127

"Hani sen mü'minlere, «Rabbinizin, indirilmiş öç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?» diyordun» Evet siz sabır gösterir ve Allah'tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder. Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı. Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır. Küfredenlerden bir kolu kessin veya perişan etsin de hayal kırıklığına uğramış olarak dönüp gitsinler diye."

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Şa'bî'den bildiriyor: Bedir savaşında Kurz b. Câbir el-Muhâribî'nin müşriklere yardım edeceği haberi müslümanlara ağır gelmişti. Bunun üzerine Yüce Allah:

“«Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?» diyordun. Evet, sabrettiğiniz ve Allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder"' âyetlerini indirdi. Müşriklerin hezimete uğradığı Kurz'e haber verilince yapacağı yardımdan vazgeçti. Bunun üzerine Müslümanlara yapılacak beş bin kişilik yardımdan da vazgeçildi.

İbn Cerîr, Şa'bî'den bildiriyor:

“Bedir savaşında, Kurz b. Câbir'in müşriklere yardım edeceği Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haber verildi" dedi ve devamla söz konusu hadisi zikretti. Ancak şunu da ekledi:

“...Onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder." Yani ansızın gelecek kişiler, Kurz ve adamlarıydı. Ancak müşriklerin hezimete uğradığını öğrenince gelmekten vazgeçti. Bunun üzerine Müslümanlara da beş bin kişilik yardım gönderilmedi. Fakat bin kişilik bir yardım gönderildi.

Böylece meleklerle beraber müslümanların sayısı dört bin kişi oldu.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“...Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun" âyeti hakkında:

“Bu âyet, Bedir savaşı hakkında inmiştir" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken şöyle dedi:

“(Müslümanlara) Önce bin, sonra üç bin, sonra da beş bin melekle yardım edildi. Bu, Bedir savaşında gerçekleşti."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime:

“Evet, sabrettiğiniz ve Allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder" âyetini açıklarken:

“Bu âyet, Uhud savaşı hakkındadır. Müslümanlar o gün sabretmedi ve Allah'a karşı gelmekten sakınmadı diye onlara yardım gönderilmedi. Eğer onlara yardım gönderilseydi o gün hezimete uğratılmazlardı" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İkrime'den bildiriyor: Uhud savaşında bir melekle de olsa Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) yardım gönderilmemiştir. Çünkü Yüce Allah:

“...Sabrettiğiniz ve Allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde..." buyurmaktadır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“...Sabrettiğiniz ve Allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder" âyetini açıklarken:

“Bu, Uhud gününde Allah'ın Peygamberine vermiş olduğu vaaddi. Müslümanlar sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırlarsa onlara nişanlı beş bin melekle yardım edecekti. Müslümanlar Uhud savaşında arkalarını dönerek kaçtılar. Allah ta onlara yardım etmedi."

İbn Cerîr, İbn Zeyd'den bildiriyor: Ashâb, müşrikleri beklerken Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Allah'ın Resûlü! Allah bize Bedir'de yardım ettiği gibi burada da yardım edecek mi?" diye sordular. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“... Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" âyetini okudu ve:

“Allah, size Bedir gününde bin melekle yardım etmişti" dedi. Bunların fazlası ise Müslümanların sabretmeleri ve Allah'a karşı gelmekten sakınmalarından dolayı olmuştur.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken:

“Âyetteki "Fevr" kelimesiyle sefer kastedilmektedir" dedi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini açıklarken:

“Âyetteki "Fevr" kelimesiyle taraf, yön kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr, Hasan(-ı Basrî), Rabî, Katâde ve Süddî'den bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr başka bir kanalla İkrime'nin: (.....) âyetini açıklarken:

“Bu, Uhud savaşındadır. (Müşrikler) Bedir savaşında verdikleri kayıplardan dolayı öfkelenmişlerdi" dedi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini açıklarken:

“Âyetteki "Fevr" kelimesinden kasıt, onların öfkesidir" dedi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Ümmü Hânî'nin azatlısı Ebû Sâlih'ten bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk: (.....) âyetini açıklarken:

“Onlar size kendi yönlerinden ve öfkelerinden gelirler, mânâsındadır" dedi.

Taberânî ve İbn Merdûye'nin zayıf bir isnâdla İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):"...Nişanlı..." kelimesini açıklarken:

“Burada «Nişan» kelimesiyle meleklerin işaretli oldukları kastedilmektedir. Bedir savaşında bulunan meleklerin sembolü siyah sarık, Uhud savaşında bulunanların sembolü ise kırmızı sarıktı" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Abdullah b. ez-Zübeyr'den bildiriyor: Burada işaretli melekler kastedilmektedir. Bedir savaşında Zübeyr'in başında sarındığı sarı bir sarık vardı. O gün melekler de sarı sarıklarla (savaş alanına) inmişlerdi.

İbn İshâk ve Taberânî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Bedir savaşında meleklerin işareti beyaz sarıklardı. Sarıklarını başlarından sırtlarına salmışlardı. Huneyn gününde ise işaretleri kırmızı sarıktı. Melekler Bedir savaşı hariç hiç bir savaşta düşmana vurmamıştır. Onlar sadece sayı olarak çok görünmek için yardımcı olarak gelirler ve vurmazlardı.

