133

"Eğer bîr kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bîr günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin kî diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız. İşleri düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder. Ayrılırlarsa, Allah her birini nimetinin genişliğiyle yoksulluktan kurtarır, Allah her şeyi kaplayandır. Hamid'dir. Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. And olsun kî, sizden önce Kitap verilenlere ve size, Allah'tan sakınmanızı tavsiye ettik. İnkar ederseniz bilin ki, göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter. Ey insanlar! Allah dilerse sîzi yok eder, başkalarını getirir, O, buna Kadirdir."

Tayâlisî, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, Taberânî ve Beyhakî'nin, Sünen'de ibn Abbâs'tan bildirir: Sevde, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini boşamasından korktu ve:

Resûlallah! Beni boşama ve benim günümü Hazret-i Âişe'ye say" dedi. Resûlullah da (sallallahü aleyhi ve sellem) öyle yapınca:

“Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır"' âyeti indi. Yani karı ve kocanın herhangi bir şey üzerinde anlaşma yapması caizdir.'

İbn Sa'd, Ebû Dâvud, Hâkim ve Beyhakî, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımızda kalacağı zaman günlerini taksim etme hususunda hiç birimizi diğerimizden üstün tutmazdı. Hemen hemen her gün bütün kadınlarını dolaşır ve ilişkiye girmeksizin onlara yaklaşırdı. Bu, günü olan hanımına ulaşıncaya kadar öyle devam eder ve günü olanın yanında gecelerdi. Sevde binti Zem'a yaşlanınca Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini boşamasından korkarak:

Resûlallah! Benim günüm Âişe'nin olsun" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu teklifi kabul etti. Yüce Allah da bu konuda:

“Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır" âyetini indirdi.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe:

“Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur...'" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bir kişinin eşi yanında bulunur. Ancak adam ona fazla da yaklaşmaz. Boşamak istediğini söyleyince de kadın:

“Ben kendi durumum hakkında seni serbest bırakıyorum" der. Bu âyet de bu konuda nâzil olmuştur.

İbn Mâce'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: Birinin uzun bir süre beraber olduğu hanımı vardı. Bu hanımından çocukları da olmuştu. Adam bu kadını boşayıp başkasını almak isteyince, kadın, kocasının yanında kalması ve kendisine gün ayırmaması üzere kendisini boşamamaya razı etti. "...Uzlaşmak daha hayırlıdır..." âyeti de bunlar hakkında inmiştir.

Mâlik, Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Hâkim'in bildirdiğine göre Râfi' b. Hadîc'in nikahı altında olan yaşlı bir eşi vardı. Kendisi genç bir kadın aldı ve genci yaşlı eşine tercih etti. Bunun üzerine yaşlı eşi yanında kalmayı kabul etmeyince Râfi' onu boşadı. Boşama iddetinin dolmasına az bir süre kala Râfi':

“Dilersen seni geri döndüreyim. Ama sen de öbür eşimi tercih etmeme sabredersin. Dilersen de seni boşarım" dedi. Kadın:

“Hayır, beni geri döndür" dedi ve Râfi' onu geri döndürdü. Ancak kadın kocasının öbür eşini tercih etmesine tahammül edemeyince Râfi' genç eşini tercih ederek yaşlı eşini ikinci defa boşadı. Bize söylendiğine göre Yüce Allah'ın:

“Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır" âyetindeki anlaşma da bu şekildedir."

