159"Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir." Firyâbî, Abd b. Humeyd ve Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “Burada İsa b. Meryem'in tekrar (dünyaya) geleceği kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in değişik kanallarla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “Burada İsa'nın (aleyhisselam) ölümü kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken: “ İsa (aleyhisselam) yeryüzüne tekrar gönderildiği zaman Ehl-i Kitâb'dan bir kesim ona iman edecektir" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “Burada ölümlerinden önce iman edecek Yahudiler kastedilmektedir" dedi. Tayâlisî, Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “Bu âyet Ubey'yin kıraatında: (.....) şeklindedir. Hiçbir Yahudi yoktur ki ölmeden önce İsa'ya (aleyhisselam) iman etmiş olmasın" dedi. İbn Abbâs'a: “Kişi bir evin damından düşüp ölecek olursa nasıl iman edecek?" denilince: “O havada iken iman ettiğini söyleyecek" dedi. Yine: “Peki, onlardan birinin boynu vurulacak olursa nasıl olacak?" denilince, İbn Abbâs: “Kekeleyerek iman ettiğini söyleyecektir" karşılığını verdi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Boynu vurulsa bile İsa'ya (aleyhisselam) iman etmeden canı çıkmayacaktır" dedi. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: “Yahudi kişi silahla öldürülse bile İsa'nın (aleyhisselam), Allah'ın kulu ve Resûlü olduğuna şahitlik etmeden ölmeyecektir." İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “Eğer Yahudi biri bir köşkün damından atılacak olsa yere yetişmeden önce İsa'nın (aleyhisselam), Allah'ın kulu ve Resûlü olduğuna iman eder" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken: “Yahudi kişi İsa'ya (aleyhisselam) iman etmeden ölmeyecektir" dedi. Kendisine: “Kılıçla vurulsa bile mi?" denildiğinde: “Kişi o anda iman ettiğini söyler" dedi. "O yüksek yerden atılsa bile mi?" denilince de: “O havada iken iman ettiğini söyler" karşılığını verdi. İbnu'l-Münzir'in Ebû Hâşim ve Urve'den bildirdiğine göre bu âyet Ubey b. Ka'b'ın mushafında: (.....) şeklindedir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Şehr b. Havşeb: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken, Muhammed b. Ali b. Ebî Tâlib'in (İbnu'l- Hanefiyye) şöyle dediğini bildirir: “Ehl-i Kitâb'dan hiç kimse yoktur ki mutlaka melekler gelip yüzüne ve arkasına vurur. Sonra kendisine şöyle denilir: “Ey Allah'ın düşmanı! İsa, Allah'ın ruhu ve kelimesidir. Ancak sen, Allah'a iftirada bulunup, İsa'nın Allah olduğunu iddia ettin. Oysa İsa (aleyhisselam) ölmedi ve göğe yükseltildi. Kıyamet kopmadan önce yeryüzüne inecek, ona iman etmeyen hiçbir Yahudi ve Hıristiyan kişi kalmayacaktır." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Şehr b. Havşeb der ki: Haccâc bana: “Ey Şehr! Allah'ın Kitâb'ında: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini okuduğum zaman mutlaka içimde bir soru işareti kalmıştır. Bana esirler getirilir ve ben onların boyunlarını vururum. Ancak öldükleri zaman bir şey dediklerini işitmiyorum" deyince şu karşılığı verdim: “Bu âyet sana başka bir kanalla anlatılmış. Hıristiyan kişinin canı çıkacağı zaman melekler ona önünden ve arkasından vurarak: “Pis adam! Allah veya Allah'ın oğlu veya üç ilahtan biri olduğunu iddia ettiğin Mesih, Allah'ın kulu, ruhu ve kelimesidir" derler. İşte o anda iman eder. Ancak bu iman edişi kendisine bir fayda sağlamaz. Yahudi kişinin canı çıkacağı zaman melekler ona önünden ve arkasından vurarak: “Ey pis adam! Öldürdüğünü zannettiğin Mesih, Allah'ın kulu ve ruhudur" derler. İşte o anda iman eder. Ancak bu iman edişi kendisine bir fayda sağlamaz. Bu durum İsa'nın (aleyhisselam) yeryüzüne indiği zaman ise ölülerinin iman etmiş olduğu gibi dirileri de iman edecektir." Haccâc: “Bu rivâyeti nereden aldın?" diye sorunca: “Muhammed b. Ali'den aldım" karşılığını verdim. O da bana: “Sen bunu tam yerinden almışsın" dedi. Vallahi bana bunu Ümmü Seleme anlatmıştı. Ancak ben onu kızdırmak istemiştim. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açılarken: “İsa (aleyhisselam) indiği zaman bütün din sahiplerinin ona iman edeceği kastedilmektedir" dedi. "...Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir" âyeti hakkında ise: “İsa'nın (aleyhisselam), Allah'ın emirlerini tebliğ ettiğini ve Allah'ın kulu olduğunu bildirdiğine dair şahitlik edeceği kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “İsa (aleyhisselam) yeryüzüne inip Deccâl'ı öldürdüğü zaman, yeryüzünde kendisine iman etmeyen hiçbir Yahudi kalmayacaktır. Ancak bu imanları kendilerine bîr fayda sağlamayacaktır" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ebû Mâlik: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..."" âyetini açıklarken: “Bu, İsa b. Meryem'in yeryüzüne indiği zaman olacaktır. O zaman Ehl-i Kitâb'dan, kendisine iman etmeyen hiç kimse kalmayacaktır" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetini açıklarken: “Bu İsa'nın (aleyhisselam) ölümünden önce olacaktır. Vallahi şu anda o, Allah katındadır ve diridir. Yeryüzüne indiği zaman herkes ona iman edecektir" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre bir kişi Hasan(-ı Basrî)'a: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın..." âyetinin anlamını sorunca: “Bu, İsa'nın (aleyhisselam) ölümünden önce olacaktır. Yüce Allah, İsa'yı (aleyhisselam) yanına yükseltmiştir. Kıyamet gününde onu öyle bir konumda gönderecektir ki iyiler de, kötüler de kendisine iman edecektir" dedi. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Buhârî ve Müslim, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Canım elinde olana yemin olsun ki, yakın bir zamanda Meryem'in oğlu adil bir idareci olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Mal o kadar çoğalacak ki kimse malı kabul etmeyecektir. Bir secde dünya ve içindekilerden daha değerli olacaktır" buyurdu. Dilerseniz bu konuda: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir" âyetini okuyun. İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yakın bir zamanda Meryem'in oğlu adil bir idareci olarak inecek, Deccâl'ı ve domuzu öldürecek, haçı kıracak, cizyeyi kaldıracak ve mal çoğalacaktır. Bir secde dünya ve içindekilerden daha değerli olacaktır. Secdeler de sadece alemlerin Rabbi Allah'ın olacaktır" buyurdu. Dilerseniz: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir" âyetini okuyun. Burada İsa b. Meryem'in ölümü kastedilmektedir." Ravi der ki: Ebû Hureyre son sözünü üç defa tekrar etti. Ahmed, İbn Cerîr ve İbn Asâkir, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Isa b. Meryem inecek, domuzu öldürüp haçı yok edecek ve namaz için yanına toplanacaklardır. O mal verecek, ama malı kimse kabul etmeyecektir. Vergiyi de kaldıracaktır. Revhâ'ya inerek hac veya umre veya ikisini birden yapacaktır" buyurdu. Yüce Allah: “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir" buyurur. Burada İsa'nın (aleyhisselam) ölümünden önce ona iman edecekleri kastedilmektedir. Ahmed, İbn Ebî Şeybe ve Müslim'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İsa b. Meryem, hac veya umre veya ikisini birden yapmak için Feccu'r-Revhâ'da ihrama girecektir" buyurmuştur. Ahmed, Buhârî, Müslim ve Beyhakî'nin, el-Esmâ' ve's-Sıfât'ta, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İmamınız kendinizden iken Meryem'in oğlu inerse ne yaparsınız?" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Ebû Dâvud, İbn Cerîr ve İbn Hibbân'ın, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bütün peygamberler kardeştir. Anneleri farklı, dinleri birdir. Ben, İsa b. Meryem'e insanların en yakınıyım. Çünkü benimle onun arasında hiçbir peygamber yoktur. O ümmetimin halifesidir ve mutlaka yeryüzüne tekrar inecektir. Onu gördüğünüzde tanıyın. O kırmızıya ve beyaza çalan bir tendedir. Üzerinde sarıya çalan iki elbisesi vardır. Başına ıslaklık değmese bile başından su damlar gibidir. O haçı kıracak ve domuzu öldürecektir. Vergiyi kaldıracak ve insanları İslam'a davet edecektir. Onun zamanında Yüce Allah, İslam dışında bütün dinleri helak edecektir. Yine onun zamanında Allah, Mesih Deccâl'ı helak edecektir. Sonra yeryüzüne emân bırakılacaktır. Bunun üzerine aslanlar develerle, kaplanlar sığırlarla, kurtlar koyunlarla, çocuklar da yılanlarla oynayacak ve birbirlerine zarar vermeyeceklerdir. İsa yeryüzünde kırk yıl kalacak, sonra vefat edince de müslümanlar namazını kılıp onu defnedeceklerdir. " Ahmed'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Eğer İsa yeryüzüne inene kadar yaşarsam onunla görüşmeyi arzulardım. Eğer ben erken ölürsem ve sizden biriniz onu görürse ona selamımı iletsin" buyurdu. Taberânî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bilmiş olunuz ki, benimle İsa arasında hiçbir Peygamber ve hiçbir Resûl yoktur. O benden sonra ümmetime halifedir. O, Deccâl'ı öldürüp haçı kıracak ve vergiyi kaldıracaktır. Onun zamanında savaş silahları kaldırılacaktır. Sizden kim ona yetişirse ona selamımı iletsin." Taberânî ve İbn Asâkir'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İsa b. Meryem yeryüzüne inecek ve insanların arasında kırk yıl kalacaktır" buyurdu. Ahmed ve İbn Asâkir'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İsa b. Meryem adaletli bir imam ve adaletli bir hakem olarak inecek, haçı kırarak, domuzu öldürecektir. Tekrar barışı getirip kılıçları orak yapacaktır. Her hummalının humması da gidecektir. Gökyüzü rızıklarını indirip, yeryüzü bereketini çıkaracaktır. Hatta çocuk yılanlarla oynayacak ve yılanlar ona bir zarar vermeyecektir. Kurt koyunları, aslan da sığırları otlatacak ve onlara bir zarar vermeyeceklerdir." Ahmed, Taberânî ve İbn Asâkir'in, Semure b. Cündüp'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Deccal çıkıp gelecektir. Sol gözü kör ve o gözünde büyük bir et parçası olacaktır. O dilsizleri ve hastaları iyileştirip ölüleri dirilterek: «Ben Rabbinizim» diyecektir. «Sen rabbimizsin» diyen kişi fitneye düşmüş olacaktır. «Rabbim diri olan ve ölmeyen Allah'tır» diyen kişi ise fitneden masum olacaktır. Bu kişinin üzerinde fitne ve azap olmayacaktır. Deccâl, Allah'ın dilediğince yeryüzünde kalacak ve sonra İsa b. Meryem, Muhammed'i ve ümmetini tasdik edici olarak Batı'dan gelecektir. Isa, Deccal'ı öldürecek ve o zaman kıyamet kopacaktır." Taberânî'nin lafzı: “İsa, Doğu'dan gelecektir" şeklindedir. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Ebû Ya'la ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: Ben ağlarken Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma girdi ve: “Seni ağlatan nedir?" diye sordu. Ben: “Ey Allah'ın Resûlü! Sen Deccâl'ı zikrettin, ondan ağlıyorum" deyince de şöyle buyurdu: “Ağlama! Eğer Deccâl, ben sağ iken gelirse sizin yerinize ben onu mağlub ederim. Eğer ben ölürsem Rabbiniz kör değildir. O İsbehân Yahudilerinin içinde çıkacak ve Medine'nin kenarına gelince orada konaklayacaktır. O zaman Medine'nin yedi kapısı olup her kapıda da iki melek olacaktır. Medine'nin bütün kötüleri Deccâl'ın yanına inecektir. Filistin topraklarında olan Şam şehrinde Ludd kapısına geldiği zaman, İsa inecek ve onu öldürecektir. Sonra İsa yeryüzünde adaletli bir imam ve hakem olarak kırk yıl kalacaktır." Ahmed'in Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Deccâl, din sahiplerinin zayıf, az ve ilimden uzak oldukları bir zamanda çıkacak ve yeryüzünde kırk gün seyahat edecektir. Ancak bu kırk günün bir günü bir yıl kadar, bir günü bir ay kadar, bir günü bir hafta kadar olacaktır. Diğer günleri ise normal bu günleriniz gibi olacaktır. Onun bir bineği olacaktır. İki kulağının arası kırk arşındır. O insanlara: «Ben Rabbinizim» diyecektir. O kör biridir. Muhakkak ki Rabbiniz kör değildir. Onun alnında ayrık harflerle (.....) (kafir) yazılıdır. Okumayı bilen ve bilmeyen her mümin kişi bu yazıyı okuyabilecektir. O yeryüzünde kendisine Allah'ın haram kılmış olduğu Mekke ve Medine dışında her yere uğrar. Bu şehirleri korumak için melekler kapılarında duracaktır. Kendisiyle beraber olanlar dışındaki insanlar yokluk içindeyken Deccâl'da ekmekten dağlar olacaktır. Onda benim ne olduklarını bildiğim iki nehir vardır. Bir nehre: «Cennet» bir nehre de: «Cehennem» diyecektir. Onun Cennet diye adlandırdığı nehre girenler Cehenneme, Cehennem diye adlandırdığı nehre girenler de Cennete girmiş olacaktır. Onunla beraber insanlarla konuşan şeytanlar gelecektir. Onda büyük fitneler vardır. O gökyüzüne emredecek ve insanların gözü önünde yağmur yağacaktır. Yine o insanların gözü önünde birini öldürüp tekrar dirütecektir. Ancak bunları orada bulunan insanlar dışında kimse görmeyecektir. O insanlara: «Ey insanlar! Böyle şeyleri Rab olandan başka kimse yapabilir mi?» deyince, Müslümanlar Şam'da ed-Duhân denilen dağa kaçacaktır. O da gelip Müslümanları dağda kuşatacak ve kuşatma ile Müslümanlar çok zor durumlarda kalacaktır. Sonra İsa inecek ve seher vaktinde: «Ey insanlar! Bu pis yalancıya karşı çıkmanıza engel nedir?» diye seslenecektir. Müslümanlar İsa için: «Bu bir cindir» diyecekler. Gidip baktıklarında da İsa olduğunu görecekler. Namaz için kamet getirilecek ve: «Ey Allah'ın ruhu! Öne geç, bize namazı kıldır» diyecekler. Bunun üzerine İsa: «İmamınız öne geçsin ve namazı kıldırsın» diyecektir. Sabah namazını kıldıktan sonra Deccâl'a gidecekler. Deccâl, İsa'yı gördüğü zaman suda eriyen tuz gibi eriyecektir. İsa, Deccâl'ın üzerine yürüyecek ve onu öldürecektir. O zaman ağaçlar bile dile gelerek: «Ey Allah'ın ruhu! Bu da Yahudi'dir» diyecekler. Deccâl'a tabi olup da öldürülmeyen hiçbir kimse kalmayacaktır. " Ma'mer, Câmi'de, Zührî'den, o da Amr b. Ebî Süfyân es-Sekafî'derı, o da Ensâr'dan bir kişiden o da ashâbdan birinden bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Deccâl'ı zikredip şöyle buyurdu: “Deccâl, Medine'nin çorak topraklarına iner. Çünkü Medine'ye girmesi haram kılınmıştır. Medine bir veya iki defa sallanacak yani deprem olacak ve orada bulunan bütün münafıklar Deccâl'a gidecektir. Sonra Deccâl, Şam'a doğru gidip orada bazı dağları kuşatacaktır. Kalan Müslümanlar da dağın zirvesine sığınmış Deccâl da dağın dibinde onları muhasara etmiş durumda olacaktır. Muhasara uzun sürünce, içlerinden biri: «Düşman aşağıda beklerken ne zamana kadar burada bekleyeceksiniz? Siz ya şehitlik ya da muzaffer olmak gibi iki güzel olan şey arasında değil misiniz?» diyecek. Bunun üzerine savaşmak için gönülden bir anlaşma yapacaklardır. Sonra üzerlerine öyle bir karanlık çöker ki kişi kendi avucunu bile göremez olur. Sonra Meryem'in oğlu inerek bu karanlığı yok eder. Aralarında saçları kulak memesine kadar inen birine Müslümanlar: «Sen kimsin?» diye sorunca: «Ben Allah'ın kulu, ruhu ve kelimesi İsa'yım. Şu üç şeyden birini seçin. Ya Allah'ın, Deccâl'a ve askerlerine büyük bir azap göndermesini, ya onları yere batırmasını ya da silahlarınızla onlarla savaşmayı» karşılığını verir. Müslümanlar üçüncü seçenek için: «Yâ Resûlallah! İşte bu bizim içimizi rahatlatacak olandır» derler. O gün uzun boylu, iriyarı, çok yiyen ve çok içen Yahudilerin korkudan elleri kılıçlarına gitmeyecektir. Müslümanlar onlara inecek ve Deccâl, İsa'yı gördüğü zaman eriyecektir. Sonra İsa onu öldürecektir." İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Taberânî ve Hâkim'in Osmân b. Ebi'I-Âs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Müslümanların biri iki denizin birleştiği yerde, biri Hîra'da diğeri de Şam topraklarında olmak üzere üç şehri olacaktır. İnsanlar üç defa korkacak, Deccâl ordunun bir