48

"Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Ona yazmayı ... öğretecek" âyetini açıklarken:

“Ona kalemle yazmayı öğretecek mânâsındadır" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc:

“...Ona yazmayı ... öğretecek" âyetini açıklarken:

“Ona eliyle yazmayı öğretecek mânâsındadır" dedi.

İbnu'l-Münzir sahîh bir isnâdla Saîd b. Cübeyr'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) büyüyünce annesi onu getirip kâtiplere verdi. Öğretmen, İsa'ya (aleyhisselam):

“Bismillah de!" deyince, İsa (aleyhisselam):

“Bismillah" dedi. Öğretmen ona:

“Rahman de" dediğinde, İsa (aleyhisselam):

“Rahmani'r-Rahîm" dedi. Öğretmen ona:

“Alfabe (Ebû Câd) harflerini say" deyince, İsa (aleyhisselam):

“O bir kitapta mevcuttur, (elif) harfinin ne olduğunu biliyor musun?" dedi. Öğretmen:

“Hayır (bilmiyorum)" dedi. İsa (aleyhisselam):

“Allah'ın nimetleridir, (be) harfinin ne olduğunu biliyor musun?" dediğinde:

“Hayır (bilmiyorum)" dedi. İsa (aleyhisselam):

“Allah'ın cemâlidir, (cim) harfinin ne olduğunu biliyor musun?" diye sorunca öğretmen:

“Hayır (bilmiyorum)" cevabını verdi. İsa (aleyhisselam):

“Celâlullah'tır. (lam) harfinin ne olduğunu biliyor musun?" dediğinde, öğretmen:

“Hayır (bilmiyorum)" dedi. İsa (aleyhisselam): Allah'ın nimetleridir" deyip bu şekilde harfleri açıklamaya başlayınca, öğretmen:

“Benden daha bilgili olan birine ben ne öğretebilirim?" dedi. Meryem (aleyhesselam):

“Bırak onu çocuklarla otursun" dedi. İsa (aleyhisselam) çocuklara (daha önce) yediklerini ve annelerinin kendilerine evde ne sakladığını söylerdi.

İbn Adiy ve İbn Asâkir, hadisi Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) dayandırarak Ebû Saîd el-Hudrî ve İbn Mes'ûd'dan bildiriyor:

“İsa b. Meryem'i, annesi öğretilmesi için kâtiplerin yanına bıraktı. Öğretmen İsa 'ya (aleyhisselam): «Bismillah yaz» deyince, İsa (aleyhisselam): «Bismillah nedir?» dedi. Öğretmen ona: «Bilmiyorum» deyince, İsa (aleyhisselam) şöyle dedi: «(Be) harfi Allah'ın cemâli, (sin) harfi Allah'ın yüceliği, (mim) harfi Allah'ın mülküdür. Yüce Allah ilahların ilahıdır. Rahman sıfatıyla dünya ve âhiretin rahmanı, Rahîm sıfatıyla ise âhiretin rahimidir.» Ebû Câd ise şöyledir: «(Elif) harfi Allah'ın nimetleridir, (be) harfi Allah'ın cemâlidir, (cim) harfi Celâlullah'tır, (del) harfi Allah'ın devamlı var oluşudur.» Hevvez ise şöyledir: «(He) harfi Cehennem, (vav) harfi Cehennem ehlinin veyl deresi, (zeyn) harfi dünya ehlinin süsüdür.» Hutti ise şöyledir: «(Ha) harfi Allah'ın günahkârlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakan, hilmi çok olan, (ta) harfi Allah'ın bütün hak sahiplarine haklarını iade etmesi, (ye) harfi gündüzün esası ve gidip geri dönmesidir.» Kelemen ise şöyledir: «(Kef) harfi Allah'ın yeterliliği, (lam) harfi Allah'ın kâim olması, (mim) harfi Allah'ın mülkün sahibi olması, (nun) harfi denizin nûn'udur.» Sa'fas ise şöyledir: «(Sad) harfi Allah'ın doğruluğu, (ayn) harfi Allah'ın bilgisinin sonsuz oluşu, (fe) harfi- burada fe harfinin karşılığı olan bir kelime söyledi- "(sad) harfi Allah'ın hiç kimseye muhtaç olmayışıdır.» Kareşet ise şöyledir: «(Kâfi harfi dünyanın etrafını saran bir dağdır ki gökyüzün onunla yeşermiştir, (ra) harfi insanların dünya hakkındaki görüşleri, (sin) harfi Allah'ın örtüsü, (te) harfi, ebedi olarak tam olandır.»'"

İbn Adiy der ki:

“Bu rivayet bu isnâdla batıl bir rivayettir. Bunu İsmâîl b. Yahya'dan başka kimse rivayet etmemiştir."

İshâk b. Bişr ve İbn Asâkir, Cuveybir ve Mukâtil vasıtasıyla Dahhâk ve İbn Abbâs'tan bildiriyor: İsa (aleyhisselam) insanları bebek iken konuşturduktan sonra konuşmadı. Diğer çocuklar gibi konuşma zamanı gelince Yüce Allah onu hikmet ve delillerle konuşturdu. Yahudiler kendisinin ve annesinin hakkında çok batıl şeyler konuştular. İsa (aleyhisselam) daha annesinden süt emiyordu. O sütten kesildiği zaman yedi yaşına kadar yemek yedi ve içecek içti. Yahudiler onun için fahişenin oğlu diyordu. Yüce Allah'ın:

“...Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri" buyruğunda da bu Yahudiler kastedilmektedir. İsa (aleyhisselam) yedi yaşına vardığında annesi onu, diğer çocuklara öğretildiği gibi kendisine de öğretilsin diye bir adama teslim etti. Ancak adam dersi anlatmaya başladığı zaman İsa (aleyhisselam) mutlaka dersi ondan önce anlatmaya başlardı. Adam kendisine Ebû Câd'ı (alfabeyi) öğretmeye kalkınca İsa (aleyhisselam) ona:

“Ebû Câd nedir?" dedi. Adam:

“Bilmiyorum" deyince:

“Bilmediğin şeyi bana nasıl öğreteceksin?" dedi. Bunun üzerine öğretmen:

“O zaman bana bunu sen öğret" deyince, İsa (aleyhisselam) :

“Oturduğun yerden kalk" dedi. Öğretmen kalkınca da Isa (aleyhisselam) yerine oturup:

“Şimdi bana sor" dedi. Öğretmen:

“Ebû Câd nedir?" diye sorunca İsa (aleyhisselam) şöyle cevap verdi:

“(Elif) harfi Allah'ın nimetleridir, (be) harfi Allah'ın cemâlidir, (cim) harfi Allah'ın cemâli ve güzelliğidir" dedi. Öğretmen bu duruma şaşırmıştı. Çünkü Ebû Câd'ı ilk açıklayan kişi İsa b. Meryem'di. Ravi der ki:

“Osman b. Affân, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Allah'ın Resûlü! Ebû Câd'ın açıklaması nedir?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ebû Câd'ın (Arap alfabe harflerinin) açıklamasını öğrenin. Onda acayip şeyler vardır. Onun açıklamasını bilmeyen âlimin vay haline" buyurunca:

“Ey Allah'ın Resûlü! Ebû Câd nedir?" dediler.

Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“(Elif) harfi Allah'ın nimetleridir, (be) harfi Allah'ın güzelliği ve celâlidir, (cim) harfi Allah'ın izzet ve şanıdır, (del) harfi Allah'ın dinidir. Hevvez ise şöyledir: «(He) harfi Cehennemdir, oraya gidenlerin vay haline, (vav) harfi Cehennem halkı için veyl deresidir, (Zeyn) harfi Cehennemin köşeleridir.» Hutti ise şöyledir: «(Ha) harfi Kadir gecesinde istiğfar eden kişilerin günahlarının silinmesi ve Cibrîlin meleklerle beraber onlara tan ağarana kadar indirdiği şeylerdir, (ta) harfi istiğfar edenler için Allah'ın kendi eliye diktiği tuba ağacıdır ki orası gidilecek en güzel yerdir, (ye) harfi Allah'ın mahlûkatının üstünde olan elidir.» Kelemun ise şöyledir: «(Kef) harfi Allah'ın değiştirilmez kelamıdır, (lam) harfi Cennet ehlinin toplanması, birbirlerini ziyaret ederek birbirlerine selam vermeleridir. Cehennem ehlinin de birbirlerini kınamasıdır, (mim) harfi Allah'ın bitmeyen mülkü ve Allah'ın baki kalıp fani olmayışıdır, (nun) harfi Kalem sûresinin başlangıcıdır.» Sa'fas ise şöyledir: «(Sad) harfi ölçeğe karşı ölçek, adalete karşı adalet, kısasa karşı kısastır.» -yani cezaya karşı cezadır- «Hangi ölçüyle aldıysan o ölçüyle verirsin. Yüce Allah kullarına zulmü istemez. Karişât ise Yüce Allah'ın kıyamet gününde insanları bir araya toplayıp onlara zulmetmeden aralarında hüküm kılmasıdır.»"'

İsa'dan (Aleyhisselam) Bazı Hikmetler

İbn Mübârek, Zühd'de bildiriyor: İbn Uyeyne'nin Halef b. Havşeb'ten bize naklettiğine göre:

“İsa b. Meryem, Havârilere:

“Kralların size hikmeti bıraktığı gibi siz de onlara dünyayı bırakın" dedi.

İbn Asâkir, Yûnus b. Ubeyd'den bildiriyor: İsa b. Meryem:

“Kişi ancak dünyayı kimin yediğine aldırış etmediği zaman imânın hakikatına ulaşır" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Musannef’te ve Ahmed, Zühd'de, Sâbit el-Bünânî'den bildiriyor: İsa'ya (aleyhisselam):

“Binmek için bir merkep edinsen" dediklerinde:

“Ben Allah katında, beni meşgul edecek bir şey kılmasından daha değerliyim" dedi.

İbn Asâkir'in, Mâlik b. Dînar'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle dedi:

“Ey Havariler! Allah korkusu ve Firdevs (cennetinin) sevgisi meşakkatlere karşı sabrı ve dünya çiçeğinden uzaklaştırmayı miras olarak bırakır."

İbn Asâkir'in Utbe b. Yezîd'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle dedi:

“Ey zayıf olan Âdemoğlu! Nerede olursan ol Allah'tan kork ve ekmeğini helalden ye. Mescidleri ev edin ve dünyada zayıf ol. Kendini ağlamaya, kalbini tefekküre, bedenini de sabra alıştır. Gelecekteki rızkın için tasalanma ki bu sana günah olarak yazılır."

İbn Ebi'd-Dünyâ ve İsbehânî'nin et-Terğîb'de bildirdiğine göre Muhammed b. Mutarrif:

“İsa (aleyhisselam) şöyle dedi" diyerek sözkonusu hadisi zikretti.

İbn Ebi'd-Dünyâ, Vuheyb el-Mekkî'den bildiriyor: Bana İsa'nın (aleyhisselam) şöyle dediği nakledildi:

“Her günahın başı dünya sevgisidir. Nice şehvetler (istekler ve arzular) sahiplerine uzun süreli bir keder bırakır."

İbn Asâkir'in, Yahya b. Saîd'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle derdi:

“Dünyayı bırakın ve onu tamir etmekle uğraşmayın. Dünya sevgisi bütün günahların başıdır. Bakmakta kalbte şehveti eker."

Ahmed ve Beyhakî'nin, Şuabu'l-İmân'da, Süfyân b. Saîd'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle derdi:

“Dünya sevgisi her günahın başıdır. İçindeki mal da büyük bir hastalıktır." Kendisine:

“Hastalığı nedir?" dediklerinde:

“Kişinin kibirden ve gururdan kurtulamamasıdır" dedi. "Ya kurtulursa" dediklerinde:

“O malı ıslah etmek, onu Allah'ın zikrinden alıkoyar" karşılığını verdi.

İbn Mübârek, İmrân el-Kûfî'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam), havarilere:

“İlim öğrettiğiniz kişilerden ancak bana verdiğiniz gibi ücret alın. Ey yeryüzünün tuzu! Bozulmayın, çürüyen her şey tuzla düzeltilir. Ancak tuz bozulursa onu düzeltecek bir şey yoktur. Şunu bilinki, sizde cehaletten iki haslet vardır. Biri gülünecek bir şey olmadan gülmek, diğeri de seher vaktinde kalkmadan (gece ibadeti yapmadan) sabahlamaktır."

Hâkim et-Tirmizî'nin, Yezîd b. Meysere'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle dedi:

“Yüce Allah sâlih kalplerle yeryüzünü yaşatır. Kalpler başka bir şey üzere ise yine onlarla yeryüzü harab olur.

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Beyhakî, Şuabu'l-İmân'da, Mâlik b. Dînar'dan bildiriyor: İsa b. Meryem sahipleri ölen bir eve geldiği zaman orada durur ve:

“Seni miras olarak paylaşan sahiplerinin vay haline! Nasıl oluyor da önceki kardeşlerine yapmış olduklarından ibret almıyorlar" derdi.

