65

"Ey kitap ehli! İbrâhîm hakkında niçin tartışıyorsunuz. Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?"

İbn İshâk, İbn Cerîr ve Delâil'de Beyhakî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Necrân Hıristiyanlarıyla Yahudilerin hahamları Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında toplanarak tartıştılar ve hahamlar:

“İbrâhîm Yahudi idi" dediler. Hıristiyanlar da:

“İbrâhîm Hıristiyandı" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Ey Kitâb ehli! İbrâhîm hakkında niçin tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz? İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz. İbrâhîm, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir Müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi. Şüphesiz, insanların İbrâhîm'e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü'minlerdir. Allah da mü'minlerin dostudur'" âyetlerini indirdi.

Ebû Râfi' el-Kurazî, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Muhammed! Hıristiyanların İsa b. Meryem'e taptıkları gibi sana tapmamızı mı istiyorsun?" diye sorunca, Necrân ehlinden bir kişide:

“Ey Muhammed! Sen bunu mu istiyorsun?" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah'tan başkasına kulluk etmekten ve ondan başkasına kulluk edilmesini emretmekten Allah'a sığınırım. Allah beni bunun için göndermedi ve bana bunu emretmedi" dedi. Yüce Allah bu söyleyişlerin ardından:

“Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği verdiği hiçbir insanın, «Allah'ı bırakıp bana kullar olun» demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) «öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın istediği örnek ve dindar kullar) olun. Onun size, "Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin» diye emretmesi de düşünülemez. Siz Müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi?" âyetlerini indirdi. Sonra, onlara ve atalarına, kendilerine Peygamber geldiğinde onu tasdik edeceklerine dair söz aldığını ve onların bunu ikrar ettiğini anlattı ve:

“Hani, Allah peygamberlerden, «Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz» diye söz almış ve, «Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?» demişti. Onlar, «Kabul ettik» demişlerdi. Allah da, «Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım» demişti" âyetini okudu.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde der ki: Bize şöyle bildirildi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), İbrâhîm'in (aleyhisselam) hakkında tartışıp Yahudi olarak öldüğünü iddia eden Medine Yahudilerini, Müslümanlığa davet etti. Yüce Allah onları yalanlıyarak ve onların İbrâhîm'in (aleyhisselam) dininden olmadığını bildirerek:

“Ey kitap ehli! İbrâhîm hakkında niçin tartışıyorsunuz'" buyurmuştur. Siz ibrâhîm'in (aleyhisselam) Yahudi veya Hıristiyan olduğunu iddia ediyorsunuz. Halbuki Yüce Allah:

“Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?" buyurmaktadır. Oysa Yahudilik Tevrat'tan, Hıristiyanlıkta İncil'den sonradır.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Ey kitap ehli! İbrâhîm hakkında niçin tartışıyorsunuz" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Yahudiler ve Hıristiyanlar, İbrâhîm'in (aleyhisselam) kendileri dininden olduğunu iddia ettikleri zaman Yüce Allah onu kendilerinden tenzih ederek hanif ehli müminlerinden kıldı.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“Ey kitap ehli! İbrâhîm hakkında niçin tartışıyorsunuz" âyetini açıklarken şöyle dedi: İbrâhîm (aleyhisselam) için, Hıristiyanlar:

“O, Hıristiyan idi" derken Yahudiler:

“O, Yahudi idi" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah onlara, Tevrat'ın ve İncil'in ondan sonra indiğini, Yahudilik ve Hıristiyanlığın ondan sonra olduğunu haber verdi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye:

“İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz?..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Burada şahid olduğunuz, gördüğünüz ve tetkik ettiğiniz şeyle, görmediğiniz şahid olmadığınız ve tetkik etmediğiniz şeyler kastedilmektedir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Katâde'den bunun aynısını rivayet etti.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî bu âyet hakkında şöyle dedi: Onların bildiği şeyler kendilerine haram kılınan şeylerle emrolundukları şeylerdir. Bilmedikleri ise İbrâhîm'in (aleyhisselam) bulunduğu durumdu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) bu âyet hakkında şöyle dedi: Kişi bildiği bir konu hakkında tartışırsa mazur görülür. Ancak bilmediği bir konu hakkında tartışırsa mazur görülmez.

65 ﴿