kenarından çıkacak ve doğu tarafından hezimete uğratılacaktır. Deccâl'ın ilk olarak gideceği şehir iki denizin birleştiği yerdeki şehir olacaktır. O şehrin ahalisi üç fırkaya ayrılacaktır. Bir grup yerinde kalarak: «Deneniyoruz, bunun kim olduğuna bakalım» diyecek, bir fırka bedevilerin yanına gidecek ve diğer fırka kendilerine yakın olan diğer bir şehre gidecektir. Deccâl ile beraber yeşil elbiseli yetmiş bin asker olacaktır. Onun yanında bulunanların çoğu Yahudi ve kadınlar olacaktır. Sonra yanlarındaki şehre gidecek ve o şehrin ahalisi yine üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka: «Deneniyoruz, bunun kim olduğuna bakalım» diyecek, bir fırka bedevilerin yanına gidecek ve diğer fırka kendilerine yakın olan diğer bir şehre gidecektir. Sonra Deccâl Şam topraklarındaki Müslümanlara varınca, Müslümanlar Akabetu Efîk kasabasına gidecektir. Onlar sürülerini salınca, sürüleri Deccâl tarafından ele geçirilecek ve bu, kendilerine ağır gelecektir. Müslümanlar şiddetli bir açlık ve yokluğa maruz kalacaktır. Hatta kişi kendi yayının ipini yakarak yiyecek duruma gelecektir. Onlar bu durumda iken sahradan biri üç defa: «Ey insanlar! Size yardım geldi» diye seslenecek, onlar birbirlerine: «Bu karnı tok bir kişinin sesidir» diyecektir. Sabah namazı vakti İsa yanlarına inecek ve onların emîri: «Ey Allah'ın ruhu! Öne geç ve bize namazı kıldır» diyecektir. İsa: «Siz bu ümmette birbirinizin emîrisiniz. Öne geç ve bize namazı sen kıldır» karşılığını verince o da öne geçip namazı kıldıracaktır. Namaz bittiğinde İsa kısa mızrağını alarak Deccâl'a doğru gidince, Deccâl, İsa'yı görüp kurşunun erimesi gibi eriyecektir. Sonra İsa kısa mızrağını Deccâl'ın göğsüne saplayarak onu öldürünce, Deccâl'ın arkadaşları da kaçacaktır. O gün onların saklanması için hiçbir şey bulunmayacak, hatta taşlar ve ağaçlar dile gelerek: «Ey mümin! Bu kafirdir, onu öldür» diyecektir."' Hâkim'in bildirdiğine göre Ebu't-Tufeyl der ki: Ben Kûfe'de iken: “Deccâl çıktı" dediler. Bunun üzerine Huzeyfe b. Esîd'in yanına gittik ve ona: “Bu Deccâl dedikleri çıktı" dedim. O: “Otur!" deyince oturdum. Bu sırada biri: “Bu Sebbâğ'ın yalanıdır" diye seslenmeye başladı. Sonrasında Huzeyfe şöyle dedi: “Eğer Deccâl sizin zamanınızda çıkacak olsaydı, çocuklar onu sapanlarıyla vurup yıkarlardı. Fakat o insanların az ve dinlerine sıkıca bağlı olmadıkları kötü bir zamanda çıkacaktır. O, yeryüzünde her yere uğrar ve yeryüzü onun önünde koyun derisi gibi bükülüp kısalır. O, Medine'nin yanına gelecek ve içeri giremeyecektir. Sonra o îliyâ dağında bir grup Müslümanı muhasara edecektir. Onlarla beraber olan biri: “Bu tâğutla (yalancı ilâhla) savaşarak Allah'a kavuşmak veya muzaffer olmak için daha ne diye bekliyorsunuz?" diyecektir. Onlar akşam vaktinden sabahladıkları zaman savaşacaklarına dair bir anlaşma yapacaklar ve sabahladıklarında beraberlerinde İsa b. Meryem'i bulacaklardır. İsa, Deccâl'ı öldürecek ve Deccâl'ın arkadaşları kaçacaktır." Müslim ve Hâkim'in, Abdullah b. Amr'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Deccâl çıkacak ve Allah'ın dilediğime ümmetimin arasında kalacaktır. O kırk zaman kalacaktır. Ama bu zaman kırk gece mi, kırk ay mı veya kırk yıl mı bilmiyorum. Sonra Yüce Allah, İsa b. Meryem'i gönderecektir. İsa, Urve b. Mes'ûd es-Sekafi'ye benzemektedir. İsa, Deccâl'ı helak edene kadar bırakmayacaktır. Sonra yedi yıl boyunca ortalık sakin kalacak ve iki kişinin arasında bile bir düşmanlık olmayacaktır. Sonra Yüce Allah, Şam tarafından soğuk bir rüzgar göndererek kalbinde zerre kadar iman olan hiç kimseyi sağ bırakmayacaktır. Hatta kişi o soğuktan korunmak için dağı içine girmiş olsa bile o rüzgar dağın içine geçip onu da öldürür. Sonra iyilikleri ve kötülükleri bilmeyen, kuş tüyü hafifliğinde, aslanlar tabiatında insanlar kalacaktır. Şeytan onlara gelerek: «Bize icabet etmeyecek misiniz?» diye