27

"De ki: Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın, iyilik elindedir. Doğrusu Sen, her şeye Kadir sin. Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Katâde'den bildiriyor: Bize, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem), Rabbinden, Perslerin ve Rumların mülkünün ümmetine verilmesini istediği söylendi. Bunun üzerine Yüce Allah:

“De ki: Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu Sen, her şeye Kadir'sin" âyetini indirdi."'

İbnu'l-Münzir, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: Cibrîl, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip:

“Ey Muhammed! "...Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın..." de ve Rabbinden iste" dedi. Sonra Cibrîl bir daha gelip:

“Ey Muhammed! "Rabbim! Beni dahil edeceğin yere hoşnutluk ve esenlikle dahil et; çıkaracağın yerden de hoşnutluk ve esenlikle çıkar. Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver" de ve Rabbinden iste dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Yüce Allah'ın buyurduğu gibi istedi ve Allah kendisine istediğini verdi.

Taberânî'nin, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kendisiyle dua edildiği zaman duaların kabul edileceği Allah'ın İsm-i A'zam'ı: «De ki: Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu Sen, her şeye Kadir'sin» âyetindedir."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre, İbn Abbâs:

“Allah'ın İsm-i A'zam'ı: «De ki: Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu Sen, her şeye Kadir'sin» âyetidir" dedi.

İbn Ebi'd-Dünyâ, ed-Duâ'da, Muâz b. Cebel'den bildiriyor: Borcumdan dolayı Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) şikâyette bulunduğumda:

“Ey Muâz! Borcunun ödenmesini ister misin?" dedi. "Evet, (isterim)" dediğimde,

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“«Mülkün sahibi olan Allahım!

Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu sen, her şeye Kadirisin. Ey dünya ve âhiretin Rahman'ı! Ondan dilediğine verir, dilediğine de vermezsin. Bana borcumu öde(mede yardımcı ol)» diye dua ettiğin zaman yeryüzü doluşunca altın borcun olsa senin yerine onu öder. "

Taberânî, Muâz b. Cebel'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) cuma günü birilerini arıyordu. Namazı kıldıktan sonra Muâz'a gidip:

“Ey Muâz! Ne oluyor ki seni cumada görmedim?" deyince, Muâz:

“Bir Yahudinin benden bir ukiyye külçe altın alacağı var. Sana geliyordum ki beni bundan alıkoydu" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Sana öyle bir dua öğreteceğim ki bu duayı ettiğinde dağ gibi borcun olsa Yüce Allah bu borcu yerine ödeyecektir. Ey Muâz! Allah'a şöyle dua et: «Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu sen, her şeye Kadirisin. Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin; ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın; dilediğini hesapsız rızıklandırırsın. Ey dünya ve âhiretin Rahman'ı! Sen onlardan dilediğine verir dilediğine de vermezsin. Allahım! Beni başkasının rahmetine muhtaç kılmadan fakirlikten kurtar ve bana borcumu öde(mede yardımcı ol).»Beni senin ibadetinde ve yolunda öldür."

Taberânî, M. es-Sağîr'de ceyyid bir isnâdla, Enes b. Mâlik'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz b. Cebel'e şöyle buyurmuştur:

“Ey Muâz! Sana öyle bir dua öğreteceğim ki bu duayı ettiğinde Uhud dağı kadar borcun olsa bile Yüce Allah bu borcu yerine ödeyecektir. Ey Muâz! Allah'a şöyle dua et: «Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu sen, her şeye Kadirisin. Ey dünya ve âhiretin Rahmanı! Sen onlardan dilediğine verir, dilediğine de vermezsin. Allahım, beni başkasının rahmetine muhtaç kılmadan fakirlikten kurtar.»"

İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'ın:

“...Mülkü dilediğine verirsin...'" âyetini açıklarken:

“Burada verilen şeyin peygamberlik olduğu kastedilmektedir" dediğini bildirir.

İbn Cerîr, Muhammed b. Câfer b. ez-Zübeyr'in:

“De ki: Mülkün sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin... Doğrusu sen, her şeye Kadir'sin" âyetini açıklarken şöyle dediğini bildirir:

“Ey kulların mâliki olan Rab! Onların ihtiyacını senden başka kimse gideremez. Bu sadece senin elindedir, başkasının elinde değildir. Senin saltanatın ve kudretin gibi buna kimsenin gücü yetmez, mânâsındadır."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd:

“Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Yaz mevsimini kıştan, kış mevsimini de yazdan alır. Ölüden diri çıkarması, diri adamı ölü bir nutfeden çıkarmasıdır. Diriden ölü çıkarması ise ölü nutfeyi diri bir adamdan çıkarmasıdır."

Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd:

“Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Kış mevsiminde gecelerin uzamasıyla gündüzlerin kısalması, yaz mevsiminde de gündüzlerin uzamasıyla gecelerin kısalmasıdır."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“(Yüce Allah'ın) Gündüzden eksilen zamanı geceye eklemesi, geceden eksilen zamanı da gündüze eklemesidir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“(Yüce Allah'ın) geceyi on beş saate çıkarıp gündüzü dokuz saat kılması, (sonra da) gündüzü onbeş saate çıkarıp geceyi dokuz saat kılmasıdır.

Abd b. Humeyd, Mücâhid'in:

“Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin..." âyeti hakkında:

“İkisinden birine diğerinden katmasıdır" dediğini bildirir.

Abd b. Humeyd, Dahhâk'ın "Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin..." âyetini açıklarken şöyle dediğini bildirir:

“Bazen geceden alıp gündüze katar ve bu şekilde gündüzü daha uzun kılar. Bazen de gündüzden alıp geceye katar ve bu şekilde geceyi daha uzun kılar."

