58"Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür." İbn Merdûye'nin Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi... emreder...'" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'yi fethettiği zaman Osmân b. Talha b. Ebî Talha'yı çağırdı. Gelince de ona: “Bana Kabe'nin anahtarını göster" buyurdu. Osmân anahtarı getirip Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) vermek için elini uzatınca Abbâs kalktı ve: “Yâ Resûlallah! Anam babam sana feda olsun. Sikâye (hacılara su verme) işiyle birlikte anahtarı (Kabe'nin hizmetkarlığını) da bana ver" dedi. Osmân bunu işitince elini geri çekti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Osmân! Anahtarı bana göster" buyurunca, Osmân anahtarı vermek için elini uzattı. Abbâs bir daha aynı şeyi söyledi. Osmân bunu işitince yine elini geri çekti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Osmân! Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsan anahtarı bana verirsin" buyurunca, Osmân: “Allah'ın bir emaneti olarak anahtarı al" dedi ve anattarı Allah Resûlü'ne verdi. Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kâbe'nin kapısını açıp içeriye girdi. İçerde Hazret-i İbrâhim'in bir heykelini buldular. Yanında da fal için kullanılan oklar vardı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları görünce: “Şu müşriklerin yaptığına bakın! Allah canlarını alsın! İbrâhim'in fal oklarıyla ne işi olabilir" buyurdu. Sonra bir kap içinde su istedi. Hazret-i İbrâhim'in heykelini bu suyun içine batırdı. Sonra diğer heykelleri de batırdı. İçerde bulunan Makam-ı İbrâhim'i (Kâbe'yi inşa ederken basamak olarak kullandığı taşı) Kâbe'nin dışına çıkardı. Sonra: “Ey insanlar! Kıbleniz burasıdır!" buyurdu. Bize bildirilene göre Kâbe'yi tavaf ettikten sonra da Cebrâil geldi ve anahtarın Osmân'a geri verilmesini istedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de Osmân'ı çağırdı, anahtarı ona verdi ve: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür" buyurdu. İbn Cerîr ile İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi... emreder..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Âyet, Osmân b. Talha hakkında nazil olmuştur. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'yi fethettikten sonra ondan Kâbe'nin anahtarını alıp Kâbe'nin içine girdi. Bu âyeti okuyarak da dışarı çıktı ve Osmân'ı çağırıp anahtarı ona verdi. Bu âyeti okuyarak dışarı çıktığı zaman da Ömer b. el-Hattâb: “Anam babam ona feda olsun! Daha önce bu âyeti okuduğunu hiç işitmedim" dedi. İbn Sa'd, Taberânî ve İbn Asâkir'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Talha oğulları! Kâbe'nin hizmetkarlığını sonsuza kadar sizde kalacak şekilde alın! Bunu da sizden ancak zalim olanlar alabilir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Musannef’te, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder..." âyetini açıklarken: “Bu âyet insanların işlerini ellerine alan yöneticiler hakkında nazil oldu" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Şehr b. Havşeb'den bildirir: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder..." âyeti, yöneticilere özel nazil olmuş bir âyettir. Firyâbî, Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ali b. Ebî Tâlib'den bildirir: “Devlet yöneticisinin Allah'ın indirdiği ile hükmetmesi ve emanetleri ehline vermesi, yerine getirmesi gereken bir haktır. Böyle yapması halinde de insanların onu dinlemeleri, ona itaat etmeleri ve çağrılarına icabet etmeleri ona karşı yerine getirmeleri gereken bir haktır." İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi... emreder..." âyetini açıklarken: “Bundan kasıt, yöneticinin kadınlara nasihatte bulunmasıdır" demiştir. İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi... emreder..." âyetini açıklarken: “Bu hem iyiler, hem de kötüler için geçerlidir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî' bu âyeti açıklarken: “Bu emanetler mal ve başka konularda insanlarla senin aranda olan şeylerdir" demiştir. Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da İbn Mes'ûd'dan bildirir: “Allah yolunda öldürülme, emanet dışında kişinin tüm günahlarına keffaret olur. Kişi Allah yolunda öldürülmüş olsa dahi kıyamet gününde huzura çıkarılır ve: “Üzerindeki emaneti teslim et!" denilir. Adam: “Dünya hayatı bitmişken onu nasıl teslim edeyim?" karşılığını verince: “Bunu alıp Cehenneme götürün" denilir. Cehennemin dibinde teslim etmesi gereken emanet aldığı günkü haliyle karşısına çıkınca onu alıp Cehennemden çıkmak ister. Boynuna alıp tırmanmaya başlar. Tam çıktım diye düşünürken emanetle birlikte tekrar aşağı doğru düşer ve bu durum sonsuza kadar devam eder." Ravi Zâzân der ki: Bunu İbn Mes'ûd'dan işittikten sonra Berâ b. Âzib'e geldim ve: “Kardeşin İbn Mes'ûd'un ne dediğini işittin değil mi?" dedim. Berâ şu karşılığı verdi: “Doğru söylemiş; zira Yüce Allah: «Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi... emreder...» buyurur. Emanet de namazda olur, cenabet durumunda gusulde olur, konuşmada olur, ölçü ve tartıda olur. En önemlisi de emanet olarak bırakılan eşyalarda olur." İbn Cerîr'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: : “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi... emreder..." âyetini açıklarken: “Ne zengine, ne de fakire emaneti vermeyip elinde tutma gibi bir ruhsat verilmiş değildir" demiştir. İbn Cerîr, Katâde'den bildirir: Hasan'ın bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Emaneti sahibine teslim et ve sana ihanet eden birine sen de ihanet etme" buyururdu. Ebû Dâvud, Tirmizî, Hâkim ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Ebû Sâlih vasıtasıyla Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Emaneti sahibine teslim et ve sana ihanet eden birine sen de ihanet etme" buyurmuştur. Müslim'in Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Üç şey bir kişide bulunduğu zaman namaz kılıp oruç tutsa da, Müslüman olduğunu söylese de münafık biridir. Bu üç şey de kişinin konuşurken yalan söylemesi, verdiği sözde durmaması ve emanete ihanet etmesidir. " Beyhakî'nin Şuab'da Sevbân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Emaneti olmayan kişinin imanı da yoktur. Abdesti olmayan kişinin namazı da yoktur" buyurmuştur. Beyhakî'nin Şuab'da İbn Amr'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Dört şey sende varsa dünyada kaybettiklerine üzülme. Bunlar emaneti muhafaza etme, doğru sözlü olma, güzel bir ahlâk sahibi olma ve helal olan şeyleri yemedir. " Beyhakî'nin Ömer b. el-Hattâb'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İnsanlar arasında çekilip alınacak ilk şey, emanete sadakattir. İbadetlerden geriye en son kalacak olanı da namazdır. Ancak nice namaz kılan kişide bir hayır olmayacaktır" buyurmuştur. Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bu ümmetten ilk önce kaldırılacak iki şey, hayâ ile emanete sadakattir. Onun için bunları Yüce Allah'tan çokça dileyin" buyurmuştur. Abdurrezzâk ve Beyhakî, İbn Ömer'den bildirir: “Kişinin namazına ve orucuna değil; doğru konuşurken doğru sözlü olup olmamasına, kendisine verilen emanete ihanet edip etmemesine ve günahlar karşısında Allah'tan korkup korkmamasına bakın." Beyhakî, Ömer b. el-Hattâb'dan bu sözün aynısını zikreder. Beyhakî'nin Meymûn b. Mihrân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Üç şey, karşıdaki kişi iyi de olsa kötü de olsa yerine getirilmelidir. Bunlardan biri iyi de olsa kötü de olsa akraba olan kişiyle bağlar koparılmamalıdır. Diğeri iyi de olsa kötü de olsa kişinin verdiği emanet kendisine iade edilmelidir. Üçüncüsü de kişi iyi de olsa kötü de olsa kendisine verilen söz yerine getirilmelidir. " Beyhakî'nin bildirdiğine göre Süfyân b. Uyeyne: “Kişinin sermayesi yoksa kendisinde bulunan emaneti sermaye olarak kullanabilir" demiştir. Beyhakî'nin bildirdiğine göre Enes: “İçinde hıyanet olan bir evde bereket olmaz" demiştir. Ebû Dâvud, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Hâkim ve Beyhakî, el-Esmâu ve's-Sifât'da Ebû Yunus'tan bildirir: Ebû Hureyre: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür" âyetini okudu ve başparmaklarını kulaklarına, işaret parmaklarını da gözlerine koyup şöyle dedi: “Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti okuduğunu ve parmaklarını bu şekilde koyduğunu gördüm." İbn Ebî Hâtim, Ukbe b. Âmir'den bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): “...Şüphesiz Allah işitir ve görür" âyetinin okunduğunu ve açıklarken: “Her şeyi görür" buyurduğunu işittim. |
﴾ 58 ﴿