sorunca, onlar: «Bize ne emredersin?» diyecektir. Bunun üzerine şeytan onlara putlara tapmalarını emredecektir. Onlar da bol rızık ve güzel yaşam içinde iken putlara tapacaklardır. Sonra Sür'a üfürülecektir." Ebû Dâvud ve Ibrı Mâce, Ebû Umâme el-Bâhilî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hutbe verdi. Hutbesinin çoğu Deccâl hakkındaydı. Ona karşı bizi uyararak şöyle buyurdu: “Yüce Allah, Adem'in zürriyetini yarattığı zamandan beri yeryüzünde Deccâl gibi büyük bir fitne olmamıştır. Allah ne kadar peygamber gönderdiyse mutlaka Deccâl hakkında ikazda bulunmuştur. Ben peygamberlerin sonuncusu, siz de ümmetlerin sonuncususunuz. Şüphe yok ki, o sizin aranızdan çıkacaktır. Ben aranızda mevcut iken çıkacak olursa her Müslüman için onu ben yeneceğim. Eğer benden sonra çıkarsa herkes kendi başının çaresine baksın. Allah her müslümanın yardımcısıdır. O, Şam ve Irak arasında bir yerden çıkacaktır ve sağa sola gidecektir. Ey Allah'ın kulları, sebat edin. Ben onu size öyle bir vasıflandıracağım ki, benden önce hiçbir peygamber onu böylesine vasfetmemiştir. O sözüne: «Ben Peygamberim» diye başlayacaktır. Ancak benden sonra peygamber yoktur. Sonra: «Ben sizin Rabbinizim» iddiasında bulunacaktır. Ancak siz ölmeden Rabbinizi görmeyeceksiniz. O kördür, ama Rabbiniz kör değildir. Onun alnında okumayı bilen bilmeyen herkesin okuyabileceği şekilde: «Kâfir» kelimesi yazılıdır. Beraberinde olan Cennet ve Cehennem onun fitnelerindendir. Onun Cehennemi Cennet, Cenneti de Cehennemdir. Onun Cehennemine düşen Allah'a sığınsın ve Kehf Sûresinin ilk âyetlerini okusun. Onun Cehennemi bu âyetleri okuyan kişi için, ateşin İbrâhim'e olduğu gibi serin ve selamet olur. Onun bedevi birine: «Eğer senin anneni ve babanı diriltirsem benim Rabbin olduğuma şahitlik eder misin?» demesi de fitnelerindendir. Bedevi: «Evet ederim» deyince, iki şeytanı onun annesi ve babası kılığına sokacak ve bu şeytanlar: «Ey oğlum! Buna uy, bu senin Rabbindir» diyeceklerdir. Şu da onun fitnelerindendir. O bir nefsi hükmü altına alıp onu testere ile keserek iki parça edecek ve: «Bu kuluma bakın, şimdi onu dirilteceğim. O benden başka bir Rabbinin olduğunu iddia edecektir» der. Allah onu diriltince, Deccâl ona: «Rabbin kimdir?» diye sorar. O: «Rabbim Allah ve sen Allah'ın düşmanı Deccâl'sın. Vallahi! Bu günkü gibi senin hakkında hiç bu kadar basiretli olmamıştım» der. Bir diğer fitnesi şudur: O gökyüzüne yağmur yağdırması emrini verecek ve yağmur yağacaktır. Yeryüzüne ot bitirmesini emredecek ve ot bitecektir. O bir yere uğrayacak ve o yer halkı kendisini inkar edince o halkın bütün hayvanları helak olacaktır. Diğer bir fitnesi şudur: Yine başka bir yere uğrayacak ve o yer halkının kendisini tasdik etmesi üzerine gökyüzüne yağmur yağdırması emrini verecek ve yağmur yağacaktır. Yeryüzüne ot bitirmesini emredecek ve ot bitecektir. Hayvanları o güne kadar hiç olmadığı kadar büyük, semiz, böğürleri etle, memeleri de sütle dolu olacaktır. Mekke ve Medine dışında yeryüzünde gitmediği ve galip gelmediği bir yer kalmayacaktır. O bu iki şehre gelen yollardan herhangi birine geldiği zaman, mutlaka melekler kılıçlarını çekmiş bir şekilde onları karşılayacaktır. Bunun üzerine onlar da kırmızı tepelerin yanında, çorak toprakların bittiği yerde konaklayacaklardır. Bu sırada Medine üç defa sallanacak ve içinde bulunan bütün münafıklar Deccâl'ın yanına gidecektir. Bu şekilde ateşin demiri temizlediği gibi Medine, münafıklardan temizlenecektir. O gün «Kurtuluş günü» diye adlandırılacaktır." Ebu'l-Aker'in kızı Ümmü Şerîk: “Yâ Resûlallah! O gün Araplar nerede olacak ki?