Şafiî, Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirir: Muhammed b. Mesleme'nin kızı, Râfi' b. Hadîc'in nikahı altındaydı. Râfi' onun bir durumunu veya yaşlılığını beğenmeyerek boşamak isteyince, eşi:

“Beni boşama ve benim hakkımda dilediğini yap" dedi. Bu şekilde anlaşarak sünneti yerine getirmiş oldular. Sonra da:

“Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır"' âyeti indi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre bir kişi Hazret-i Ömer'e bir âyetin açıklamasını sorunca, Ömer bundan hoşlanmayarak ona kamçısıyla vurdu. Bir başkası da:

“Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur..." âyetini sorunca:

“İşte böyle şeyler sorun" dedi ve şöyle devam etti:

“Bu âyette kocasının yanında bulunan yaşlı bir kadından bahsedilmektedir. Adam çocuğu olsun diye başka biriyle evlenmek ister. Bu sebeple yaşlı eşiyle beraber bir anlaşma yapmaları caizdir."

Tayâlisî, İbn Ebî Şeybe, İbn Râhûye, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib'e bu âyetin açıklaması sorulunca şöyle dedi:

“Bu âyette yanında iki eşi olan kişiden bahsedilmektedir. Bu kişi eşlerinden birini yaşlı veya güzel olmayışından dolayı boşamak ister. Kadın kocasıyla yanımda bir gece, diğer hanımının yanında birkaç gece kal diye anlaşma yapar ve kendisinden ayrılmaz. Eğer kadın bu anlaşmayı kendi gönül rızasıyla yaparsa bunda bir sakınca yoktur. Ancak sözünden geri dönerse kocası geceleri aralarında eşit kılar."

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle dedi:

“Bu âyet kocasının yanında yaşlanana kadar kalan kadından bahsetmektedir. Kocası kendisine kuma getirmek isteyince, yaşlı eşi ile aralarında anlaşma yaparlar. Yani yaşlı eşinin yanında bir gece diğer eşinin yanında iki veya üç gece geçirmek üzere anlaşma yaparlar."

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle dedi:

“Bu âyette iki eşi olup da, birinde sevdiği şeyleri bulamayan ve diğerini buna tercih eden kocadan bahsedilmektedir. Yüce Allah, bu durumda olan kişinin, eşine:

“Dilersen diğer eşimi sana tercih etmeme tahammül gösterirsin, ben de senin yalnızlığını giderir, nafakanı sağlarım ve yanımda kalırsın. Dilersen de seni serbest bırakırım" demesini emretti. Kocası eşini muhayyer bıraktıktan sonra eşi bu duruma razı olursa bunda bir sakınca yoktur. Yüce Allah'ın:

“...Uzlaşmak daha hayırlıdır..."" âyeti da bu mânâdadır. Yani kocanın eşini ayrılmak veya kalmak konusunda muhayyer bırakması, uzun bir süre diğer eşini kendisine tercih etmesinden daha hayırlıdır.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle dedi. "Bu âyette eşi yaşlı olan adamdan bahsedilmektedir. Bu kişi, genç birini eşinin üzerine kuma getirince çocuklarının annesini bırakmak istemeyip, kendi nefsinden ve malından bir şeyler vererek onunla anlaşır. Bu anlaşmanın kendi gönül rızasıyla olması gerekir."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken:

“Bu âyet Ebu's- Senâbil b. Ba'kek hakkında inmiştir" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî bu âyeti açıklarken:

“Bu âyet Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Sevde binti Zem'a hakkında inmiştir" dedi.

Ebû Dâvud, İbn Mâce, Hâkim ve Beyhakî'nin, İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah'ın helallatdan en sevmediği şey talaktır" buyurmuştur.

Hâkim'in Kesîr b. Abdillah'tan, onun babasından, onun da dedesinden bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Müslümanlar arasında anlaşmak caizdir. Ancak helali haram kılarak veya haramı helal kılarak yapıları anlaşma caiz değildir. Haramı helal kılan şartlar dışında Müslümanlar şartlarına bağlıkalırlar" buyurmuştur.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır..." âyetini açıklarken:

“Kadın anlaşma anında kocasından payını alırken bencilleşir" dedi.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır..." âyetini açıklarken:

“Bir şeye heveslenerek onu korumasıdır" dedi. "Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız..." âyeti hakkında ise:

“Sevgide ve cinsel hayatta eşitsizlik olur mânâsındadır" dedi. "...Bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız..." âyetini açıklarken de:

“Yani ne dul ne de evli gibi askıda bırakmayın mânâsındadır" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbn Ebî Muleyke'den bildirir:

“Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız..." âyeti Hazret-i Âişe hakkında inmiştir. Zira Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bütün hanımlarından daha fazla severdi."

