86"Size bir selam verildiği zaman» ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin. Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır." Ahmed, Zühd'de, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye hasen bir senedle Selmân el-Fârisî'den bildirir: Adamın biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: “Yâ Resûlallah! Allah'ın selamı üzerine olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü: “Allah'ın selamı ve rahmeti senin de üzerine olsun" karşılığını verdi. Başka biri gelip: “Yâ Resûlallah! Allah'ın selamı ve rahmeti senin üzerine olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü: “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin de üzerine olsun" diye selamını aldı. Başka bir adam daha geldi ve: “Yâ Resûlallah! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun" şeklinde selam verdi. Allah Resûlü: “Senin de üzerine olsun" karşılığını verdi. Adam: “Yâ Resûlallah! Anam babam sana feda olsun! Falan kişi ile filan kişi gelip sana selam verdiklerinde sen bana verdiğin cevaptan daha fazlasıyla karşılık verdin" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sen bize, karşılık verecek bir şey bırakmadın ki. Yüce Allah: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." buyurur. Biz de sana aynısıyla karşılık verdik." Buhârî, el-Edebu'l-Müdred'de Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mecliste otururken adamın biri uğradı ve: “Allah'ın selamı üzerinize olsun" dedi. Allah Resûlü: “On iyilik sevabı aldı" buyurdu. Başka bir adam oradan geçerken: “Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü: “Yirmi iyilik sevabı aldı" buyurdu. Başka bir adam daha oradan geçerken: “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü: “Otuz iyilik sevabı aldı" buyurdu. Beyhakî, Şuabu'l-îman'da İbn Ömer'den bildirir: Adamın biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: “Allah'ın selamı üzerinize olsun" dedi. Allah Resûlü: “On (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. Başka bir adam geldi ve: “Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü: “Yirmi (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. Başka bir adam daha gelip: “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" diye selam verince, Allah Resûlü: “Otuz (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. Beyhakî'nin Sehl b. Huneyf'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah'ın selamı üzerinize olsun diyen kişiye Yüce Allah on iyilik sevabı yazar. Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun diyen kişiye yirmi iyilik sevabı yazar. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun diyen kişiye de otuz iyilik sevabı yazar. " Ahmed, Dârimî, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî, İmrân b. Husayn'dan bildirir: Adamın biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: “Allah'ın selamı üzerinize olsun" dedi. Allah Resûlü adamın selamını aldı ve: “On (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. Başka biri geldi ve: “Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü adamın selamını aldı. Adam oturduktan sonra da: “Yirmi (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. Başka bir adam daha geldi ve: “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü adamın selamını aldı. Adam oturduktan sonra da: “Otuz (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. Ebû Dâvud ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Muâz b. Enes el-Cühenî: “Adamın biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi..." diyerek bir öncekinin benzerini şu ilaveyle zikretmiştir: “...Başka biri gelip: “Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi ve mağfireti üzerinize olsun" diye selam verdi. Allah Resûlü: “Kırk (iyilik sevabı aldı)" buyurdu. İşte sevap artışı da bu şekilde olur." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." âyetini açıklarken şöyle der: “Biri sana selam verdiği zaman sen ona: «Allah'ın selamı ve rahmeti senin de üzerine olsun» de veya kendisinin dediği gibi sadece: «Allah'ın selamı üzerine olsun» karşılığını ver." İbn Cerîr ile İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Atâ: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." âyetini açıklarken: “Bu sadece Müslümanlar arasında geçerlidir" demiştir. Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Ömer, biri kendisine selam verdiği zaman aynıyla selamı alırdı. Kişi ona: “Allah'ın selamı üzerine olsun" dediği zaman o da: “Allah'ın selamı üzerine olsun" karşılığını verirdi. Beyhakî'nin bildirdiğine göre adamın biri Urve b. ez-Zübeyr'e: “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" diye selam verince, Urve: “Bize, karşılık olarak verecek bir şey bırakmadı. Zira selam bereket dilemede biter" dedi. Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de Abdullah b. Amr'ın azatlısı Sâlim'den bildirir: İbn Amr, biri kendisine selam verdiği zaman ziyadesiyle selamı alırdı. Bir defasında yanına geldim ve: “Allah'ın selamı üzerinize olsun" dedim. "Allah'ın selamı ve rahmeti sizin de üzerinize olsun" karşılığını verdi. Başka bir zaman gelip: “Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun" dedim. "Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi sizin de üzerinize olsun" karşılığını verdi. Başka bir zaman gelip: “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" diye selam verdiğimde: “Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi ve tüm güzellikler üzerinize olsun" karşılığını verdi. Beyhakî'nin Mübarek b. Fadâle vasıtasıyla bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Müslüman kardeşin: “Allah'ın selamı üzerine olsun" diye sana selam verdiği zaman sen de ona: “Allah'ın selamı ve rahmeti sizin de üzerinize olsun" şeklinde karşılık ver. Sana: “Allah'ın selamı ve rahmeti sizin de üzerine olsun" demediği zaman sen de ona verdiği şekliyle yani: “Allah'ın selamı senin de üzerinize olsun" şeklinde karşılık ver. Sadece: “Senin de üzerine" şeklinde cevap verme. İbnu'l-Münzir'in Yûnus b. Ubeyd vasıtasıyla bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." âyetini açıklarken: “Müslümanlara karşı daha iyisiyle, Ehl-i Kitab'dan olanlara karşı ise aynısıyla mukabelede bulunulur" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Müslümanlara karşı daha iyisiyle, Ehl-i Kitab'dan olanlara karşı ise aynısıyla mukabelede bulunulur. Hasan (-ı Basrî) ise bunu açıklarken her ikisinin de Müslümanlar için olduğunu söylemiştir." İbn Ebî Şeybe, Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de, İbn Ebi'd-Dünyâ, es-Samt'ta, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildirir: Biri sana selam verdiği zaman Yahudi, Hıristiyan, Mecûsi her ne olursa olsun selamına karşılık ver. Zira Yüce Allah: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..."' buyurur. Buhârî, Edeb'de ve İbnu'l-Münzir, İbn Abbâs'tan bildirir: Şâyet Firavun bana: “Allah mübarek kılsın!" diyecek olsa ben de ona: “Allah sana da mübarek kılsın" karşılığını verirdim. Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Selam vermek sünnet, selama karşılık vermek ise farzdır" demiştir. İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Selam, Allah'ın isimlerinden biridir ve onu yeryüzüne koymuştur. Onun için aranızda selamı yayın. Biri uğradığı bir topluluğa selam verip de onlar selamını aldıkları zaman, kendilerine Allah'ı hatırlattığı için onlardan bir derece daha üstün olur. Verdiği selama karşılık vermemeleri halinde onlardan daha hayırlı olanlar (melekler) bu selamına karşılık verir. " Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de ve Beyhakî, İbn Mes'ûd'dan bunu mevkûf (onun sözü) olarak zikreder. Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de Enes'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Selam, Allah'ın isimlerinden biridir ve onu yeryüzüne koymuştur. Onun için aranızda selamı yayın" buyurmuştur. Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Selam, Yüce Allah'ın isimlerinden biridir ve onu yeryüzüne koymuştur. Onun için aranızda selamı yayın" buyurmuştur. Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Ömer: “Selam, Yüce Allah'ın isimlerinden biridir. Onun için ne kadar çok selam verirsen Allah'ı o kadar çok zikretmiş olursun" demiştir. İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Selam, Yüce Allah'ın isimlerinden biridir ve onu kulları arasında koymuştur. Onun için kişinin, kendisine selam veren birini hayırdan başka bir şekilde anması helal olmaz" buyurmuştur. İbn Merdûye'nin Abdullah b. Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Selamı aranızda yayın, zira selam Cennet ahalisinin esenlik dileme şeklidir. Kişi karşılaştığı birilerine selam verdiği zaman, selamına karşılık vermeleri halinde onlardan bir derece daha üstün olur. Selamına karşılık vermemeleri durumunda ise onlardan daha hayırlı olanlar selamına karşılık verirler ki onlar da meleklerdir." Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usûl'de bildirdiğine göre Ebû Bekr es-Sıddîk: “Selam, yeryüzünde Yüce Allah'ın verdiği bir güvencedir" demiştir. Hakîm et-Tirmizî'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İlk önce selam veren kişi, Allah ve Resûlü'ne daha yakın olmayı hak eder" buyurmuştur. Buhârî, Edeb'de ve İbn Merdûye, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yahudiler, selamlaşma ve amin deme konusunda sizi kıskandıkları kadar hiçbir şeyde kıskanmazlar" buyurmuştur. İbn Merdûye'nin lafzı ise şöyledir: “Yahudiler kıskanç bir topluluktur. Müslümanları en çok selamlaşma konusunda kıskanırlar. Zira Yüce Allah selamı dünyadayken bize vermiştir ve Cennet ahalisinin esenlik dileme şeklidir. Bizleri kıskandıkları diğer bir konu da namazda imamın ardından «Amin» dememizdir." Beyhakî, Hâris b. Şurayh'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Onunla karşılaştığı zaman verilen selama aynısıyla veya daha iyisiyle karşılık verir. Başına geçtiği zaman ona nasihatte bulunur. Düşmana karşı kendisinden yardım istediği zaman ona yardım eder. Yol sorduğu zaman yardımcı olur ve gerekli tarifleri yapar. Düşmana karşı bir saldırı için kendisinden ödünç bir istediğinde ona verir, ancak Müslüman birine saldırmak için bir şeyi ödünç istediğinde vermez. Düşmana karşı kalkanını verir. Aynı şekilde mâun'u ondan esirgemez." Ashab: “Yâ Resûlallah! Mâun da ne?" diye sorduklarında, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): “Mâun taş, su ve demirden olur" buyurdu. Ashab: “Demir olanı ne?" diye sorduklarında: “Bakır tencereler ile işlerinizde kullandığınız demir kazmalardır" buyurdu. Ashab: “Taş olanları ne?" diye sorduklarında: “Taştan yapılmış kaplardır" buyurdu. Beyhakî'nin Ömer b. el-Hattâb'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İki mümin karşılaştığında biri diğerine selam verip kucaklaştıklarında, içlerinden Allah'a en sevimli olanı karşısındakine daha fazla güleryüz gösterendir. Karşılaşan iki müminin arasına yüz tane rahmet iner. Bunun doksanı ilk selam verenin, kalan onu da ilk kucaklaşanındır. " Beyhakî'nin Hasan (-ı Basrî)'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İnsanlara güleryüzle selam vermen de bir sadakadır" buyurmuştur. Taberânî ve Beyhakî'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüce Allah selamı ümmetimiz için esenlik dileme, zimmîler için de bir güvence kıldı" buyurmuştur. Beyhakî'nin Zeyd b. Eslem'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Binekli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana, küçük olan büyüğe selam verir. Topluluk içinden sadece birinin selam vermesi yeterli olur. Verilen selama topluluk içinden sadece birinin karşılık vermesi de yeterli olur. " Hâkim, İbn Ömer'den bildirir: “Üzerinde kırmızı renkte iki parçalık giysi bulunan bir adam Hazret-i Peygamber'Ie (sallallahü aleyhi ve sellem) karşılaşınca ona selam verdi. Ancak Allah Resûlü adamın selamına karşılık vermedi." Beyhakî, Saîd b. Ebî Hilâl el-Leysî'den bildirir: “Topluluk içinden birinin selam vermesi yeterli olur. Topluluk içinden de birinin selama karşılık vermesi yeterli olur." Beyhakî, İbn Abbâs'tan bildirir: “Verilen selama karşılık vermeyi nasıl hak olarak görüyorsam, yazılan mektuba cevap yazmayı da aynı şekilde hak olarak görüyorum." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süfyân b. Uyeyne: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Bunun sadece selam konusunda olduğunu mu sanıyorsunuz? Böylesi bir karşılık her şey için geçerlidir. Biri sana iyilik yaptığı zaman da sen de ona bir iyilikle karşılık ver. Şâyet iyilik yapma imkanın yoksa adama dua et veya kardeşlerinin yanında onun hakkında iyi şeyler söyle." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “...Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır" âyetini açıklarken: “Yüce Allah selam ve diğer bütün konularda kişinin yaptıklarını görür" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini: “Gözeten, kollayan" şeklinde açıklamıştır. |
﴾ 86 ﴿