Beyhakî, Mâlik b. Dînar'dan bildiriyor: İsa'ya (aleyhisselam):

“Ey Allah'ın Ruhu! Sana bir ev yapalım" dediler. İsa (aleyhisselam):

“Olur, deniz kenarında yapın" buyurunca:

“O zaman su gelir ve onu alır" dediler. Bunun üzerine:

“Bana nerede ev yapmak istiyorsunuz? Yüksek bir binanın üzerine mi?" karşılığını verdi.

Ahmed, Zühd'de, Bekr b. Abdillah'tan bildiriyor: Havariler, İsa'yı (aleyhisselam) kaybettiler ve onu aramaya çıktılar. Onu su üzerinde yürürken buldular ve içlerinden biri:

“Ey Allah'ın Peygamberi! Senin yanına gelelim mi?" dedi. İsa (aleyhisselam):

“Olur (gel)" dedi. Havari ayağının birini suya koydu ve öbürünü koyarken suya gömüldü. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“Elini ver ey kısa imanlı! Eğer Âdemoğlunun bir miskal kadar veya bir zerre kadar imanı olsaydı su üzerinde yürürdü" dedi.

Ahmed, Abdullah b. Numeyr'den bildiriyor: İsa'nın (aleyhisselam) şöyle dediğini işittim:

“O (dünya) vardı, ben yoktum. O, olacak ve ben onda olmayacağım."

Ahmed, Mâlik b. Dinar'dan bildiriyor:

“İsa (aleyhisselam) gönderildiği zaman dünyayı yüzüstü bıraktı. O yükseltildiği zaman insanlar dünyayı yücelttiler."

Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in ez-Zühd'ün zevâidi olarak Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam):

“Ben dünyayı yüzüstü bıraktım ve üstünde oturdum. Benim ne ölecek oğlum, ne de bozulacak evim vardır" dedi. Ona:

“Bir ev edinmeyecek misin?" dediler. O:

“Bana sel olabilecek bir yerde ev yapın" deyince:

“O ev orada kalmaz, kendine bir eş edinmeyecek misin?" dediler. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“Ölecek bir eşle ne yapayım?" karşılığını verdi.

Ahmed, Hayseme'den bildiriyor: Bir kadın İsa'ya (aleyhisselam) uğrayıp:

“Seni emziren göğse ve taşıyan kucağa ne mutlu!" deyince, İsa (aleyhisselam):

“Allah'ın kitabını okuyup ta onunla amel edene ne mutlu" karşılığını verdi.

Ahmed, Vehb b. Münebbih'ten bildiriyor: Yüce Allah, İsa'ya (aleyhisselam) şöyle vahyetti:

“Ben sana miskinlerin sevgisini bahşettim ve onlara rahmet ettim. Sen onları seveceksin, onlar da seni sevecekler, seni lider ve komutan olarak kabul edecekler. Sen de onların dostluğundan ve sana uymalarından razı olacaksın. Onlar iki seciyedir. Bil ki kim onlarla bana gelirse huzuruma en güzel ve en sevdiğim amellerle gelmiş olur."

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in, Meymûn b. Siyâh'tan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle dedi:

“Ey Havâriler topluluğu! Mescidleri mesken edinin, evlerinizi de misafirin konakladığı yer gibi sayın. Sizin bu âlemde bir menziliniz yoktur. Ancak siz bir yolcu gibisiniz."

Ahmed'in, Vehb b. Münebbih'ten bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle dedi:

“Size hak ile söylüyorum. Gökyüzünün etrafında zenginler çok azdır. Devenin iğne deliğinden geçmesi zenginin Cennete girmesinden daha kolaydır."

Abdullah'ın, ez-Zühd'ün zevâidi olarak Câfer b. Cirfâs'tan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurdu:

“Dünya sevgisi günahların başı, içki her kötülüğün anahtarı ve kadınlar şeytanın ipleridir.

Ahmed'in, Süfyân'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Hikmetin ehli vardır. Onu ehli olmayan kişilere bırakırsan kaybedersin. Onun ehline verilmesini engellersen yine kaybedersin. Doktorun ilacı gerektiği yere vermesi gibi ol."

Ahmed'in, Muhammed b. Vâsi'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Ey İsrâil oğulları! Ehl-i Kitâb'a utanç veren kişilerden olmaktan sakının. Ey İsrâil oğulları! Sözleriniz hastalığı götüren şifadır. Amelleriniz ise ilacı kabul etmeyen bir hastalıktır."

Ahmed, Vehb (b. Münebbih)'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam), İsrâil oğullarının bilginlerine:

“İnsanlara karşı çalan kurt, aldatan tilki ve avını süratle kapan çaylak kuşu gibi olmayın" demiştir.

Ahmed, Mekhûl'den bildiriyor: İsa b. Meryem:

“Ey havariler topluluğu! Hanginiz deniz dalgaları üstünde bir ev inşa edebilir?" dediğinde:

“Ey Allah'ın ruhu! Buna kimin gücü yeter ki?" dediler. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“Dünyadan sakının ve ona kalıcı yurtmuş gibi bağlanmayın" dedi.

Ahmed, Ziyâd Ebû Amr'dan bildiriyor: Bana, İsa'nın (aleyhisselam) şöyle dediği nakledildi:

“Bildiğinle amel etmeden bilmediğin şeyi öğrenmen sana hiçbir fayda sağlamaz. İlmin çokluğu onunla amel edilmediği müddetçe sadece kibri artırır."

Ahmed, İbrâhim b. el-Velîd el-Abdî'den bildiriyor: Bana, İsa'nın (aleyhisselam) şöyle dediği nakledildi:

“Zaman üç günden ibaretir. Sana ders veren dün geçmiştir. Azığın bu gündedir ve yarının sana ne sakladığını bilemezsin. İşlerde üç şekilden ibarettir. Biri iyi olduğu açık olandır ki onu yap, biri kötü olduğu açık olandır ki ondan sakın, diğeri de sana şüpheli gelen şeydir. Onu da Yüce Allah'a havale et."

Ahmed'in, Katâde'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Bana istediğinizi sorun, benim kalbim yumuşaktır ve içimde böbürlenme yoktur."

Ahmed, Beşîr ed-Dimaşkî'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) bir topluluğa uğradı ve üç defa:

“Allahım! Bizi bağışla" dedi. Oradakiler:

“Ey Allah'ın ruhu! Bu gün senden bir vasiyet ve daha önce duymadığımız bir şey dinlemek istiyoruz" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah, İsa'ya (aleyhisselam): «Ben kimi bir defa bağışlarsam o bağışlamayla onun dünyasını ve âhiretini ıslah ederim» de!" diye vahyetti.

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed, Hayseme'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) misafirleri davet ettiği zaman başlarında durur (hizmet eder) ve:

“Siz de misafirinizin başında böyle durun (hizmet edin)" derdi.