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Araplar o gün az olacaklar, ama çoğu Beytü'l-Makdis'te olacaktır. Salih bir kişi imamları olacaktır. İmamları sabah namazını kıldırmak için öne geçince, İsa b. Meryem inecek ve imam namazı İsa'nın kıldırması için geri çekilecektir. Ancak İsa ellerini imamın omuzlarına koyarak: «Namazı senin kıldırman için kamet getirildi, öne geç ve namazı kıldır» diyecek ve imamları namazı kıldıracaktır. Namaz bittiğinde İsa: «Kapıyı açın» diyecektir. Kapı açılınca da arkasında Deccâl ve kılıçlarını kuşanmış yetmiş bin Yahudi görünecektir. Deccâl, İsa'ya bakınca tuzun suda erimesi gibi eriyecek ve kaçmaya başlayacaktır. İsa: «Benim sana vuracağım öyle bir darbe var ki, benden asla kurtulamayacaksın» diyecek ve ona Ludd'un doğu kapısında yetişerek öldürecektir. Bunun üzerine Yüce Allah Yahudileri bozguna uğratacaktır. Alah'ın yaratmış olduğu şeylerden Yahudileri saklayacak hiçbir şey kalmayacaktır. Yüce Allah, taşı, ağacı, hayvanı, duvarı -Yahudilerin ağacı olan ve konuşmayan Garked ağacı hariç- her şeyi dile getirecek ve her şey: «Ey Allah'ın Müslüman kulu! Bu Yahudi'dir, gel bunu öldür» diyecektir." Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle devam etti: “Deccâl'ın aranızda kalacağı süre kırk yıldır. Bir yılı yarım yıl, bir yılı bir ay, bir ayı bir hafta, diğer günleri de kıvılcım gibidir. Biriniz sabah vakti Medine'nin bir kapısında olsa diğer bir kapıya akşam vaktine kadar yetişemeyecektir." Bunun üzerine ashâb: “Yâ Resûlallah! Bu kısa günlerde nasıl namaz kılacağız?" diye sorunca: “Bu uzun günlerde zamanı nasıl takdir ediyorsanız o kısa günlerde de bu şekilde takdir ederek namazınızı kılın" buyurdu ve şöyle devam etti: “İsa, ümmetimde adaletli bir hakim, ve imam olacaktır. O haçı kıracak, domuzu kesecek, cizyeyi kaldıracak, ancak sadakayı olduğu gibi bırakacaktır. O zaman bir koyun ve bir deve arkasından koşulmayacaktır. Kin ve düşmanlık giderilecek ve her hummalının humması üzerinden kaldırılacaktır. Hatta çocuk elini yılanın ağzına geçirecek ve yılan ona bir zarar vermeyecektir. Yine çocuk aslanı ürkütecek ve aslan çocuğa bir zarar vermeyecektir. Kurt koyunların içinde onları koruyan köpekleri gibi olacak, bir kabın su dolması gibi yeryüzü barışla dolacaktır. O zaman söz bir olacak ve sadece Allah'a kulluk edilecektir. Savaş silahları kaldırılacak ve Kureyş malını geri alacaktır. Yeryüzü gümüş bir tepsi gibi olup Âdem'in zamanındaki gibi bitkiler verecektir. Bir grup bir salkım üzümden yiyecek ve bu salkım hepsini doyuracaktır. Bir grup bir nardan yiyecek ve bu nar hepsine yetecektir. Bir öküz şu kadar şu kadar para ederken bir at basit bir para edecektir." Ashâb: “Yâ Resûlallah! Atı o kadar ucuz yapan şey nedir?" diye sorunca: “Savaş için asla binilmeyişindendir" buyurdu. Ashâb: “Öküzü pahalı kılan nedir?" deyince de şöyle buyurdu: “Yeryüzündeki bütün toprakların sürülüp ekilecek olmasındandır. Deccâl çıkmadan önce insanlar üç yıl şiddetli bir açlık yaşayacaktır. Yüce Allah gökyüzüne yağmurun üçte birini hapsetmesini, yeryüzüne de bitkisinin üçte birini hapsetmesini emredecektir. İkinci yıl gökyüzü Allah'ın emri üzerine yağmurunun üçte ikisini, yeryüzü de bitkisinin üçte ikisini hapsedecektir. Üçüncü yıl gökyüzüne yağmurun hepsini hapsetmesini emredecek ve bir damla dahi yağmur yağmayacaktır. Yeryüzüne de bitkisinin hepsini hapsetmesini emredecektir ve hiçbir yeşillik bitmeyecektir. Allah'ın dilediği dışında çift tırnaklılardan helak olmayan hayvan kalmayacaktır," Ashâb: “O zaman insanlar ne ile yaşayacak?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Tehlîl, tekbîr, tesbîh ve tahmîd ile yaşayacaklardır. Çünkü bunlar onlara yemek gibi gelecektir" buyurdu. Ahmed ve Müslim'in, Câbir'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Her zaman ümmetimden bir topluluk kıyamet kopana kadar hak üzere savaşıp galip gelmeye devam edecektir. Sonra İsa b. Meryem inecek ve bu kavmin lideri: «Bize imam ol da namaz kılalım» diyecektir. Bunun üzerine İsa: «Hayır, siz birbirinizin emîrisiniz. Bu, Allah'ın bu ümmete bir ikramıdır» diyecektir. " Taberânî'nin, Evs b. Evs'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “İsa b. Meryem, Dimaşk'ta (Şam'da) beyaz minarenin yanına inecektir" buyurdu. Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usül'da, Abdurrahman b. Semure'den bildiriyor: Hâlid b. el-Velîd, Mute savaşı sonrası beni müjdeci olarak Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) göndermişti. Yanına girip: “Yâ Resûlallah!" dediğimde, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yavaş ol ey Abdurrahman! Sancağı Zeyd b. Hâris alarak ölene kadar savaştı. Allah, Zeyd'e rahmet etsin. Sonra sancağı Cafer aldı ve ölene kadar savaştı. Allah, Cafer'e rahmet etsin. Sonra sancağı Abdullah b. Revaha aldı ve ölene kadar savaştı. Allah, Abdullah'a rahmet etsin. Sonra sancağı Hâlid aldı ve Allah fethi Hâlid ile gerçekleştirdi. Hâlid, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır" karşılığını verdi. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında ashâb ağlamaya başlayınca: “Niçin ağlıyorsunuz?" diye sordu. Ashâb: “Bizim hayırlılarımız, eşrafımız ve üstün olanlarımız öldürüldü. Nasıl ağlamayalım ki" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ağlamayın! Benim ümmetim sahibi tarafından ağaç diplerindeki filizleri kesilen, etraf kazılan, kuru dalları budanan ve üç yıl üst üste iyi mahsûl veren bahçe gibidir. Sanırım en son alınacak meyve, en güzel dal ve en güzel filizdedir. Beni hak ile gönderene yemin olsun ki, İsa b. Meryem ümmetimden, Havarilerinin yerini tutacak kişiler bulacaktır" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Hakîm et-Tirmizî ve Hâkim, Abdurrahman b. Cübeyr b. Nufeyr el-Hadramî'den, o da babasından bildiriyor: Mute savaşında ölenlerden dolayı Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının üzüntüsü artınca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç defa: “Deccâl bu ümmetten sizin gibiler veya sizden daha hayırlı olanlar zamanında çıkacaktır" dedi. Sonra: “İlkinde benim, sonunda da İsa b. Meryem'in bulunduğu bir ümmeti Allah zelil kılmaz" buyurdu. Zehebî: “Mürsel ve münker bir haberdir" demiştir. Hâkim'in Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ümmetimden bir kesim İsa b. Meryem zamanına yetişecek ve Deccâl'ı öldürüşüne şahit olacaktır" buyurdu. Hâkim ve İbn Asâkir'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İsa b. Meryem adil bir hakem ve doğru bir önder olarak inecektir. Hac veya umre için yola çıkıp mezarıma gelecektir. O bana selam verecek ben de onun selamını alacağım" buyurdu." Ravi der ki: Sonrasında Ebû Hureyre şöyle dedi: “Ey yeğenlerim! Eğer İsa'yı (aleyhisselam) görürseniz: «Ebu Hureyre'nin sana selamı var» deyin." Hâkim'in Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sizden, İsa b. Meryem'e yetişen kişi ona selamımı iletsin" buyurdu. Ahmed'in, Zühd'de Ebû Hureyre'den bildirir: İsa (aleyhisselam) yeryüzünde kırk yıl kalacaktır. Batha vadisine: “Bal ak" dese vadiden bal akacaktır. İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Tirmizî'nin, Mucemmi' b. Câriye'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İsa b. Meryem, Deccâl'ı, Ludd kapısında öldürecektir" buyurmuştur. Ahmed'in, Sevbân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüce Allah ümmetimden iki topluluğu ateşten koruyacaktır. Biri Hind ile savaşan topluluk diğeri de İsa b. Meryem ile beraber olan topluluktur" buyurdu. Tirmizî ve İbn Asâkir, Muhammed b. Yusuf b. Abdillah b. Selâm'dan, o babasından, o da dedesinden bildirir "Tervrat'ta, Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) vasıfları ve İsa b. Meryem'in, Muhammed'le (sallallahü aleyhi ve sellem) beraber defnedileceği yazılıdır." Buhârî, Târih'te ve Taberânî, Abdullah b. Selâm'dan bildirir: “İsa b. Meryem, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ve iki arkadaşı (Ebû Bekr ve Ömer) ile beraber defnedilecek, mezarı da dördüncü mezar olacaktır." |
﴾ 159 ﴿