142"Eğer siz (Uhud'da) bir yara almışsanız, (size düşman olan) o topluluk da (Bedir de) benzeri bir yara almıştı. Böylece biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması ve içinizden şahitler edinmesi için, bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz. Allah, zulmedenleri sevmez. Bir de Allah, böylece iman edenleri günahlardan arıtmak, inkarcıları ise yok etmek ister. Allah, sizin içinizden cihad edenlerle sabır gösterenleri ortaya çıkarmadan, kolayca cennete girivereceğinizi mi zannettiniz?" İbn Cerîr, Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “ âyetini: “Eğer size dokunursa..." şeklinde açıklamıştır. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Asım bu âyeti: (.....) lafzıyla, (.....) kelimelerinin "ö" harflerini ötreli olarak okumuştur. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini: “Şâyet yaralanır veya öldürülürseniz" şeklinde açıklamıştır. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Eğer siz bir yara almışsanız, (size düşman olan) o topluluk da benzeri bir yara almıştı..." âyetini açıklarken: “Şâyet Uhud savaşında sizden ölenler olduysa bilmelisiniz ki Bedir savaşında siz de onlardan bazılarını öldürmüştünüz" demiştir. İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim, İkrime vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: “Uhud savaşında Müslümanlar geceyi edip uyuduklarında içlerinde birçok yaralı da vardı." ikrime der ki: İşte: “Eğer siz (Uhud'da) bir yara almışsanız, (size düşman olan) o topluluk da (Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. Böylece biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması ve içinizden şahitler edinmesi için, bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyeti onlar hakkında nazil olmuştur. "...Eğer siz acı duyuyorsanız, onlar da sizin kadar acı duyuyorlar..." âyeti de onlar hakkında nazil olmuştur. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Müslümanların Uhud savaşındaki hezimeti, Bedir savaşındaki mağlubiyetlerine karşılık oldu. Uhud savaşında müslümanlar öldürülmüş, Yüce Allah birçoğunu şehit düşürmüştür. Ancak daha önce Bedir savaşında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşrikleri mağlup etmişti. Bundan dolayı Uhud savaşında durum Müslümanların aleyhinde olmuştur." İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüce Allah Uhud savaşında müşrikleri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) karşı galip kılmıştır. Bana ulaşana göre Uhud savaşında müşrikler yetmiş küsur müslümanı öldürmüşlerdir. Bu rakam da Bedir savaşında esir alınan müşrik sayısıyla aynıdır. Zira Bedir savaşında Müslümanlar yetmişüç müşriği esir almıştı." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “...Bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüce Allah günleri insanlar arasında bir gün bunların lehine, bir gün de diğerlerinin lehine olacak şekilde dönüşümlü kılmıştır. Bundan dolayıdır ki Uhud savaşında kafirler, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına karşı galip gelmişlerdir." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: “Vallahi eğer durumlar insanlar arasında dönüşümlü olmasaydı müşrikler müminlere asla bir zarar veremezdi. Ancak Yüce Allah, kendisine kimin itaat edip kimin isyan edeceğini ve kimin yalancı olup kimin doğruyu söylediğini ortaya çıkarmak için mümin, kafir karşısında mağlup olabilir veya kafirlerle sınanabilir." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî: “...Bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyetini açıklarken: “Bir gün lehinize, bir gün de aleyhinize olacak şekilde günleri evirir çeviririz" demiştir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Şîrîn: “...Bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyetini açıklarken: “Bundan kasıt, yöneticiliğin el değiştirmesidir" demiştir. İbnu'l-Münzir, Ebû Câfer'den bildirir: “Hakkın üstün geldiği günler olduğu gibi batılın da galip geldiği zamanlar olur. İblis'e Hazret-i Âdem'e secde emri verildiği zaman Hazret-i Adem'e karşı mağlup olmuştu. Ancak Hazret-i Adem ağaçla sınanıp ondan yiyince İblis ona üstün geldi." İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Bu günleri insanlar arasında bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Müslümanlar: “Allahım! Bize Bedir günü gibi bir gün göster ki müşriklerle savaşalım, katından hayırlar elde edip şehit düşelim" diye dua ediyorlardı. Uhud savaşında müşriklerle karşılaştıkları zaman da Yüce Allah içlerinden bazılarını şehit olarak katına aldı." İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: “Müslümanlar Yüce Allah'tan Bedir günü gibi bir günü kendilerine göstermesini, hayırlarla sınanıp şehadete, Cennete, sonsuz bir hayat ile nimetlere nail olmayı dilerlerdi. Uhud savaşında müşriklerle karşılaştıklarında Yüce Allah onlardan bazılarını şehit olarak katına aldı. "Allah yolunda öldürülenlere 'Ölüler' demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz" âyetinde Yüce Allah'ın zikrettiği şehitler de işte bunlardır." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “...Böylece biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması ve içinizden şahitler edinmesi için..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüce Allah sevdiği kullarına düşmanlarının eliyle şehadeti nasip eder. Sonrasında yine tüm işler sonuç ve akıbet olarak Yüce Allah'a itaat edenlerin lehine döner." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Abîde: “...Ve içinizden şahitler edinmesi için..." âyetini açıklarken: “Şâyet öldürülmeyecek olsalar o zaman şehit de düşmezlerdi" demiştir. İbn Ebî Hâtim, Ebu'd-Duhâ'dan bildirir: “...Ve içinizden şahitler edinmesi için..." âyeti nazil olduktan sonra Müslümanlardan yetmiş kişi şehit düştü. Bunlardan Hamza b. Abdillmüttalib, Abduddâr oğullarının kardeşi Mus'ab b. ümeyr, Şemmâs b. Osmân el-Mahzûmî ve Abdullah b. Cahş olmak üzere dördü Muhacirlerden, kalanlar ise Ensâr'dandı." İbn Ebî Hâtim, İkrime'den bildirir: Uhud'da olanların haberi Medine'deki kadınlara gelmekte gecikince haber almak üzere Medine dışına çıktılar. Bu esnada bir deve veya bir atın üzerinde iki adamın cesedi getirildi. Ensâr'dan bir kadın: “Bunlar kim?" diye sorunca: “Falan kişi ile filan kişi" karşılığını verdiler. İki cesetten biri kadının kocası diğeri de kardeşi veya oğlu idi. Ancak kadın: “Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ne oldu?" diye sordu. "Hayatta" dedikleri zaman, kadın: “O zaman öldürülen bu yakınlarıma aldırmam, zira Yüce Allah kullarından dilediğini şehit olarak katına alır" dedi. Kadının bu sözü üzerine: “...Ve içinizden şahitler edinmesi için..." âyeti nazil olmuştur. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in İbn Cüreyc vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: “Allah, müminleri belalarla sınamak ve kafirleri azaltmak ister" demiştir. İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre Muhammed b. Şîrîn bu âyeti okuduğu zaman: “Allahım! Bizi temizle ve kafirlerden kılma!" diye dua ederdi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn İshâk: “Allah, sizin içinizden cihad edenlerle sabır gösterenleri ortaya çıkarmadan, kolayca cennete girivereceğinizi mi zannettiniz?" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Türlü sıkıntılara, hoşlanmadığınız şeylere sizleri maruz bırakıp içinizden doğru söyleyenler ile yalan söyleyenleri, bana hakkıyla iman edip başına gelenlere sabredenleri ortaya çıkarmadan Cennete girip vereceğim mükafatlara nail olacağınızı mı düşünüyorsunuz?" |
﴾ 142 ﴿