Ahmed'in, Yezîd b. Meysere'den bildirdiğine göre Mesih (aleyhisselam) şöyle buyurdu:

“Eğer Allah'ın dostu ve insanlara ışık tutan biri olmak isterseniz size zulmedeni affedin, sizi hasta iken ziyaret etmeyeni siz ziyaret edin, size iyilikte bulunmayana siz iyilikte bulunun ve iade edilmeyeceğini bilseniz bile borç verin."

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed, Ubeyd b. Umeyr'den bildiriyor: Isa (aleyhisselam) kıldan giysi giyer, ağaç yapraklarından yer, akşamladığı yerde sabahlar, sabah yemeğinden akşama, akşam yemeğinden de sabaha bir şey kaldırmazdı. O:

“Hergün, kendi rızkı ile beraber gelir" derdi.

Ahmed, Vehb'den bildiriyor: İsa b. Meryem:

“Ey ev! Harab olacaksın ve sende oturanlar yok olacaktır. Ey nefis! Çalış ki rızıklanasın. Ey beden! Yorul ki dinlenesin" dedi.

Ahmed, Vehb b. Münebbih'den bildiriyor: İsa b. Meryem, havarilere:

“Size hak ile söylüyorum" -İsa (aleyhisselam) çoğu zaman:

“Size hak ile söylüyorum" derdi- "Dünyayı en fazla seveniniz, musibetlere en fazla üzüleninizdir" dedi.

Ahmed'in, Atâ el-Ezrak'tan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Ey havariler topluluğu! Arpa ekmeği ve yerde bitenlerden yiyip kuyu sularından için. Buğday ekmeği yemekten sakının. Zira onun şükrünü eda edemezsiniz. Bilin ki, dünyanın tatlılığı, âhiretin acılığıdır. Dünyanın acılığı ise âhiretin tatlılığıdır."

Abdullah b. Ahmed, ez-Zühd'ün zevâidi olarak, Abdullah b. Şevzeb'den bildiriyor: İsa b. Meryem:

“Güzel elbiseler (giyinmek) kalbi kibirli kılar" dedi.

Ahmed'in, Süfyân'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam):

“Size tuhafınıza gitmesi için değil, uygulamanız için anlatmaktayım" dedi.

Abdullah b. Ahmed'in Ebû Hassân'dan bildirdiğine göre İsa b. Meryem:

“İlacı fayda edecek yere koyan doktor gibi ol" dedi.

Abdullah b. Ahmed, İmrân b. Süleyman'dan bildiriyor: Bana, İsa b. Meryem'in şöyle dediği nakledildi:

“Ey İsrâil oğulları! Dünyaya önem vermeyin ki önem vermediğiniz takdirde dünya size kolay gelir. Dünyaya önem vermezseniz âhiret sizin için kıymetli olur. Eğer dünyaya önem verirseniz âhiret sizin için değersiz olur. Dünya kıymet verilecek bir şey değildir. O her gün (sizi) fitne ve hüsrana davet etmektedir."

İbnu'l-Mübârek ve Ahmed, Ebû Gâlib'den bildiriyor: İsa'nın (aleyhisselam) vasiyetinde şu vardı:

“Ey havariler topluluğu! Günahkârlara buğzederek kendinizi Allah'a sevdirin. Onlara kızarak Allah'a yaklaşın ve onlara öfkelenerek Allah'ın rızasını arayın. Oradakiler:

“Ey Allah'ın peygamberi! Kiminle oturalım?" deyince:

“Konuşmasıyla amellerinizi çoğaltacak, gördüğünüzde size Allah'ı hatırlatacak ve amelleriyle sizi dünya nimetlerinde kanaat sahibi edecek kişilerle oturun" karşılığını verdi.

Ahmed, Mâlik b. Dînar'dan bildiriyor: Yüce Allah, İsa'ya (aleyhisselam):

“Önce kendi nefsine nasihat et. Sen bu nasihata uyduğun zaman insanlara nasihatte bulun. Yoksa benden hayâ et" diye vahyetti.

Ahmed'in, Vehb (b. Münebbih)'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam), havarilere şöyle dedi:

“Burada (dünyada) ne kadar yorulursanız orada (âhirette) o kadar rahat edersiniz. Burada ne kadar rahat ederseniz orada o kadar yorulursunuz."

İbnu'l-Mübârek ve Ahmed'in, Sâlim b. Ebî'l-Ca'd'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam):

“Diline sahib olan, evine sığan ve hatalarını hatırladığında ağlayan kişiye ne mutlu" dedi.

İbnu'l-Mübârek, İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in, Hilâl b. Yesâftan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle derdi:

“Biriniz sağ eliyle sadaka verdiği zaman onu sol elinden gizlesin. Oruç tuttuğu zaman yağ sürünsün ve dudaklarını da yağla silsin ki onu gören oruçlu olduğunu anlamasın. Namaz kılacağı zaman da kapısının örtüsünü indirsin. Çünkü Yüce Allah rızkı böldüğü gibi senayı da böler.

Ahmed ve İbn Ebi'd-Dünyâ, Hâlid er-Rebaî'den bildiriyor: Bana, İsa'nın (aleyhisselam) ashâbına şöyle dediği söylendi:

“Müslüman kardeşiniz uyurken eğer biriniz yanına gitse ve rüzgarın elbiselerinden bir kısmını üstünden attığını (avret yerinin açıldığını) görse ne yapardı?" dedi. Ashâb:

“Biz olsaydık onu tekrar örterdik" cevabını verdi. İsa (aleyhisselam):

“Hayır, siz kalan kısmı da açardınız" dedi. İsa (aleyhisselam) bunu birinin kötülüğünü işitip te işittiğinden daha fazlasını anlatanlar için misal vermişti.

Ahmed'in, Ebu'l-Celd'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“İnsanları düşündüm ve yaratılmamış olanlara yaratılanlardan daha fazla imrendim. Sahipleriymiş gibi başkalarının kusurlarının peşine düşmeyin. Köleymişsiniz gibi kendi kusurlarınıza bakın. İnsanlar sağlıklı ve mubteli (sağlıksız) olmak üzere ikiye ayrılır. Mubteli olanlara merhamet edin ve sağlıktan dolayı Allah'a şükredin."

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed, Ebû Huzeyl'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam), Yahya (aleyhisselam) ile karşılaştı ve Yahya (aleyhisselam) ona:

“Bana vasiyette bulun" dedi. İsa (aleyhisselam):

“(Kendine hâkim ol ve) Hiddetlenme!" deyince, Yahya (aleyhisselam):

“Buna güç yetiremiyorum" dedi. Isa (aleyhisselam):

“Mal biriktirme!" dediğinde, Yahya (aleyhisselam):

“Belki buna güç yetiririm" karşılığını verdi.

