69

"Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar."

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Süfyân'dan bildiriyor: Âl-i İmrân sûresinde Ehli- Kitab diye zikredilenler Hıristiyanlardır.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde:

“Ey Kitap ehli! (Gerçeğe) şahit olduğunuz hâlde, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Siz kitaplarınızda Allah'ın peygamberi Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) vasıflarını gördüğünüz halde onu inkar edip, yalanlıyor ve ona iman etmiyorsunuz. Halbuki siz onun İncil'de ve Tevrat'ta ümmî Peygamber diye yazılı olduğunu görüyorsunuz."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Rabî'den bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“Ey Kitap ehli! (Gerçeğe) şahit olduğunuz hâlde, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Siz doğruyu yanınızdaki kitaplarda yazılı olarak buluyorsunuz ve Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) inkâr ediyorsunuz, mânâsındadır."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mukâtil: (Gerçeğe) şahit olduğunuz hâlde, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Kur'ân haktır ki, siz Tevrat ve İncîl'de Muhammed Allah'ın Resulüdür diye yazılı olduğunu gördüğünüz halde âyetleri inkar ediyorsunuz mânâsındadır."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc:

“(Gerçeğe) şahit olduğunuz hâlde, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?"' âyetini açıklarken:

“Allah katında din, İslam'dır ve başka din yoktur" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî:

“...Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Yahudiliği ve Hıristiyanlığı niçin İslam'la karıştırıyorsunuz? Allah'ın dininin İslam olduğunu ve ondan başka bir dini kabul etmeyeceğini biliyorsunuz. Yine de siz yanınızdaki Tevrât ve İncîl'de Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yazılı olduğunu gördüğünüz halde onu gizliyorsunuz."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Katâde'den bunun aynısını bildirir.

İbn İshâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Abdullah b. es-Sayfi, Adiy b. Zeyd ve Hâris b. Avf birbirlerine:

“Gelin günün ilk saatlerinde Muhammed'e ve ashâbına indirilene iman edelim akşam vakti de inkâr edelim ki belki onları dinlerinde şüpheye düşürürüz. Umulur ki bizim yaptığımız gibi yaparlar da dinlerinden geri dönerler" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? Kitap ehlinden bir grup, «Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler» dedi. Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın" (dediler). De ki: «Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir.» Ayrıca yine başkasına da verildiğine veya Rabbinizin katında Müslümanların karşı delil getirip sizi alt edeceğine inanmayın, derler. De ki:

“Lütuf Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir" âyetlerini indirdi.

Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Ebû Mâlik'ten bildiriyor: Yahudiler birbirlerine:

“Günün başlangıcında dediklerine iman edip, günün sonunda da inkâr edin. Belki sizinle beraber dinlerinden geri dönerler" dediler. Allah onların sırlarını bilip:

“Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? Kitap ehlinden bir grup, «Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler» dedi'" âyetini indirdi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“Kitap ehlinden bir grup, «Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler» dedi" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Arabiyye köylerinin rahipleri on iki kişi idiler. Onlar birbirlerine şöyle dediler:

“Günün ilkinde Muhammed'in dinine girin ve: «Muhammed'in hak ve doğru söyleyen biri olduğuna inandık» deyin. Günün sonunda da inkâr ederek: «Biz âlimlerimize ve rahiplerimize gidip onlara bu durumu sorduk. Muhammed'in yalancı biri ve hiçbir şey üzeri olmadığını söylediler. Bu sebeple daha güzel gördüğümüz dinimize geri döndük» deyin. Belki şüpheye düşerler ve: «Bunlar günün başlangıcında bizimle beraber idiler ne oluyor onlara?» derler. Bunun üzerine Yüce Allah bu durumu Peygamberine haber verdi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Kitap ehlinden bir grup, «Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler» dedi" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Yahudilerden bir grup:

“Eğer günün başlangıcında Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbı ile karşılaşırsanız iman edin. Günün sonunda da kendi ibadetinizi yapın. Belki onlar: «Bu kitap ehli bizden daha bilgilidir» derler ve dinlerinden geri dönerler" dediler.

İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye, Diyâ, Muhtâre'de ve Ebû Zabyân vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Kitap ehlinden bir grup, «Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler» dedi" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Yahudiler günün başında müminlerle beraber oturur ve onlarla konuşurlardı. Günün sonunda da namaz vakti geldiği zaman inkâr ederek müminleri geri terk ederlerdi."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Bunu Yahudiler söylüyordu. Onlar sabah namazını Hazret-i Peygamber Muhammed'le (sallallahü aleyhi ve sellem) beraber kılıyor, günün sonunda da inkâr ediyorlardı. Bunu Peygambere tabi olduktan sonra tekrar inkâr edip Peygamberin dininin boş olduğunu göstermek için yapıyorlardı."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde ve Rabî: (.....) âyeti için:

“Günün başlangıcı mânâsındadır" dediler.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde:

“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın..." âyetini açıklarken:

“Bu, Yahudilerin birbirine söylediği şeydi" dedi.

İbn Cerîr, Rabî'den bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî:

“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın..." âyetini açıklarken:

“Sadece Yahudilere tabi olanlara tabi olun, mânâsındadır" dedi.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ebû Mâlik'ten bildiriyor:

Yahudilerin rahipleri kendi dininden olanlara şöyle derdi:

“Günün başında Muhammed'e ve ashabına gidip:

“Biz sizin dininizdeniz" deyin. Günün sonunda da:

“Biz sizin dininizi inkâr ediyoruz. Şimdi eski dinimiz üzereyiz. Biz âlimlerimize sorduk ve sizin yanlış şeyler üzere olduğunuzu söylediler" deyin. Belki Müslümanlar sizin dininize dönerler ve Muhammed'i inkâr ederler. "Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın..." derlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah:

“...De ki:

“Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir..." âyetini indirdi."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...ve başkasına da verildiğine ... inanmayın derler ..." âyetini açıklarken söyle dedi:

“Yahudiler bunu peygamberliğin başkasına verilmesinden dolayı olan hasetlerinden ve din konusunda başkalarının kendilerine tabi olmalarını istemelerinden dolayı demişlerdir."

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Mâlik ve Saîd b. Cübeyr:

“...ve başkasına da verildiğine... inanmayın derler ..." âyetini açıklarken:

“Burada Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmeti kastedilmektedir" dediler.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Süddî'den bildiriyor: Yüce Allah, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle vahyetti:

“De ki:

“Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Ayrıca başkasına da verildiğine veya Rabbinizin katında Müslümanların karşı delil getirip sizi alt edeceğine inanmayın." Yani: Ey Muhammed ümmeti! Yahudiler "Yüce Allah bize birçok ikramlarda bulundu. Bize bıldırcını ve kudret helvasını indirdi" diyorlar. Halbuki benim size verdiğim onlara verdiğimden daha üstündür. Siz:

“Doğrusu bol nimet Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir" deyiniz.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde:

“De ki:

“Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Ayrıca başkasına da verildiğine veya Rabbinizin katında Müslümanların karşı delil getirip sizi alt edeceğine inanmayın. Doğrusu bol nimet Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Yüce Allah sizin kitabınız gibi bir kitap indirince ve Peygamberiniz gibi bir peygamber gönderince bunu kıskandınız."

İbn Cerîr, Rabî'den bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc:

“De ki:

“Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Ayrıca başkasına da verildiğine veya Rabbinizin katında Müslümanların karşı delil getirip sizi alt edeceğine inanmayın. Doğrusu bol nimet Allah'ın elindedir"  âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Bu sizin içinde bulunduğunuz durumdur. Onların bir kısmı bir kısmına şöyle diyordu:

“Allah'ın Kitâbı'nda size verdiği ilimlerden Müslümanları haberdar etmeyin. Rabbinizin katında Müslümanlar bunları size karşı delil olarak getirip sizinle çekişirler. "O, rahmetini dilediğine has kılar. Allah, büyük lütuf sahibidir" âyetini açıklarken de:

“İslam, Allah'ın elindedir. Dilediğini İslam'a ve Kur'ân'a yöneltir" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“O, rahmetini dilediğine has kılar" âyetini açıklarken:

“Yüce Allah peygamberliği dilediğine verir, mânâsındadır" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“O, rahmetini dilediğine has kılar" âyetini açıklarken:

“Rahmeti, İslam'dır ve dilediğini İslam'a yöneltir" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“...Allah, büyük lütuf sahibidir" âyetini açıklarken:

“Yani bol lütuf sahibidir" dedi.

69 ﴿