Tastî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Nâfi b. el-Ezrak ona:

“Bana:

“...Nişanlı..."kelimesini açıkla" deyince, İbn Abbâs:

“Meleklerin üzerinde işaret olarak sarındıkları beyaz sarıklar vardır. Meleklerin işareti budur" dedi. Nâfi:

“Araplar bu ifadeyi biliyor mu?" diye sorunca:

“Evet biliyor, şairin:

"Himaye eden benim silahımı taşıyan

Eyersiz ve bembeyaz işaretli atlar?" dediğini İşitmedin mi?" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Bedir savaşına katılmış biri olan Ebû Useyd şöyle der:

“Benim gözlerim benimle olsaydı (görüyor olsaydı) ve siz benimle Uhud'a gelseydiniz size meleklerin sarı sarıklarla çıkmış oldukları o vadiyi gösterirdim. Onlar sarıklarının uçlarını) başlarından omuzları aralarına bırakmışlardı."

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Urve:

“Bedir savaşında melekler beyaz ayaklı atlar üzerinde sarı sarıklarla inmişlerdi. O gün Zübeyr'in başında da sarı bir sarık vardı" dedi.

Ebû Nuaym, Fedâilu's-Sahâbe'de bildirdiğine göre Urve der ki:

“Bedir gününde Cibrîl indiği zaman Zübeyr'in sarmış olduğu sarık gibi bir sarıkla indi. Zübeyr o gün başına sarı bir sarık sarmıştı."

Ebû Nuaym ve İbn Asâkir, Abbâd b. Abdillah b. ez-Zübeyr'den bildiriyor: Kendisine nakledildiğine göre, Bedir savaşında melekler başlarında sarı sarıklar ile uçarak indiler. O gün herkesin içinde sadece Zübeyr'in başında sarı sarık vardı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Melekler, Ebû Abdillah'ın işareti (sarığı) gibi sembolle indiler" buyurdu. Sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiğinde başında sarı bir sarığı vardı.

İbn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Umeyr b. İshâk der ki: İşaret olarak ilk defa Bedir savaşında yün takıldı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kendinizi işaretleyin, muhakkak melekler de işaretlenmiştir" buyurdu. O günde yünün işaret olarak giyildiği ilk gündü.

İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib der ki: Bedir savaşında meleklerin işareti atlarının alınlarındaki ve kuyruklarındaki beyaz yündü.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre:

"...Nişanlı..." kelimesini açıklarken:

“Kırmızı yünle işaretlenmişlerdi" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Nişanlı..."kelimesini açıklarken şöyle dedi:

“(Melekler) yünle işaretlenmiş bir şekilde geldiler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ve ashâbı hem kendilerini, hem de atlarını meleklerin işareti gibi işaretlediler."

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Nişanlı..." kelimesini açıklarken:

“Nişan işaret anlamındadır. (Meleklerin) atlarının kuyrukları kısaltılmış alınlarına da yün konulmuştu" dedi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Nişanlı..."kelimesini açıklarken şöyle dedi:

“Bize anlatıldığına göre o günkü sembolleri, atlarının kuyruklarında ve alınlarında olan yündü. Melekler beyaz ayaklı atlar üzerinde idiler.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime:

“...Nişanlı..."kelimesini açıklarken:

“Savaş sembolleriyle" dedi.

İbn Cerîr, Rabî'nin:

“O gün (melekler) beyaz ayaklı atlar üzerindeydiler" dediğini bildirir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Umeyr b. İshâk der ki: Uhud savaşında ashâb, Resûlullah'l (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız birakip kaçtı. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında sadece Sa'd b. Mâlik kalmıştı. O düşmana ok atıyordu. Genç biri de ona ok veriyordu. Onun okları bittikçe ona ok getiriyor ve önüne koyarak:

“At ey Ebû İshâk! At ey Ebû İshâk!" diyordu. Savaş bittiğinde bu gencin kim olduğu sorulmuştu, ama kimse onu tanımamıştı.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı"' âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Allah melekleri müjdelenesiniz ve kalpleriniz rahatlasın diye indirdi. Onlar Bedir savaşı dışında ne o gün, ne daha önce ne de daha sonra kimseyle savaşmamıştır."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd:

“Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır" âyetini açıklarken:

“Yüce Allah size, melekleri indirmeden yardım etmek isteseydi yapardı" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“Küfredenlerden bir kolu kessin..."- âyetini açıklarken:

“Yüce Allah, Bedir savaşında kafirlerin askerlerini, liderlerini ve komutanlarını öldürerek bir taraflarını kesti" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“...Bir kolu kessin ..." âyetini açıklarken:

“Bu, Bedir savaşında gerçekleşen bir olaydır. Yüce Allah kafirlerden bir kolu kesti ve bir kolu bıraktı" dedi.

İbn Cerîr, Süddî'den bildiriyor: Yüce Allah Uhud'da müşriklerden öldürülen on sekiz kişiyi zikrederek:

“Küfredenlerden bir kolu kessin..." buyurdu. Sonra da şehitleri zikrederek:

“Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine onlar diri olup Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar" buyurdu."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...veya perişan etsin de..." âyetini açıklarken:

“Burada onları zelil etmek kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr, Katâde ve Rabî'den bunun aynısını bildirir.

127 ﴿