Ahmed ve İbn Ebi'd-Dünyâ, Mâlik b. Dinâr'dan bildiriyor: Isa (aleyhisselam) ve havariler bir köpek leşiyle karşılaştılar ve:

“Bu leş ne kadar kötü kokuyor!" dediler. İsa (aleyhisselam):

“Dişleri ne kadar da beyaz!" diyerek onlara nasihatte bulundu ve gıybetten nehyetti.

Ahmed, Evzal'den bildiriyor: İsa (alerhisselam) kişinin bir iş öğrenip te kimseye yük olmamasını severdi. Ancak kişinin ilim öğrenip te onu iş olarak görmesini sevmezdi.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve İbn Ebi'd-Dünyâ'nın, Sâlim b. Ebî'l-Ca'd'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Uğraşınız Allah için olsun, mideniz için olmasın. Şu kuşlara bakın, onlar sabah çıkıp gidiyor. Ekmiyor, biçmiyor, ama Allah onların rızkını veriyor. Eğer bizim midemiz onların midesinden daha büyük diyecek olursanız, şu ineklere, vahşi hayvanlara ve eşeklere bakın. Onlar da ekmiyor, biçmiyor ama Allah onların da rızkını veriyor. Dünyanın faydasız şeylerinden sakının. Zira onlar Allah katında pisliktir."

Ahmed, Vehb (b. Münebbih)'den bildiriyor: İblîs, İsa'ya (aleyhisselam):

“Sen ölüyü dirilttiğini iddia ediyorsun. O zaman Allah'a dua et te bu dağı ekmeğe çevirsin" dedi. İsa (aleyhisselam), ona:

“Bütün insanlar ekmekle mi yaşıyor?" dedi. İblîs:

“Eğer dediğin gibiyse kendini bu yerden at, melekler de seni tutacaktır" dedi. İsa (aleyhisselam):

“Rabbim bana kendimi denememi emretmedi. Beni tutup tutmayacağını da bilmiyorum?" karşılığını verdi.

Ahmed'in, Sâlim b. Ebî'l-Ca'd'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle derdi:

“Dilenci sana gümüşle eyerlenmiş bir atla gelse bile onun sende hakkı vardır."

Ahmed'in birisinden bildirdiğine göre İsa'ya (aleyhisselam) şöyle vahiy geldi:

“Milletin seni ağızlarında çiğnemesinden üzülüyorsan, seni yanımda rahib olarak yazmam. Ben senden razı olduktan sonra insanların seni buğzetmesi sana bir zarar vermez. Ben senden razı olmadığım zaman da insanların seni sevmesi sana bir fayda vermez."

Ahmed, el-Hadramî'den; İbn Ebi'd-Dünyâ ile İbn Asâkir ise Fudayl b. İyâd'dan bildiriyor: İsa b. Meryem'e:

“Suda ne ile yürüyorsun?" diye sordular. Isa (aleyhisselam):

“İmân ve yakinle yürüyorum" karşılığını verince:

“Biz de senin iman ettiğin gibi iman ettik ve yakin ettiğin gibi yakin ettik" dediler. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“O zaman siz de suda yürüyün" dedi. Onlar da kendisiyle beraber suda yürüdüler ve dalga gelince de battılar. İsa (aleyhisselam):

“Ne oldu?" deyince:

“Dalgadan korktuk" dediler. İsa (aleyhisselam):

“Dalganın rabbinden korkmadınız mı!" dedi ve onları sudan çıkardı. Sonra elleriyle yerden bir şeyler aldı. Ellerini açtığında birinde altın, diğerinde ise balçık vardı. Onlara:

“Sizin için hangisi daha güzeldir?" deyince:

“Altın daha güzeldir" cevabını verdiler. İsa (aleyhisselam):

“Benim yanımda ikisi de aynıdır" dedi.

İbn Mübarek, İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve İbn Asâkir, Şa'bî'den bildiriyor: İsa b. Meryem'in yanında kıyamet zikredildiği zaman feryad eder ve:

“Meryem'in oğlunun yanında kıyamet zikredildi mi susmaya gücü yetmez" derdi.

Ahmed ve İbn Asâkir, Mücâhid'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) kıldan elbise giyer, ağaçlardan yer, ikinci gün için yemek saklamaz ve akşamladığı yerde sabahlardı. Onun ne ölecek bir oğlu, ne de bozulacak bir evi vardı.

İbn Asâkir, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) kıyamet gününde zahidlerin başıdır. Dinlerini kurtarmak için kaçanlar kıyamet gününde İsa (aleyhisselam) ile beraber haşrolunacaklardır. İsa (aleyhisselam) bir taşa yaslanmış ve uykunun tadını bulmuş iken İblîs gelip:

“Ey İsa! Sen dünya malından bir şey istemediğini iddia etmiyor musun? İşte bu taş, dünya malıdır" dedi. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam) kalkıp taşı İblîs'e atarak:

“Bu da dünya ile beraber senin olsun" dedi.

İbn Asâkir, Ka'b'dan bildiriyor: İsa (aleyhisselam) arpa yer, bineğe binmeyip yaya yürürdü. Evlerde oturmaz, ışıkla aydınlanmaz ve pamuklu elbise giymezdi. Kadınlarla beraber olmaz, koku sürünmez, içeceğine asla bir şey katmaz ve soğutmazdı. Başına asla bir şey sürmez, saçını ve sakalını asla sabunla yıkamazdı. (Oturacağı veya uyuyacağı zaman) kendisiyle yer arasında asla giysisinden başka bir şey olmazdı. Sabah yemeğini de akşam yemeğini de asla önemsemezdi. Dünya şehvetlerinden hiçbir şeyi arzulamadı. O zayıflarla, kötürümlerle ve miskinlerle beraber otururdu. Ona bir şey üzerinde yemek sunulduğu zaman yemeği yere koyardı. Yemekle beraber asla katık olarak bir şey yemezdi. O dünyadan az yemekle yetinir ve:

“Bu, ölüp te hesabını vercek kişiye çoktur" derdi.

İbn Asâkir, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: Bana şöyle söylendi: İsa b. Meryem'e:

“Evlen!" denilince, İsa (aleyhisselam) "Evlenip te ne yapacağım?" karşılığını verdi. "Sana çocuklar doğurur" denilince, İsa (aleyhisselam):

“Eğer çocuklar yaşarlarsa fineye götürürler, ölürlerse de üzerler" buyurdu.

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Beyhakî, Şuab'da, Eş'as b. İshâk'tan bildiriyor: İsa'ya (aleyhisselam):

“Bir ev edinsen" dediklerinde:

“Bizden öncekilerin yaşantıları bize yeter" karşılığını verdi.

