76

"Ey Mü’minler! İhtiyatlı davranın, bölük bölük veya hep birden savaşa gidin, şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır,- size bir musibet gelirse «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der. Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: «Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.» O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. Size ne oluyor da: «Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lütfet» diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz? İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır."

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mükâtil b. Hayyân:

“...İhtiyatlı davranın..." âyetini açıklarken:

“Silah yönünden hazırlığınızı yapın, anlamındadır" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Ali vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini:

“Bölük bölük veya toptan hep birlikte savaşa çıkın" şeklinde açıklamıştır.

Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a:

“Yüce Allah'ın: (.....) âyetinin ne anlama geldiğini bana söyle" deyince, İbn Abbâs:

“On ve daha fazla kişi ile savaşa çıkma anlamındadır" karşılığını vermiştir. Nâfi':

“Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca, İbn Abbâs şu karşılığı vermiştir:

“Tabi ki bilirler. Amr b. Külsûm et-Tağlibî'nin:

"Onlardan çekinmeye haşladığımız gün

Sahalı vakti süvarilerimiz bölükler halinde hazırda beklerler' dediğini işitmedin mi?"

Ebû Dâvud, Nâsih'de, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Sünen'de Atâ vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Nisâ Sûresi'ndeki:

“...Bölük bölük veya hep birden savaşa gidin" âyetini, Tevbe Sûresi'ndeki:

“İnananlar toptan savaşa çıkmamalıdır..." âyeti neshetmiştir.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini:

“Sayısı az topluluklar" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) âyetini açıklarken:

“Küçük topluluklar halinde Peygamberle birlikte savaşa çıkın" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Veya hep birden savaşa gidin" âyetini açıklarken:

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) savaşa çıktığı zaman savaştan kimsenin geri kalmaması gerekir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der. Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der:

“Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım" âyetlerini açıklarken:

“Yüce Allah burada münafık olan kişiden bahsetmektedir" demiştir.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mükâtil b. Hayyân:

“Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der. Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der:

“Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: Bize bildirilene göre savaş konusunda ağır davranan, cihattan geri kalan kişi münafıkların başı Abdullah b. Ubey b. Selûl'dür. Düşman tarafından Müslümanların başına zorluk, sıkıntı gibi kötü bir şey geldiği zaman münafık olan kişi:

“Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım. Onların başına gelen belalar benim başıma gelmedi" demeye başlar. Ancak düşman karşısında Müslümanlar zafer kazanıp ganimet elde ettiği zaman münafık kişi savaşa katılmadığına pişman olur ve sanki aynı dini paylaşmıyor, Müslümanlarla arasında herhangi bir bağ yokmuş gibi:

“Keşke ben de onlarla birlikte bulunsaydım da ben de onlar gibi ganimetten payıma düşeni alsaydım" demeye başlar.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der. Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de: «Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım» der..." âyetlerini açıklarken şöyle demiştir:

“Ağır davranma, cihad ve Allah yolunda savaş konusundadadır. Bir musibet geldiğinde: «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» diyenler yalancılardır. Bir lütuf eriştiği zaman da: «Keşke ben de onlarla beraber olsaydım» diyenler de haset edenlerdir."

İbn Cerîr ile İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc:

“Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der. Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de: «Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım» der..." âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: Münafıklar Müslümanları Allah yolunda cihat etmekte yavaşlatırlar. Düşmanlar Müslümanları öldürdükleri zaman alay edercesine:

“Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım" derler. Ancak Müslümanlar düşmana karşı zafer kazanıp ganimet elde ettikleri zaman buna haset eder ve:

“Keşke ben de onlarla beraber olsaydım" derler.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“...Dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar..." âyetini açıklarken:

“Ahiret hayatını kazanmak için dünyadaki hayatlarını satanlardır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz"' âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Müşriklere karşı Allah'a itaat yolunda savaşın. Düşman tarafından öldürülen veya müşriklere karşı zafer kazanan kişiye Cennette yeteri kadar mükafat vereceğiz. Burada Yüce Allah müşriklerle cihad edip savaşırken ölen veya öldüren kişileri mükafatta ortak kılmıştır."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini:

“Size ne oluyor da Allah yolunda ve zavallı olanların yolunda savaş mıyorsunuz?" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Avfî vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir:

“Âyette zikredilen zavallılar Mekke'de bulunan ve oradan çıkamayan Müslümanlardır."

Buhârî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Ben ve annem de zavallı olanlardandık" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken:

“Müminlerin, Mekke'de bulunan zavallı müminler için savaşmaları emredilmiştir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe:

“...Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar..." âyetini açıklarken:

“Halki zalim olan bu şehir Mekke'dir" demiştir.

İbn Cerîr, İbn Abbâs'tan bu yorumun benzerini zikreder.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid ile İkrime:

“...Katından bize bir yardımcı lütfet..."' âyetini açıklarken:

“Katından bize sağlam olan bir hüccet gönder, anlamındadır" demişlerdir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde:

“... İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar..." âyetini açıklarken:

“Tağut'un yolunda savaşmaktan kasıt, şeytan yolunda savaşmaktır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Mücâhid vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir:

“Şeytanı gördüğünüz zaman ondan korkmayın ve üzerine saldırın. Zira Yüce Allah:

“... Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır" buyurur."

Mücâhid der ki:

“Şeytan bazen namazda bana görünürdü. İbn Abbâs'ın bu sözünü hatırlayıp üzerine gittiğimde de yok olurdu."

76 ﴿