155"İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halimdir." İbn Cerîr, Küleyb'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb, Cuma günü bir hutbe verdi ve hutbede Âl-i İmrân Sûresi'ni okudu. Hutbe verdiği zaman da bu sûreyi okumayı severdi. Sûreyi okurken: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..." âyetine geldiği zaman şöyle dedi: “Uhud savaşında başta müşrikleri hezimete uğratmıştık. Daha sonra olaylar olduğunda dağa çekildim. Dağa da tırmanırken kendimi sıçrayarak koşan bir geyik gibi hissettim. Çıktığımda insanlar: “Muhammed öldürüldü!" diyorlardı. Ben de: “Muhammed'in öldüğünü söyleyen birini görürsem öldürürüm!" dedim. Dağda hepimiz bir araya geldikten sonra: “iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halimdir" âyeti nazil oldu. İbnu'l-Münzir ile İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Abdurrahman b. Avf: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüz çevirip kaçanlar biri Mühacirlerden, ikisi de Ensâr'dan olmak üzere üç kişiydi." İbn Mende, Ma'rifetu's-Sahâbe'de ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..." âyetini açıklarken: “Bu âyet Osmân, Râfi' b. el-Muallâ ve Hârice b. Zeyd hakkında nazil oldu" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime: “iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..." âyetini açıklarken: “Bu âyet Râfi' b. el- Muallâ, Ensâr'dan başka bir adam, Ebû Huzeyfe b. Utbe ve başka biri hakkında nazil oldu" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..." âyetini açıklarken: “Bu âyet Osmân, Velîd b. Ukbe, Hârice b. Zeyd ve Rifâ'a b. el- Muallâ hakkında nazil oldu" demiştir. Abd b. Humeyd, İkrime'den bildirir: “O günü yüz çevirip kaçanlar Osmân b. Affân ve Zurayk oğullarından (Ensarlı iki kardeş olan) Sa'd b. Osmân ile Ukbe b. Osmân'dı." İbn Cerîr ile İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn ishâk: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..."' âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Kaçanlar filan kişi, Ensarlı ve Zurayk oğullarından iki kardeş olan Sa'd b. Osmân ile Ukbe b. Osmân'dır. Savaş esnasında Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafından kaçan Müslümanlardan bazıları A'vas'ın bu tarafında olan el-Munekkâ'ya kadar ulaştılar. Ukbe b. Osmân ile Sa'd b. Osmân, A'vas yakınında bir dağ olan Cel'ab'a kadar ulaştılar ve orada üç gün boyunca kaldılar. Daha sonra Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına dönmüşlerdir. Döndüklerinde Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: “Çok uzağa gitmişsiniz" buyurduğunu söylemişlerdir. Abd b. Humeyd ile İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Hadise Uhud savaşı sırasında gerçekleşmiştir. Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bazıları o günü savaş meydanından ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından kaçmışlardır. Bu da şeytanın yönlendirmesi ve onları korkutmasıyla olmuştur. Ancak sonrasında sizin de okuduğunuz gibi Yüce Allah bu konuda onları mazur görüp affetmiştir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halimdir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Uhud savaşında Müslümanlardan ve müşriklerden oluşan iki ordu karşı karşıya geldiği zaman Müslümanlar savaş meydanından ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından kaçışmışlar, Allah Resûlü'nün yanında sadece 18 kişi kalmıştır. Âyet, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sakın yerinizi terk etmeyin!" emrine rağmen Allah Resûlü'nün (sallallahü aleyhi ve sellem) bu emrine karşı gelip yerlerini terk eden okçuların da bunu şeytanın yönlendirmesi ile yaptıklarını ifade etmiştir. Ancak bu hareketlerine rağmen Yüce Allah onları affedip tümden yok edilmelerine izin vermemiştir. Bedir savaşından kaçanları cehennemle tehdit etmesi gibi Uhud savaşından kaçanları tehdit etmeyip onları bağışlamıştır. Bu da tavizsiz bir tavırdan sonra verilen bir ruhsattır." Ahmed ile İbnu'l-Münzir, Şakîk'den bildirir: Abdurrahman b. Avf, Velîd b. Ukbe ile karşılaşınca, Velîd ona: “Müminlerin emiri Osmân'a karşı neden bu kadar katısın?" diye sordu. Abdurrahman: “Ona söyle, Uhud savaşında kaçan ben değildim. Bedir savaşına katılmayan ben değildim. Ömer'in uygulamalarını da bırakan ben değilim" karşılığını verdi. Velîd gidip bunları Osmân'a söyleyince, Osmân da şöyle karşılık verdi: “Uhud savaşında kaçtığımı söylüyor. Ancak Yüce Allah: “İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yi ne de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halimdir" buyurup beni bağışlamışken kendisi nasıl beni bu konuda ayıplar? Bedir savaşına da katılmadığımı söylüyor. Oysa Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta olan kızı Rukayye'nin yanında kalıp vefatına kadar bakımını yaptım. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de Bedir'de elde edilen ganimetlerden bana da pay verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de birine ganimetten pay verdiği zaman o kişi savaşa katılmış gibi olur. Ömer'in sünnetini bıraktığımı söylemesine gelince ise, Ömer'in sünnetini uygulamaya ne benim gücüm yeter, ne de onun. Git ve bunları ona anlat." İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Şuab'da bildirdiğine göre Recâ b. Ebî Seleme: “Hilim, akıldan daha değerlidir. Zira Yüce Allah kendisini 'Halîm' olarak nitelendirmiştir" dedi. |
﴾ 155 ﴿