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Beyhakî, Meysere'den bildiriyor: İsa'ya (aleyhisselam):

“Kendine bir ev inşa etmeyecek misin?" dediklerinde:

“Ben arkamda onunla zikredileceğim dünyalık bir şey bırakmayacağım" dedi.

İbn Asâkir, Ebû Süleymân'dan bildiriyor: İsa (aleyhisselam) yaz günü yürürken sıcağın, güneşin ve susuzluğun etkisiyle bir çadırın gölgesinde oturdu. Çadırın sahibi gelince:

“Ey Allah'ın kulu! Bizim gölgemizden kalk" dedi. Isa (aleyhisselam) kalkıp güneşte oturarak:

“Beni (gölgeden) kaldıran sen değilsin. Beni, dünyadan bir şey almamı istemeyen kaldırdı" dedi.

Ahmed, Süfyân b. Uyeyne'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) ve Yahya (aleyhisselam) bir köye geldikleri zaman, İsa (aleyhisselam) köyün kötülerini, Yahya da (aleyhisselam) iyilerini sorardı. Ona:

“Niçin kötü kişilerin yanında konaklıyorsun?" denildiğinde:

“Ben hastalan tedavi eden bir doktorum" derdi.

Ahmed, Hişâm b. ed-Destuvâî'den bildiriyor: Bana İsa b. Meryem'in hikmetli sözlerinin birinde şu söz olduğu anlatıldı:

“Size amelsiz olarak rızık verilecek dünya için çalışıyor, amel etmeden rızık verilmeyecek âhiret için ise çalışmıyorsunuz. Kötü âlimler! Vay halinize, ücreti alıyor (Allah'ın nimetlerinden faydalanıyor) fakat amel etmiyorsunuz. Dünyayı terkedip kabrin karanlıklarına ve darlığına gitmeniz pek yakındır. Yüce Allah size orucu ve namazı emrettiği gibi günah işlemenizi de yasaklamıştır. Dünyası âhiretinden daha kıymetli olan ve dünyaya rağbet eden kişi nasıl ilim ehlinden olabilir? Hedefi âhiret olup ta dünyaya yönelen, kendisine zarar verecek şeyleri fayda verecek şeylerden daha fazla arzulayan kişi nasıl ilim ehlinden olabilir? Allah'ın ilmi ve kudretiyle olduğunu bildiği halde kendi mevkiini hakir görüp kızan kişi nasıl ilim ehlinden olabilir? Yüce Allah'ın kaderini ve kendisine takdir etmiş olduğu şeyi kabul etmeyen kişi nasıl ilim ehlinden olabilir? İlmi amel etmek için değil de konuşmak için isteyen kişi nasıl ilim ehlinden olabilir?"

Ahmed, Saîd b. Abdilazîz ve hocalarından bildiriyor: İsa (aleyhisselam) ve havarilerinden bir kişi Şam'da dağbaşında olan bir köye geldiler. Adamın biri yollarını kesti ve:

“Herbirinize bir tokat atmadan buradan geçmenize izin vermem" dedi. Adamla anlaşmak istediler, ancak adam dediğinden başkasına razı olmadı. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“İşte yüzüm, vur!" deyince, adam tokadı vurdu ve geçmesine izin verdi. Adam, havariye:

“Sana da bir tokat atmadan geçmene izin vermeyeceğim" dedi ve geçmesine izin vermedi. İsa'(aleyhisselam) durumu öyle görünce yüzünü adama döndü ve adam İsa'ya (aleyhisselam) bîr tokat daha atarak geçmelerine izin verdi. İsa (aleyhisselam):

“Allahım! Eğer bu senin rızan içinse bana razı olduğunu bildir. Eğer bu gazabından ise sen bağışlamakta hak sahibisin" dedi.

Abdullah b. Ahmed, Ali b. Ebî Talha'dan bildiriyor: İsa (aleyhisselam) Havarileriyle beraber otururken yanlarından bir kadın geçti. Ashâbdan biri kadına bakınca, diğeri kadına bakan kişiye:

“Zina ettin" dedi. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam) öyle diyen kişiye:

“Eğer oruçlu olsaydın ve et pişirilen bir yerden geçseydin kokuyu aldığında orucun bozulur muydu?" dedi. Adam:

“Hayır (bozulmazdı)" karşılığını verdi.

Ahmed'in, Atâ'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Bir köye girdiğimde o köy halkı beni köyden çıkarmak isterlerse mutlaka çıkarırlar. Çünkü beni orada bağlayacak bir şeyim yoktur." İsa'nın (aleyhisselam) ayakkabıları ağaç kabuğundan, bağları da liftendi.

Ahmed'in, Saîd b. Abdilazîz'den bildirdiğine göre Mesih şöyle buyurmuştur:

“(Allahım! Her şey) Benim istediğim gibi değil, senin istediğin gibidir. Benim dilediğim gibi değil, senin dilediğin gibidir."

Ahmed'in, Saîd b. Abdilazîz'den bildiriyor: İsa'ya (aleyhisselam) söylenen hiçbir kelime yoktur ki:

“Şu miskin vardı ya" denilmesinden daha fazla hoşuna gitsin.

Abdullah b. Ahmed'in, İbn Halbes'ten bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Şeytan dünya ile beraberdir. Mal sevdasıyla insanı yanıltır, nefsin arzularını insana hoş ve güzel gösterir. İnsanı şehvete yönlendirince de işini tamamlamış olur.

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in, Câfer b. Burkân'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle derdi:

“Allahım! Sevmediğim şeyleri def etmeye gücüm yetmez oldu. Bana faydalı olan şeye de sahip değilim. Güç başkasının elinde ve amellerimin esiri olmuşum. Benden daha fakir kimse yoktur. Bu durumumla düşmanımı sevindirme ve dostumu bana karşı katı eyleme. Musibetimi dinimde kılma ve bana merhamet etmeyecek birini üzerime musallat etme."

Ahmed, Vehb b. Münebbih'ten bildiriyor: Havarilerin kitabında şöyle bir yazı vardı:

“Şayet belalara maruz kalman takdir edilmişse bil ki peygamberlere ve salihlere takdir edilen sana takdir edilmiştir. Şayet sana rahatlık ve bolluk takdir edilmişse bil ki onlara takdir edilenin dışında olan şeyler sana takdir edilmiştir. Bu durumda da onların yollarının dışında gitmiş olursun."

