17"Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen «atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Doğrusu Allah işitendir, bilendir" İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Müslümanlar Bedir savaşında; "Ben şöyle öldürdüm, böyle öldürdüm" deyince Yüce Allah müşrikleri kendisinin öldürdüğünü bildirmiştir. Yine Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) müşriklerin: yüzüne doğru attığı bir avuç toprağı kendisinin attığını ifade etmiştir. Abdurrezzâk, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyetini açıklarken: “Bundan kasıt, Bedir savaşında Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) müşriklere doğru savurduğu topraktır" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bedir savaşında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yerden aldığı üç tane çakıl taşından birini müşriklerin sağ tarafına, birini sol tarafına, diğerini de önlerine attı ve: “Yüzleri berbat olsun!" dedi. Sonrasında müşrikler hezimete uğradı. İbn Asâkir, Mekhûrden bildirir: Bedir savaşında Hazret-i Ali ile Hamza, Şeybe b. Rabîa'nın üzerine saldırınca müşrikler: “Bir kişiye karşı iki kişi mi!" demeye başladılar. Ardından savaş başladı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allahım! Sen bana savaşmayı emrettin ve zafer sözü verdin. Şüphesiz sen sözünden dönmezsin" buyurdu. Sonra yerden aldığı bir avuç çakıl taşını müşriklerin yüzüne doğru savurdu. Allah'ın da izniyle müşrikler hezimete uğradı. İşte: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyeti da bunu ifade etmektedir. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye, Hakîm b. Hizâm'dan bildirir: Bedir savaşında bir tasın içine çakıl atılıyormuş gibi gökten bir sesin yere indiğine şahit olduk. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: “Yüzleri berbat olsun!" diyerek bu taşları bize doğru attı. Sonrasında hezimete uğradık. İşte: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyeti da bunu ifade etmektedir. Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Câbir'den bildirir: Bedir savaşında gökten yere düşen çakıl sesleri işittim. Sanki bir tasın içine atılmış gibiydiler. Her iki taraf savaş için saf düzenine girdiğinde Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu taşları alıp müşriklerin yüzüne doğru attı. Sonrasında müşrikler hezimete uğradılar. İşte: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyeti da bunu ifade etmektedir. Taberânî, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir savaşında Hazret-i Ali'ye: “Yerden bana bir avuç toprak ver" buyurdu. Hazret-i Ali toprağı verince Allah Resûlü onu müşriklerin yüzüne doğru attı. Müşriklerden gözleri toprakla dolmayan tek bir kişi dahi kalmadı. İşte: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyeti bu konuda nazil oldu. İbn Cerîr, Muhammed b. Kays ile Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'den bildirir: Bedir'de iki topluluk birbirine yaklaştığında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yerden aldığı bir avuç toprağı müşriklerin yüzüne doğru savurdu ve: “Yüzleri berbat olsun!" dedi. Müşriklerden gözüne toprak girmeyen kimse kalmadı. Sonra Müslümanlar onları öldürmeye ve esir almaya başladılar. Müşriklerin hezimeti de Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzlerine savurduğu toprakla oldu. Bunun üzerine Yüce Allah: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunıl, inananları güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Doğrusu Allah işitendir, bilendir" âyetini indirdi. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirir: Uhud savaşında Ubey b. Halef atına binip koşturmaya başladı. Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) yaklaşınca Müslümanların bazıları Ubey'in önüne çıkmak istediler; ancak Allah Resûlü: “Geri durun!" buyurdu. Ashab geri durunca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mızrağını eline alıp Ubey b. Halefe attı. Mızrak Ubey'in kaburga kemiklerinden birini kırdı. Ubey ağır yaralı bir şekilde arkadaşlarının yanına döndü. Müşrikler geri dönerken Ubey'yi de taşıdılar ve: “Bir şeyin yok" diyerek onu teselli etmeye çalıştılar. Onların bu sözünü duyan Ubey de: “Vallahi o mızrağı tümümüzü kastederek atsaydı hepimizi vururdu. Ancak atarken sadece: “İnşaallah seni öldüreceğim!" dedi. Arkadaşları Ubey'i ayakta tutmaya çalıştılar, ancak yoldayken ölünce onu gömdüler. Bu konuda da Yüce Allah: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Doğrusu Allah işitendir, bilendir" âyetini indirdi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Saîd b. el-Müseyyeb ile Zührî'den bildirir: “Bu âyet, Uhud savaşı sırasında Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) attığı mızrak hakkında nazil oldu. Bu savaşta Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) böbürlenen Ubey'e mızrağını fırlatmış ve onu köprücük kemiğinden vurmuştu. Ubey aldığı bu darbenin ardından birkaç defa atından düşecek gibi sallanıp durdu. Aldığı bu yaradan dolayı günlerce acılar içinde kıvrandıktan sonra da öldü. Ardından Berzah'ta onun da ardından âhirette azabı tadacaktır." İbn Cerîr ile İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Zührî: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Uhud savaşında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mızrağısıyla Ubey b. Halefi yaralamıştı. Kendisine: “Ufak bir yara" denilince, Ubey: “Muhammed: «Seni öldüreceğim!» demişti. Vallahi bunu tüm insanlar için demiş olsaydı hepsi de ölürdü" karşılığını verdi. İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim, Abdurrahman b. Cübeyr'den bildirir: İbn Ebi'l- Hukayk ile yapılan savaşta Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine bir yay getirilmesini söyledi. Uzun (gevşek) bir yay getirilince: “Bundan başka bir yay getirin" buyurdu. Bunun üzerine daha kısa ve sert bîr yay getirildi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu yayla kaleye doğru oku attı. Ok gidip İbn Ebi'l-Hukayk'ı yatağında iken öldürdü. Bunun üzerine Yüce Allah: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı..." âyetini indirdi. İbn İshâk ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Urve b. ez-Zübeyr: “...Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı .. âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Onu attığın zaman aslınsa atan kişi sen değildin. Zira Yüce Allah sana yardım etmeseydi ve düşmanlarının kalbine korkuyu salmasaydı zafer gelmeyecekti. Az sayılarına rağmen çok sayıda olan düşmana karşı Yüce Allah müminleri muzaffer kılmıştır ki bu şekilde kendilerine ihsan ettiği bu nimeti bilsinler ve hakkıyla buna şükretsinler." |
﴾ 17 ﴿