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Ölüden diriyi ... çıkarırsın..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“(Allah) ölü nutfeyi diri birinden çıkarır, sonra da nutfeden diri insanı çıkarır."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Diri insanlar nutfedendir. Nutfe ise cansız olup diri insanlardan çıkmaktadır. Bu durum hayvanlar ve bitkilerde de aynı şekildedir."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İkrime:

“...Ölüden diri... çıkarırsın..."' âyetini açıklarken:

“Bu canlıdan çıkan cansız yumurtadır. Sonra da o cansız yumurtadan canlı çıkarılır" dedi.

İbn Cerîr, İkrime'nin:

“...Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..." âyetini açıklarken şöyle dediğini bildirir:

“Hurma ağacı cansız çekirdekten çıktığı gibi, çekirdekte canlı hurma ağacından çıkmaktadır. Tane de canlı başaktan çıktığı gibi, başak ta cansız taneden çıkmaktadır."

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, Ebû Mâlik'ten bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“...Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..." âyeti hakkında şöyle dedi:

“Kafir kişiden mümini, mümin kişiden de kafiri çıkarır. Mümin kulun kalbi diri, kafir kulun kalbi ise ölüdür."

Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, el-Esmâ ve's- Sıfât'ta Beyhakî ve el-Azame'de Ebu'ş-Şeyh, Selmân'dan bildiriyor: Yüce Allah, Âdem'in (aleyhisselam) çamurunu kırk gün mayaladı. Sonra elini o çamura koyunca onda bütün temiz şeylerle bütün pis şeyler çıktı. Sonra da onları birbirine karıştırıp onlardan Âdem'i (aleyhisselam) yarattı. O ölüden diri, diriden de ölü çıkarmaya, yani kafirden mümin, müminden de kafir çıkarmaya başladı.

İbn Merdûye, Ebû Osmân en-Nehdî vasıtasıyla, Selmân el-Fârisî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah, Âdem'i (aleyhisselam) yarattığı zaman onun zürriyetinden sağ eliyle bir avuç alıp:

“Bunlar Cennet ehlidir ve kimseyi umursamıyorum" buyurdu. Diğer eliyle de bir avuç alınca onda bütün kötü şeyler geldi ve:

“Bunlar Cehennem ehlidir ve kimseyi umursamıyorum" buyurdu. Sonra onları birbirine karıştırarak mümini kafirden, kafiri de müminden çıkardı. "...Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..."' âyeti de bu mânâdadır.

İbn Merdûye, Ebû Osmân en-Nehdî vasıtasıyla, İbn Mes'ûd veya Selmân'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“...Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..." âyetini açıklarken:

“Mümini kafirden, kafiri de müminden çıkarır" buyurdu.

Abdurrezzâk, İbn Sa'd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye, Zührî vasıtasıyla Ubeydullah b. Abdillah'tan bildiriyor: Hâlide binti'l-Esved b. Abdi Yağûse Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına girince:

“Bu kimdir?" diye sordu. Kendisine:

“Bu, Hâlide binti'l-Esved'dir" denilince:

“Ölüden diri çıkaran Allah'ı bütün eksikliklerden tenzih ederim" dedi. Bu kadın sâliha bir kişiydi. Babası ise kafir birisiydi.

İbn Sa'd'ın, Ebû Seleme b. Abdirrahman vasıtasıyla bildirdiğine göre Hazret-i Âişe, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun aynısını bildirir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) şeklinde şeddesiz olarak okurdu.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Yahya b. Vessâb bu âyeti (.....) şeklinde okudu. Bu âyeti ise (.....) şeklinde şeddeli olarak okudu.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî:

“...Dilediğine de hesapsız rızık verirsin" âyetini açıklarken:

“Yüce Allah yanındaki mevcut olan eksilir korkusuyla, hesaplıyarak vermez. Zira Yüce Allah'ın yanında bulunan şeyler eksilmez.

İbn Ebî Hâtim, Meymûn b. Mihrân'ın:

“...Hesapsız rızık..."' âyeti hakkında:

“Bolca mânâsındadır" dediğini bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Muhammed b. Câfer b. ez-Zübeyr:

“Geceyi gündüze, gündüzü geceye geçirirsin; ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..." âyeti hakkında:

“Aynı kudretle mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın" dedi. "...Dilediğine de hesapsız rızık verirsin" âyetini açıklarken ise şöyle dedi:

“Buna senden başka kimsenin gücü yetmez ve bunu ancak sen yapabilirsin. Yani Yüce Allah şöyle buyurur:

“İsa'ya (Hıristiyanların) kendileriyle ilah olduğunu iddia ettikleri, ölüyü diriltme, hastaları iyileştirme, çamurdan yapılan kuşu canlandırma ve gaybı bilme gücünü vermem onu insanlara delil olarak göstermem ve kavmine peygamber olarak gönderdiğime inanmaları içindir. Benim kudretimden ve saltanatımdan olan kralları kral yapmak ve peygamber gönderme yetkisini kimseye vermedim. Ben onları dilediğime veririm. Yine geceyi gündüze, gündüzü geceye geçiririm, ölüden diri, diriden ölü çıkarırım, iyilerden ve kötülerden dilediğime de hesapsız rızık veririm. Bütün bu güçleri mülkleri İsa'ya vermedim. Bunda onlar için bir delil ve bir ibret olması lazım. Eğer o ilah olsaydı bütün bu güçler kendisinde olurdu. Onlar da biliyor ki o krallardan kaçarak bir şehirden bir şehire gitmektedir.

27 ﴿