Ahmed'in Mâlik b. Dinâr'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Sizi koçlar gibi gönderiyorum. Ancak siz İsrâil oğullarının koyunlarını yiyorsunuz. İnsanlara zarar veren kurtlar gibi değil de kuzular gibi olun. Ne oluyor size ki abalar giyiyorsunuz, kapleriniz de domuz kalpleri gibi? Krallar gibi giyinin, ama kalplerinizi Allah korkusuyla yumuşatın." Yine İsa (aleyhisselam) şöyle dedi:

“Ey Âdemoğlu! İyi ameller işle ki, amellerin Allah katına çıksın ve seni Allah'a sevdirsin. Senin yaptığın ameller Allah'a fayda verecek değildir." Isa (aleyhisselam), havarilere:

“Şeytan sizi cimri yapmak istiyor, onun cimriliğine kapılmayın" dedi.

Ahmed, Hasan b. Ali es-San'ânî'den bildiriyor: Bana nakledildiğine göre İsa (aleyhisselam):

“Ey havariler topluluğu! Allah'ın (ölüm) sekaratımı hafifletmesi için dua edin" dedi ve şöyle devam etti:

“Ölümden o kadar korktum ki ölümden olan korkum beni ölüme götürdü."

Ahmed, Vehb b. Münebbih'ten bildiriyor: Isa (aleyhisselam), havarilerle beraber bir mezarda durmuştu. O an ölüyü mezara indiriyorlardı. Havariler mezarın karanlığını, zorluğunu ve darlığını zikrettiler. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“Sizin daha önce bulunmuş olduğunuz anne rahmi bu mezardan daha dardı. Yüce Allah genişletmek isterse genişletir" dedi.

Ahmed'in, Vehb (b. Münebbih)'den bildirdiğine göre Mesih (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Allah'ı çokça zikredip, hamd ve takdis ederek ona itaat edin.

Eğer Yüce Allah kişiden razı olursa kendisine şu dua yeter:

“Allahım! Hatalarımı bağışla ve maişetimi ıslah et. Ey ilahım! Beni kötülüklerden koru."

Ahmed'in, Ebu'l-Celd'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam), havarilere:

“Size hak ile söylüyorum:

“Siz ne dünyayı, ne de âhireti istiyorsunuz" deyince, havariler:

“Ey Allah'ın Resûlü! Bunu bize açıklasan, biz birini istediğimizi düşünüyorduk" dediler. İsa (aleyhisselam):

“Eğer dünyayı istiyor olsaydınız dünyanın sahibine itaat ederdiniz ve dünya hazinelerinin anahtarı elinde olan size istediğinizi verirdi. Eğer âhireti istiyor olsaydınız âhiretin sahibine itaat ederdiniz ve size istediğinizi verirdi. Ancak siz ne bunu, ne de onu istiyorsunuz" dedi.

Ahmed, Ebû Ubeyd'den bildiriyor: Havariler, İsa'ya (aleyhisselam):

“Ne yiyeceğiz?" dediklerinde:

“Arpa ekmeği ve yabani bitkiler yiyin" dedi. Havariler:

“Ne içelim?" dediklerinde ise:

“Kuyu suyu için " karşılığını verdi. Havariler:

“Neyin üzerine oturalım?" diye sorduklarında:

“Yere oturun" cevabını verdi. Bunun üzerine havariler:

“Görüyoruz ki bize hep maişetteki zor şeyleri emrediyorsun" dediler. İsa (aleyhisselam):

“Bunlarla kurtulursunuz, kişi bunlara çok ihtiyaç duyup arzularken bunları terketmediği müddetçe (ruhu) melekler âlemine çıkamaz" dedi. Havariler:

“Bu nasıl olacak?" dediklerinde, İsa (aleyhisselam):

“Kişinin acıktığı zaman en fazla isteyeceği şey arpadan da olsa bir ekmek kırıntısı değil mi? Susadığı zaman kuyudan da olsa en fazla isteyeceği şey su değil mi? Fazla ayakta kaldığı zamanda en fazla isteyeceği şey yerde oturmak değil mi?" buyurdu.

Ahmed, Atâ'dan bildiriyor: Bana, İsa'nın (aleyhisselam) şöyle buyurduğu nakledildi:

“Maişet için yetecek kadarını temenni et. Gaflet zamanında uyanık ol. Anlayış lutfuyla hüküm kıl ve yaşadığın müddetçe yere serilen bir çul olma."

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed, Ebû Hureyre'den bildiriyor: İsa (aleyhisselam) şöyle derdi:

“Ey havariler topluluğu! Evlerinizi konaklama yeri, mescidleri de mesken edinin. Yabani bitkilerden yiyin ve dünyadan selametle ayrılın."

Ahmed'in, İbrâhîm et-Teymî'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Hazinelerinizi gökyüzüne koyun. Zira kişinin kalbi hazinesinin yanındadır."

İbn Ebî Şeybe'nin, Abdullah b. Saîd el-Cu'fî'den bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Evim mescid, içeceğim sudur. Katığım açlık, şiarım korkudur. Atım ise ayaklarımdır. Kışın ısınacağım şey güneş ışınları, gece ışığım aydır. Beraber oturduğum kişiler kötürümler ve miskinlerdir. Malım mülküm hiçbir şeyim olmaksızın akşamlar ve sabahlarım. Bu şekilde ben hayırlardayım. Kim benden daha zengindir?"

İbn Ebi'd-Dünyâ'nın, Fudayl b. İyâd'dan bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Dünya sizin için serildi ve siz üzerinde oturdunuz. Ancak krallar ve kadınlar dünyayı elinizden almaya çalışır. Krallardan dünyayı almaya çalışmayın. Siz onları dünyalarıyla baş başa bıraktığınız müddetçe size bir şey demezler. Ancak kadınlardan oruç ve namazla uzak durun."

İbn Asâkir'in, Süfyân es-Sevrî'den bildirdiğine göre Mesih (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Dünya nimetleri iyilik için istenir. Ancak onu terketmek daha iyidir."

İbn Asâkir'in, Şuayb b. Sâlih'ten bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Vallahi! Dünya kimin kalbine yerleşirse bu kişinin kalbi üç şeye bağlanır. Bunlar yorgunluğu bitmeyecek iş, zenginliğini hissetmeyecek bîr fakirlik ve sonuna ulaşılmayacak emellerdir. Dünya hem isteyen, hem istenendir. Bir kimse âhireti isterse, dünya da onu rızıklarını eksiksiz vermesi için ister. Dünyayı isteyen kişinin de, âhiret boynunu vurmak için ölüp gelmesini ister."

İbn Asâkir'in, Yezîd b. Meysere'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Alçak gönüllü olduğunuz kadar yükseltilirsiniz. Merhamet ettiğiniz kadar merhamet edilirsiniz. İnsanların ihtiyacını ne kadar giderirseniz Yüce Allah ta bir o kadar sizin ihtiyacınızı giderir."

Ahmed ve İbn Asâkir'in, Şa'bî'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“İyilik etmek sana karşı ihsanda bulunan kişiye iyilik etmek değildir. O ancak mükâfat olur. İyilik etmek, sana kötülük edene iyilikte bulunmaktır."

