42"O gün, inkar edip Peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah'tan bir söz gizleyemezler." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Avfî kanalıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Yerle bir olmayı ne kadar isterler..." âyetini açıklarken: “Yer ile dağların üzerlerine yığılıp dümdüz olmasını dilerler" demiştir. Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken: “Yerin yarılmasını ve içine girip yok olmayı isterler" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: “...Yerle bir olmayı ne kadar isterler..." âyetini açıklarken: “Yerin yarılmasını ve içine girip üzerlerine kapanmasını isterler" demiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, el-Esmâu ve's-Sifât'da Saîd b. Cübeyr'den bildirir: Adamın biri İbn Abbâs'a geldi ve: “Kur'ân'da bazı âyetler bana birbirine zıtmış gibi geldi ve anlayamadım" dedi. İbn Abbâs: “Hangi âyetler? Yoksa Kur'ân hakkında şüphelerin mi var?" diye sorunca, adam: “Hayır, şüphe değil. Sadece anlayamadım" karşılığını verdi. İbn Abbâs: “Sana ters gelen ve anlayamadığın yerleri söyle bakalım" deyince, adam şöyle dedi: “Yüce Allah, Kur'ân'da: “Sonra, «Rabbimiz Allah'a and olsun ki bizler ortak koşanlar değildik» demekten başka çare bulamazlar" buyurur. Başka bir yerde ise: “...Allah'tan bir söz gizleyemezler"' buyurur. Oysa bir önceki âyette bir gizleme sözkonusudur. Yine: “Sûr'a üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır" buyurur. Başka bir yerde ise: “Birbirlerine dönüp soruşurlar" buyurmuştur. Yine: “Siz yeri iki günde yaratanı mı inkar ediyor ve O'na eşler koşuyorsunuz! O, alemlerin Rabbidir" de. Yeryüzüne üstünden ağır baskılar (dağlar) yerleştirdi, onu bereketli kıldı; arayıp soranlar için gıdalarını tam (toplam) dört gün içinde yetiştirmesi kanununu koydu (takdir etti). Sonra, duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: “İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin" dedi. İkisi de: “İsteyerek geldik" dediler" âyetlerinde yeryüzünün gökten daha önce yaratıldığını bildirmiştir. Ancak: “Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır. Ardından yeri düzenlemiştir" âyetlerinde göğün yerden daha önce yaratıldığını ifade etmiştir. Yine farklı âyetlerde: “...Allah, Azîz ve Hakîm'di", "...Allah, Gafur ve Rahim'di" ve: “...Allah, İşiten ve Gören'di" buyurarak sanki önceden öyleymiş de şimdi değilmiş gibi bir anlam var." Başka bir lafızda geçtiğine göre adam: “Bu âyetlerde neden "(Allah... idi)" ifadesi kullanılmıştır?" demiştir. Bunun üzerine İbn Abbâs şöyle cevap verdi: “Sonra, «Rabbimiz Allah'a and olsun ki bizler ortak koşanlar değildik» demekten başka çare bulamazlar'" âyetinde, müşrikler kıyamet gününde huzura geldikleri zaman, Yüce Allah'ın Müslümanları bağışladığını, ne kadar büyük olursa olsun günahları bağışladığını ancak müşrikleri affetmediğini gördüklerinde belki bağışlanırlar umuduyla dünyada şirk koştuklarını inkar eder: “...Rabbimiz Allah'a and olsun ki bizler ortak koşanlar değildik...'" demeye başlarlar. Ancak Yüce Allah onların ağızlarına mührü vurur ve elleri ile ayakları yaptıklarını bir bir anlatmaya başlar. İşte: “O gün, inkar edip Peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah'tan bir söz gizleyemezler" âyeti de bu durumu anlatmaktadır. "Sûr'a üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır" âyeti ise Sûr'a ilk üfürülüşte olan durumu anlatmaktadır. Yüce Allah: “Sûr'a üflenir ve Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür..."buyurur ki bu üfürülüşte aradaki akrabalık ve yakınlık biter, kimse kimseyi sormaz. Devamında da: “...Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar" buyurur ki bu üfürülüşten sonra birbirlerini sormaya başlarlar. "Siz yeri iki günde yaratanı mı inkar ediyor ve O'na eşler koşuyorsunuz..." âyetine gelince, yeryüzü gökten önce yaratıldı. Gök duman kütlesiydi. Yüce Allah yeri yarattıktan sonra göğü iki günde yedi kat olarak yaratıp düzenledi. "...Ardından yeri düzenlemiştir" âyetinde de yerin yaratılmasından sonra üzerindeki dağların, nehirlerin, ağaçların ve denizlerin yerleştirilmesi dile getirilmiştir. "(Allah... idi)" ifadesine gelince, Allah öyle idi, hâlâ öyle ve hep öyle kalacaktır. Yüce Allah, Azîz ve Hakîm'dir. Alim ve Kadîr'dir ve hep öyledir. Kur'ân'da anlayamadığın ve sana, birbirine zıtmış gibi gelen diğer konular da bu söylediklerime benzemektedir. Yüce Allah neyi indirmişse doğrusunu indirmiş ve her şeyde isabet etmiştir, ancak insanların çoğu bilmez, anlamazlar." İbn Cerîr, Cüveybir vasıtasıyla Dahhâk'tan bildirir: Nafi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'ın yanına geldi ve: “Ey İbn Abbâs! Bana: “O gün, inkar edip Peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah'tan bir söz gizleyemezler" âyeti ile, "...Rabbimiz Allah'a and olsun ki bizler ortak koşanlar değildik..." âyetini açıklar mısın?" dedi. İbn Abbâs şöyle cevap verdi: “Sanırım arkadaşlarının yanından kalkarken, İbn Abbâs'a müteşabih âyetleri sorayım, dedin. Arkadaşlarına geri döndüğün zaman onlara şöyle de: “Yüce Allah kıyamet gününde tüm insanları tek bir yerde topladığı zaman müşrikler: “Yüce Allah kendisini birleyenler ve tevhid'e tutunanlar dışında kimsenin amellerini kabul etmiyor. O zaman gelin biz de onu birlediğimizi söyleyelim" derler. Yüce Allah da onları hesaba çektiğinde: “Rabbimiz! Vallahi bizler müşrik değildik" derler. Oysa ağızlarına mühür vurulur ve konuşmaya başlayan azaları onları müşrik olduklarını doğrular. İşte böylesi bir anda Allah'tan bir söz gizlemek yerine yerin dibine geçmiş olmayı arzu ederler." İbn Ebî Hâtim ve Hâkim'in bildirdiğine göre Huzeyfe: “...Allah'tan bir söz gizleyemezler" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Kıyamet gününde huzura, Yüce Allah'ın kendisine çok mal verdiği bir kul getirilir. Kendisine: “Dünyada iken amel olarak ne yaptın?" diye sorulunca: “Rabbim! Herhangi bir amelim yok, ama bana çok mal vermiştin. Ben de birilerine bir şey sattığım zaman ödemede onları sıkıştırmaz, yardımcı olurdum" der. Bunun üzerine Yüce Allah: “Kuluma yardım etmede ben daha fazla hak sahibiyim. Kulumun günahlarını görmezden gelin" buyurur. Ravi Ebû Mes'ûd el-Ensârî: “Bunu Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ağzından bu şekilde işittim" demiştir. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Allah'tan bir söz gizleyemezler" âyetini açıklarken: “Kişinin uzuvları konuşacağı için hiçbir şey gizli kalmaz" demiştir. |
﴾ 42 ﴿