159"Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi..."' âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Âyette Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Yüce Allah'ın merhametiyle insanlara karşı yumuşak davrandığı ifade edilmiş, Yüce Allah'ın onu kabalıktan, sertlikten uzak tuttuğu, müminlere yakın, şefkatli ve merhametli kıldığı dile getirilmiştir. Bize anlatılana göre de Tevrat'ta Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kaba ve katı olmayan, çarşılarda çığırtkanlık yapmayan, yapılan kötülüğe kötülükle karşılık vermeyen, aksine şahsına yapılan kötülüğü hoş görüp affeden biri şeklinde anlatılmaktadır." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî)'ye bu âyet sorulunca: “Burada Yüce Allah, Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkını anlatmıştır" demiştir. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: “Senin yanından dağılıp giderlerdi" şeklinde açıklamıştır. Hakîm et-Tirmizî ve İbn Adiy'in içinde metrûk biri olan bir senedle Hazret-i Aişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüce Allah farzları ikâme etmemi emrettiği gibi insanlarla iyi geçinmemi de emretti" buyurmuştur. Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “...İş hakkında onlara danış..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüce Allah aslında Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) onların görüşlerine ihtiyacı olmadığını biliyor, ancak bu yönde sonra dan geleceklere örnek olması bakımından bunu dile getirmiştir." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “...İş hakkında onlara danış..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Burada Yüce Allah kendisine vahiy indirmesine rağmen Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına danışmasını söylemiştir. Zira bu hem insanların gönlünü alıp rahatlatır, hem de iş yapacakları zaman Allah'ın rızasını umarak birbirlerine danıştıkları zaman doğru yolu bulmaları daha kolay olur." İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Dahhâk'tan bildirir: “Yüce Allah böylesi bir davranışın değeri ve bereketini bildiği içindir ki Peygamberine (sallallahü aleyhi ve sellem) danışmayı emretmiştir." Süfyân der ki: “Bana ulaşana göre başkalarına danışma aklın yarısıdır. Ömer b. el-Hattâb da kadınlara bile danışır, görüşlerini alırdı." İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Hasan (-ı Basrî)'den bildirir: “Bir topluluk işlerini danışarak yaptıkları sürece en doğru yolu bulmuş olurlar." İbn Adiy ve Beyhakî, Şuab'da hasen bir senedle İbn Abbâs'tan bildirir: “...İş hakkında onlara danış..." âyeti nazil olduğu zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüce Allah'ın ve Resûlünün aslında öylesi bir danışmaya ihtiyacı yoktur, ancak Yüce Allah bunu ümmetime bir rahmet kılmıştır. İçlerinden danışarak iş yapanlar doğruyu bulurlar. Danışmadan iş yapanlar ise yanlış yola girmekten korunamazlar" buyurdu. Taberânî'nin M. el-Evsat'ta Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İstihare yapan hüsrana uğramaz, danışan pişman olmaz, tutumlu olan da yoksul düşmez" buyurmuştur. Hâkim ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...İş hakkında onlara danış..." âyetini açıklarken: “Burada kendileriyle danışılması istenen kişiler Ebû Bekr ile Ömer'dir" demiştir. Hâkim, Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Bu âyet (istişare âyeti) Ebû Bekr ile Ömer hakkında nazil oldu" demiştir. Ahmed'in Abdurrahman b. Ğanm'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr ile Ömer'e: “Bir konuda size danıştığımda bildirdiğiniz ortak görüşe aykırı davranmam" buyurmuştur. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre: “İnsanlar içinde Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) daha fazla ashabına danışan biri yoktu" demiştir. Bezzâr, Ukaylî ve Taberânî ceyyid bir senedle İbn Amr'dan bildirir: Ebû Bekr, Ömer'e: “Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) savaş konusunda ashabıyla istişare yapardı. Sen de bu konuda istişare yap" şeklinde bir yazı yazdı. Hâkim'in Hazret-i Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şayet istişare yapmadan birini yerime halef bırakacak olsaydım İbn Ümmü Abd'i (Abdullah b. Mes'ûd'u) bırakırdım" buyurmuştur. Saîd b. Mansûr, Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de ve İbnu'l-Münzir'in hasen bir senedle bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti: “(=Bazı işlerde onlarla danış)" lafzıyla okumuştur. İbn Ebî Hâtim'in İbn Şîrîn vasıtasıyla bildirdiğine göre Abîde: “...İş hakkında onlara danış..." âyetini açıklarken: “Bundan kasıt, savaş konularında onlarla istişare yapmadır" demiştir. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Fakat karar verdin mi Allah'a güven..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Burada Yüce Allah, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) bir konuda karar aldığı zaman Allah'ın emirleri doğrultusunda ve ona tevekkül ederek bu kararı uygulamaya geçirmesini emretmiştir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Câbir b. Zeyd ile Ebû Nehîk bu âyeti: “(=Ey Muhammed! Sana yapmanı karar kıldığım bir konuda Allah'a tevekkül et)" lafzıyla okumuşlardır. İbn Merdûye, Hazret-i Âli'den bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir işe azmetme konusu sorulunca: “Önce akıllı kişilerle istişare edilmeli, sonra verdikleri karara göre işe başlanmalıdır" buyurdu. Hâkim, Hubâb b. el-Münzir'den bildirir: Bedir savaşı sırasında Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) iki konuda fikir verdim ve dediklerimi kabul edip uyguladı. İlki, savaş için çıktığımızda askeri karargâhı Bedir'deki suya varmadan kurdu. Ona: “Yâ Resûlallah! Bunu sana gelen vahye göre mi, yoksa kendi görüşünce mi yaptın?" diye sorduğumda: “Kendi görüşümce ey Hubâb!" karşılığını verdi. "Ben olsam suyu arkadamda bırakırdım. Sığınmak zorunda kalırsam arkasına sığınırım" dediğimde bu fikrimi kabul etti. İkincisine gelince, Cebrâîl, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: “Dünyada ashabınla birlikte kalmak mı istersin, yoksa Yüce Allah'ın katına çıkıp sana vaad ettiği Cennet nimetlerine kavuşmak mı? İkisinden birini seç" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konuda ashabına danışınca: “Yâ Resûlallah! Burada bizimle kalman bizim için daha iyidir. Zira düşmanlarımızın açıklarını bize söyler, Allah'tan bize yardım diler, sana gelen vahiyleri bize aktarırsın" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: “Ey Hubâb! Sen neden konuşmuyorsun?" diye sorunca: “Yâ Resûlallah! Rabbin senin için neyi seçmişse sen de onu seç" dedim. Bu fikrimi de kabul etti." Zehebî: “Münker bir hadistir" demiştir. İbn Sa'd, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir savaşı için askeri karargâhını bir yerde kurdu. Hubâb b. el-Münzir: “Burası karargâh kurulacak bir yer değil. Müşriklere en yakın suyun yanına gidelim. Orada bir havuz yapar, içini su doldurur ondan içeriz. Sonrasında savaşırken diğer kuyuları kapatırız" dedi. Bunun üzerine Cebrâîl Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: “Hubâb b. el-Münzir'in görüşü isabetli bir görüş" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: “Ey Hubâb! Bize iyi bir fikir verdin" buyurdu ve Hubâb'ın dediği gibi yapıldı. İbn Sa'd, Yahyâ b. Saîd'den bildirir: Bedir savaşında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müslümanlarla istişarede bulundu. Hubâb b. el-Münzir kalktı ve: “Biz savaşçı bir topluluğuz. Benim görüşüm, biri hariç su kuyularının hepsini kapatalım. Kalan kuyunun yanında da onlarla savaşalım" dedi. Aynı şekilde Kurayza ve Nadîr oğullarıyla yapılan savaşta da müslümanlarla istişarede bulundu. Hubâb b. el-Münzir yine kalkıp: “Benim görüşüm, iki kabilenin kaleleri arasında karargâhı kuralım. Bu şekilde birbirlerinden haber almalarını engellemiş oluruz" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onun bu görüşünü dikkate aldı. |
﴾ 159 ﴿