91

"Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamberine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur. İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlayandır, merhamet edendir"

İbn Ebî Hâtim, Dârakutnî, Efrâd'da ve İbn Merdûye, Zeyd b. Sâbit'ten bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vahiy katipliğini yapıyordum. Tevbe Sûresi'ni yazarken savaşa çıkmamız emredildi. Yazmaya ara verip hazırlığa başladım. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu yönde kendisine inecek âyetleri bekliyordu. O arada kör bir adam geldi ve:

Resûlallah! Ben kör biriyim, durumum ne olacak?" diye sordu. Bunun üzerine:

“Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamberine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur. İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlayandır, merhamet edendir" âyeti nazil oldu.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde:

“Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamberine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken:

“Âiz b. Amr ve onun gibi olan diğer kimseler hakkında nazil oldu" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'den bildirir:

“Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?" âyetinden, "Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamberine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur. İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlayandır, merhamet edendir" âyetine kadar olan âyetler, münafıklar hakkında nazil oldu.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Zühd'de, Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usûl'de ve İbn Ebî Hâtim, Ebû Sumâme es-Sâidî'den bildirir: Havariler:

“Ey Ruhullah! Allah'a bağlı olan kimdir?" diye sorunca, Hazret-i îsa şöyle dedi:

“Allah'ın hakkını insanların hakkı olan şeye tercih eden kişidir. İki işle veya biri âhiret biri de dünyaya yönelik iki durumla karşı karşıya geldiği zaman önce âhirete yönelik işi yapan sonra da dünyayla ilgili olan şeye yönelen kişidir."

Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî, Temîm ed-Dârî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Din bağlılık ve samimiyettir" buyurdu. Ashab:

Resûlallah! Kime?" diye sorduklarında, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah'a, Kitabına, Resûlüne, Müslümanların liderlerine ve diğer Müslümanlara bağlılık ve samimiyettir" karşılığını verdi.

İbn Adiy, İbn Ömer'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Din bağlılıktır! Din bağlılıktır!" buyurdu. Ashab:

Resûlallah! Kime?" diye sorduklarında, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah'a, Kitabına, Resûlüne, Müslümanların liderlerine ve diğer Müslümanlara bağlılıktır" karşılığını verdi.

Buhârî, Müslim ve Tirmizî, Cerîr'den bildirir:

“Namazı kılmak, zekatı vermek ve her müslümana samimi bir şekilde bağlı olmak üzere Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) biat ettim."

Ahmed ve Hakîm et-Tirmizî'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah: «Kulumun bana yaptığı ibadetler içinde en sevdiğim ibadet, bana karşı olan samimiyet, ve bağlılığıdır» buyurur. "

Ahmed, Zühd'de Vehb b. Münebbih'ten bildirir: Âbidin biri bir adama şöyle dedi:

“Köpeğin sahibine bağlılığı gibi Allah'abağlı olmanı tavsiye ediyorum. Zira sahipleri onu aç bıraksalar da kovsalar da köpek ayrılmaz ve onlara bağlı kalır."

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“...İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlayandır, merhamet edendir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bunlar samimi bir şekilde Allah'a ve Resûlüne bağlı oldukları sürece cihad etmeye güçleri yoksa bunda onlar için bir sorumluluk yoktur. Yüce Allah onları bu konuda mazur görmüş ve savaşa çıkanlara verdiği sevabı onlara da vereceğini bildirmiştir. Yüce Allah'ın:

“Müminlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar..." buyurduğunu işitmez misin? Burada da Yüce Allah güçsüzleri, hastaları ve savaşa çıkmak için sarfedecek bir şey bulamayanları mazur görmüş, savaşa çıkanlarla aynı sevabı kendilerine vereceğini ifade etmiştir.

Abdurrezzâk, Musannef’te, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Buhârî, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebuk savaşından dönüşte Medine sırtlarına geldiği zaman:

“Medine'den öyle adamlar bıraktınız ki katettiğiniz bütün yolda, yaptığınız her harcamada ve geçtiğiniz her vadide onlar da size ortak oldu" buyurdu. Ashab:

Resûlallah! Onlar Medine'de kalmışken nasıl bunlarda bizimle ortak oluyorlar?" diye sorduklarında, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Çünkü özürleri onları geride bıraktı" karşılığını verdi.

Ahmed, Müslim ve İbn Merdûye'nin Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Medine'de öyle adamlar bıraktınız ki aştığınız her vadinin, aldığınız her yolun sevabında size ortak oldular. Çünkü özürleri onları geride bıraktı. "

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...İyi davrananlara sorumluluk olmaz..." âyetini açıklarken:

“İyilik edenleri de bu konuda sorumlu tutmaya bir sebep yoktur. Yüce Allah kusuru olanlara karşı bağışlayıcı ve merhametlidir" demiştir.

91 ﴿