İbn Asâkir'in bildirdiğine göre İbnu'l-Mübârek kendisine şöyle nakledildiğini söyledi:

“İsa b. Meryem bir topluluğa uğradı ve kendisine kötü sözler söylediler. Buna karşılık İsa (aleyhisselam) onlara güzel sözler söyledi. Başka bir topluluğa uğradığında daha fazla kötü sözler söylediler. İsa (aleyhisselam) onlara da daha fazla güzel sözler söyledi. Havarilerden bir kişi:

“Sana kötü söz söylemeyi ne kadar arttırdılarsa sen de onları teşvik edercesine o kadar güzel söz söylemeyi arttırdın" dedi. Bunun üzerine İsa (aleyhisselam):

“Her insan kendi yanındakinden verir" karşılığını verdi.

İbn Ebi'd-Dünyâ, Mâlik b. Enes'ten bildiriyor: İsa b. Meryem'in yanından bir domuz geçerken, İsa (aleyhisselam) ona:

“Selametle geç!" dedi. Yanındakiler:

“Ey Allah'ın ruhu! Bu domuza mı diyorsun?" deyince:

“Dilimi kötü şeye alıştırmayı sevmiyorum" dedi.

İbn Ebi'd-Dünyâ, Süfyân'dan bildiriyor: İsa b. Meryem'e:

“Bize onunla Cennete gireceğimiz bir amel söyle" dediklerinde:

“Asla konuşmayın" dedi. "Buna güç yetiremeyiz" dediklerinde ise:

“O zaman mutlaka hayırlı şeyler konuşun" buyurdu.

Harâitî'nin, ibrâhîm en-Nehaî'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Hakkı batıl ehlinden alın ve batılı hak ehlinden almayın. Az konuşanlardan olun ki size yanlış konuşmak yakışmaz."

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Beyhakî'nin, Zühd'de, Zekeriyyâ b. Adiy'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Ey havariler topluluğu!

Dünya ehlinin dünya selametiyle beraber dinin az bir şeyine razı olduğu gibi siz de dinin selametiyle beraber dünyanın az bir şeyine razı olun."

İbn Asâkir'in, Mâlik b. Dinâr'dan bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Kül ile arpa yemek, çöplüklerde köpeklerle yatmak Cenneti istemek için azdır."

İbn Asâkir, Enes b. Mâlik'ten bildiriyor: İsa b. Meryem şöyle derdi:

“Kul iki Rabbi olması durumuna güç yetiremez. Birini razı ederse diğerini gazaplandırır. Birini de öfkelendirirse diğerini razı eder. Aynı şekilde kul dünyanın hizmetçisi olup âhiret için amel etmeye güç yetiremez. Yediğiniz ve içtiğiniz şeyleri önemsemeyin. Zira Yüce Allah rızkından daha büyük bir nefis, elbisesinden daha büyük bir beden yaratmaz. Bundan ibret alın."

İbn Asâkir, el-Makburî'den bildiriyor: Bana, İsa b. Meryem'in şöyle dediği nakledildi:

“Ey Âdemoğlu! Eğer bir iyilik edersen onu unut. Çünkü o onu kaybetmeyecek kimsenin yanındadır. Eğer bir kötülük edersen o kötülüğü iki gözünün ortasına koy."

İbn Asâkir'in, Saîd b. Ebî Hilâl'dan bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle derdi:

“Hırsla malını çoğaltacağını sanan kişi, boyunu uzatsın veya enini genişletsin veya parmaklarının sayısını çoğaltsın vaya rengini değiştirsin. Bilmiş olunuz ki! Allah yaratıklarını yarattı ve her şey yarattığı gibi kaldı. Sonra rızkı taksim etti ve rızık ta taksim ettiği gibi kaldı. Dünya, kişiye ait olmayan bir şeyi verecek değildir. Aynı şekilde kişiye ait olan şeyi de men edecek değildir. Rabbinizin ibadetine dikkat edin. Zira bunun için yaratıldınız."

İbn Asâkir'in bildirdiğine göre İmrân b. Süleymân der ki: Bana bildirildiğine göre İsa (aleyhisselam) Havarilerine şöyle buyurdu:

“Eğer benim kardeşlerim ve Havarilerim iseniz kendinizi insanların düşmanlığına ve öfkesine alıştırın."

Ahmed ve Beyhakî'nin, Abdulazîz b. Zabyân'dan bildirdiğine göre Mesih (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Kim öğrenir, öğrendiğiyle amel eder ve bilirse, bu kişi melekler âleminde yüce bir kişi sayılır."

İbn Asâkir'in, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“İsa (aleyhisselam), İsrâil oğullarının arasında durup: «Ey havariler topluluğu! Hikmetli sözlerle ehlinden başka kimselerle konuşmayın. Yoksa hikmete zulmetmiş olursunuz. Hikmeti de ehlinden esirgemeyin, ehline zulmetmiş olursunuz. İşler de üç şeyden ibarettir. Biri iyi olduğu açık olandır ki onu yapın, biri kötü olduğu açık olandır ki ondan sakının, diğeri de şüpheli olan şeydir. Onu da Yüce Allah'a havale edin.»"

İbn Asâkir'in, Amr b. Kays el-Mulâî'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“Eğer hikmeti ehlinden men edersen cahillik etmiş olursun. Ehlinden başkasına verirsen yine cahilik etmiş olursun. İlacı sadece tedavi edilmesi gereken yere koyan doktor gibi gibi ol."

Abdullah b. Ahmed, Zühd'de ve İbn Asâkir'in, İkrime'den bildirdiğine göre İsa b. Meryem, havarilere şöyle dedi:

“Ey havariler topluluğu! İnciyi domuza atmayın. Çünkü domuz inciyle bir şey yapacak değildir. Hikmeti de istemeyen kişiye vermeyin. Zira hikmet inciden daha değerlidir. Hikmeti istemeyen kişi de domuzdan daha kötüdür."

İbn Asâkir'in, Vehb b. Münebbih'ten bildirdiğine göre İsa (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:

“Ey kötü âlimler! Cennetin kapılarına oturdunuz ve girmediğiniz gibi miskinleri de geçirmediniz. Allah katında en kötü insanlar ilmiyle dünyayı isteyenlerdir."

İbn Ebî Şeybe'nin, Sâlim b. Ebî Ca'd'dan bildirdiğine göre İsa b. Meryem şöyle buyurmuştur:

“İnsanın kötü şeyler düşünmesi evdeki duman gibidir. Duman evi yakmasa da evin kokusunu ve rengini değiştirir."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“İsa (aleyhisselam) Tevrat'ı ve İncil'i okurdu" dedi.

48 ﴿