156"Ehl i Kitâb senden» kendilerine gökten bîr kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan» bunun daha büyüğünü istemişler de» «Bize Allah'ı apaçık göster» demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı. Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik. Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, «Baş eğerek kapıdan girin» dedik, «Cumartesi günü sınırı aşmayın» dedik. Kendilerinden sağlam söz aldık. Sözleşmelerini bozmaları, Allah'ın âyetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri, «Kalblerimiz perdelidir» demelerinden ötürü Allah» evet, inkarlarına karşılık onların kalblerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır. İnkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî der ki: Yahudilerden bazı kişiler Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: “Musa (aleyhisselam), Allah katından levhalar ile geldi. Sen de bize Allah katından levhalar getir ki, seni tasdik edelim" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Ehl-i Kitâb senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, «Bize Allah'ı apaçık göster» demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı. Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik. Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, «Baş eğerek kapıdan girin» dedik, «Cumartesi günü sınırı aşmayın» dedik. Kendilerinden sağlam söz aldık. Sözleşmelerini bozmaları, Allah'ın âyetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri, «Kalblerimiz perdelidir» demelerinden ötürü Allah, evet, inkarlarına karşılık onların kalblerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır. İnkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır'" âyetlerini indirdi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc bu âyeti açıklarken şöyle dedi: Yahudiler ve Hıristiyanlar, Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bize Allah katından: «Allah'dan filan ve filan kişiye! Siz Allah'ın Peygamberisiniz» diyen bir sahife getirmediğin müddetçe bizi davet etmiş olduğun şeyi kabul etmeyeceğiz" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Ehl-i Kitâb senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, «Bize Allah'ı apaçık göster» demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı. Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Mûsa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik" âyetini indirdi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî bu âyeti açıklarken şöyle dedi: Yahudiler: “Eğer gerçekten Allah'ın peygamberi isen, Mûsa'nın (aleyhisselam) getirmiş olduğu sahife gibi sen de bize gökyüzünden içinde yazı olan bir sahife getir" dediler. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “"Ehl-i Kitâb senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor..."âyetini açıklarken: “Kendilerine (Yahudilere ve Hıristiyanlara) has bir kitap kastedilmektedir, (.....) kelimesi de: “Apaçık mânâsındadır" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Bize Allah'ı apaçık göster..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Onlar Allah'ı görseler zaten görmüş olurlar. Ama onlar açıkça: “Bize Alah'ı göster" dediler." Âyetteki kelimelerde takdim ve tehir vardır." Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb bu âyeti: (.....) şeklinde okumuştur. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: “...Onları yıldırım çarptı..."âyetini açıklarken: “Burada ölüm kastedilmektedir. Allah onları dediklerinden dolayı ceza olarak ecellerinden önce öldürdü. Dilediğince ölü bıraktıktan sonra da tekrar diriltti" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Tûr'u başlarına diktik..." âyetini açıklarken şöyle dedi: Allah, eteğinde bulundukları Tur dağını kaldırıp üstlerinde bulut gibi tuttu ve: “Ya emrimi tutarsınız ya da dağı üzerinize bırakırım" buyurdu. Bunun üzerine onlar: “Emrini tutacağız" deyince Allah dağı üzerlerine bırakmadı. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Onlara, «Baş eğerek kapıdan girin» dedik... «Cumartesi günü sınırı aşmayın» dedik...'" âyetini açıklarken: “Bunun Beytu'l-Makdis'in kapılarından bir kapı olduğunu konuşurduk. Onlara Cumartesi günü balık yememe ve avlanmama emredilerek başka her şey helal kılındı" dedi. "Kendilerinden sağlam söz aldık...«Kalblerimiz perdelidir» demelerinden ötürü... Onların kalblerini mühürledi..."' âyeti hakkında ise şöyle dedi: “Burada onların vermiş oldukları ahitleri bozmaları ve hakikati anlamadıkları kastedilmektedir. Onlar Allah'ın emirlerini bırakıp Peygamberlerini öldürdüklerinde, âyetlerini inkar ettiklerinde ve ahitlerini bozduklarında, Allah onların kalplerini mühürledi. Bunları yaptıkları zaman da onları lanetledi." Bezzâr ve Beyhakî'nin, Şuab'da, İbn Ömer'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mühürleyici kişi Arş'ın direğinde asılıdır. Allah'ın kanunları ihlal edilip cesaretle günah işlenince, Yüce Allah mühürleyici kişiyi gönderir ve günah işleyen kişinin kalbini mühürletir. Bundan sonra da onun hiçbir ameli kabul edilmez. " İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır" âyetini açıklarken: “Burada, Meryem'e (aleyhisselam) zina iftirasında bulunmaları kastedilmektedir" dedi. Buhârî, Târih'te ve Hâkim'in bildirdiğine göre Hazret-i Ali der ki: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: “Senin durumun İsa'nın durumu gibidir. Yahudiler ona buğzedip annesine zina iftirasında bulundular. Hıristiyanlar ise onu çok severek, onu gerçekte olmadığı bir makama koydular. " |
﴾ 156 ﴿