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve İbnu'l- Münzir'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gecelerini hanımları arasında eşit bir şekilde paylaştırır ve:

“Allahım! Benim elimden gelen taksimat budur. Senin gücünün yettiği ve benim gücümün yetmediği şeylerde beni kınama" diye dua ederdi.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Cerîr'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kimin iki eşi olur da birine fazla meylederse, kıyamet gününde vücudunun bir tarafı çarpık olarak haşrolunur" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid der ki:

“Öncekiler kumalar arasında eşit davranmayı müstehap görürlerdi. Hatta kişi hanımlarının yanına gittiği zaman aynı kokuyu sürünürdü."

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Câbir b. Zeyd:

“Benim iki hanımım vardı. İkisi arasında adil davranırdım. Hatta öpücükleri bile sayardım" dedi.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Muhammed b. Şîrîn iki hanımı olan kişi hakkında:

“Önceleri kişi, birinin evinde abdest alıp diğerinin evinde almamayı hoş görmezdi" dedi.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbrâhim(-i Nehaî) şöyle demiştir:

“Öncekiler (Sahabe ve diğerleri), kumalar arasında o kadar adil davranırlardı ki, yiyeceklerden artakalan kavut (dövülmüş buğday) ve yiyecekleri ölçülemediği için avuçlayarak aralarında bölüştürürlerdi."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ud:

“Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız..." âyetini açıklarken:

“Burada cinsel ilişki kastedilmektedir" dedi.

İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Abîde:

“Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız..." âyetini açıklarken:

“Burada sevgi ve cinsel ilişki kastedilmektedir" dedi.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız..." âyetini açıklarken:

“Burada sevgi kastedilmektedir" dedi. "...Bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin..." âyeti hakkında ise:

“Burada cinsel ilişki kastedilmektedir" dedi. "...Ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız..." âyetini açıklarken de:

“Yani ne dul, ne de evli gibi askıda bırakmayın mânâsındadır" dedi.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Mücâhid:

“Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız..." âyetini açıklarken:

“Burada sevgi kastedilmektedir" dedi. "...Bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız..." âyetini açıklarken de:

“Burada da kötülüğe taammüt etmek kastedilmektedir" dedi."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî bu âyeti açıklarken:

“Âyetteki meyletmekten kasıt, birine nafaka vermeyip ona gün ayırmamaktır" dedi.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk bu âyeti açıklarken:

“Burada birini sevip birini sevmemek kastedilmektedir. Sen aralarında adil davran" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız..." âyetini açıklarken:

“Eşinizi hem boşanmamış hem de kocası yokmuş gibi muallakta bırakmayın mânâsındadır" dedi.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Askıdaymış gibi..." ifadesini açıklarken:

“Hapisli gibi tutmayın mânâsındadır" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Ayrılırlarsa..." ifadesini açıklarken:

“Burada boşanmak kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“.. .Allah her şeyi kaplayandır, Hamid'dir" âyetini açıklarken:

“Yaratıklarına ihtiyacı olmayan ve kendisine hamd edilendir, mânâsındadır" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Hazret-i Ali'den bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Vekil olarak Allah yeter" âyetini açıklarken:

“Koruyucu olarak Allah yeter, mânâsındadır" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katide:

“Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok eder, başkalarını getirir...'" âyetini açıklarken:

“Vallahi Allah yarattıklarından dilediğini helak etmeye ve onlardan sonra başkalarını yaratmaya kadirdir, mânâsındadır" dedi.

133 ﴿