedi ve sonra da kalkıp gitti. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince durumu kendisine anlattım. Bunun üzerine:

“Kim kızlarıyla bir şeyden dolayı sınanırsa ve onlara iyi bakarsa bu kişiler kendisine (kıyamet gününde) cehenneme karşı perde olurlar" buyurdu.

Müslim, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Yoksul bir kadın iki kızını taşıyarak yanıma geldi. Onlara üç tane kuru hurma verdim. Her kızına bir hurma verdi. Üçüncü hurmayı kendisi yemek için ağzına götürdüğünde kızları onu da yemek istedi. Bunun üzerine yemek istediği hurmayı da ikiye ayırıp kızlarına verdi. Bu hareketi hoşuma gitmişti. Bu durumu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) anlattığımda:

“Yüce Allah o hurma sebebiyle ona Cenneti vacip kıldı" veya:

“O hurma sebebiyle onu Cehennemden azad etti" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, el-Edebu'l-Müfred'de Buhârî, Müslim ve Tirmizî'nin Enes'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber:

“İki kıza buluğ çağına erinceye kadar bakan kişiyle bunlar gibi beraber Cennete gireceğiz" buyurdu ve iki parmağını gösterdi.

İbn Ebî Şeybe ve İbn Hibbân'ın Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İki veya üç kızının, iki veya üç kız kardeşinin nafakasını kazanıp onlar ölene kadar veya kendisi ölene kadar kendilerine bakan kişiyle Cennette bunlar gibi beraber olacağız" buyurdu ve işaret parmağı ile yanındaki parmağı gösterdi.

İbn Ebî Şeybe, İbn Mâce, İbn Hibbân, Hâkim'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“İki kızı olan bir Müslüman, kızları yanında olduğu müddetçe veya kendisi kızlarının yanında olduğu müddetçe onlara iyilikte bulunursa, onlar sebebiyle muhakkak cennete girer."'

Bezzâr'ın bildirdiğine göre Ebû Hureyre, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Akrabası olan veya olmayan bir yetimi himayesi altına alan kişiyle bunlar gibi Cennetteyiz" buyurdu ve iki parmağını gösterdi. Sonra şöyle devam etti:

"Kim üç kıza bakarsa o da Cennettedir. Onun sevabı, Allah yolunda cihad edenin ve gündüz oruç tutup geceyi ibadetle geçirenin sevabı gibidir."

İbn Ebî Şeybe, Ebû Dâvud, Tirmizî ve İbn Hibbân'ın Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kimin üç kızı veya üç kız kardeşi veya üç kız yeğeni varsa ve Allah korkusuyla yanlarında kalarak onlara bakarsa (diğer bir lafızda:

“Onları güzel terbiye edip büyütür ve evlendirirse..." şeklindedir) buna karşılık ona Cennet vardır. "

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Buhârî, el-Edebül-Müfred'de, Bezzâr, Taberânî, M. el-Evsat'ta ve Şuab'da, Beyhakî'nin Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kimin üç kızı varsa ve onları barındırıp merhamet ederek nafakalarını karşılarsa Cennet ona vacip olur." Oradakiler:

“Ey Allah'ın Resûlü! İki kız olsa da durum aynı mıdır" deyince:

“İki de olsa aynıdır" buyurdu. Orada bulunanlardan bazıları:

“Bir kızın durumu sorulsaydı Allah Resûlü bir kız için de aynı durumun geçerli olacağını söyleyecekti" demişlerdir.

İbn Ebî Şeybe, Hâkim ve Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kimin üç kızı varsa ve onları barındırıp hüzünlü ve neşeli anlarında onlara sabrederse Yüce Allah onlar sebebiyle onu Cennete sokar." Adamın biri:

“Ey Allah'ın Resûlü! İki kız olsa da durum aynı mıdır" deyince:

“İki de olsa aynıdır" buyurdu. Yine biri:

“Ey Allah'ın Resûlü! Bir kız olsa da durum aynı mıdır?" deyince:

“Bir de olsa aynıdır" buyurdu.

Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de ve Beyhakî'nin Şuab'da, Ukbe b. Âmir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kimin üç kızı varsa ve onlara sabrederek malından yedirir, içirir ve giydirirse, bu kızlar (kıyamet gününde) onunla Cehennem ateşi arasında perde olurlar."

262 ﴿