122"Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bîr grup da, dîn konusunda köklü ve derîn bilgî sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya! Umulur ki sakınırlar." Ebû Dâvud. Nâsih'de, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya..." âyeti, "İsteyen, istemeyen, hepiniz savaşa çıkın..." âyeti ile "Eğer sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır..." âyetinin hükmünü neshetmiştir. Bu âyette Müslümanlardan bir grup savaşa çıkarken bir grubun da Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kalması gerektiği bildirilmiştir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kalanlar dinde derin bilgi sahibi olacak ve savaştan dönen kavimlerini dini yönden uyaracak, onlar savaştayken Yüce Allah'ın indirdiği hükümleri kendilerine bildirecek olanlardır. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî, el- Medhal'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya.." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Müminlerin toptan savaşa çıkıp da Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) tek başına bırakmaları doğru değildir. Bunun yerine her kabileden belli kişiler Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) de izni ile çıkacak müfrezelere katılır. Diğerleri ise Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında kalıp inen Kur'ân âyetlerini öğrenirler. Savaşa çıkanlar geri döndükleri zaman da: “Yüce Allah sizin gıyabınızda Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) şu şu âyetleri indirdi ve biz onları öğrendik" diyerek inen âyetleri onlara da öğretirler. Bu şekilde savaştan dönenler oturup yeni nazil olan âyetleri öğrenirken Allah Resûlü de eğer çıkaracaksa diğer bir müfrezeyi çıkarır. Onlar da döndükten sonra geride kalanlar onlara Yüce Allah'ın indirdiklerini öğretir ve gerekli uyarılarda bulunurlar. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa yal Umulur ki sakınırlar" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Bu âyet cihad hakkında değildir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mudar kabilesine kıtlık için beddua edince bu kabile büyük bir kıtlığa maruz kaldı. Bunun üzerine kabile üyeleri bu durumdan kurtulmak için akın akın gelip Müslüman oldukfannı söylediler ki gerçekte Müslüman olmamışlardı. Kalabalık gruplar halinde Medine'ye gelmeleri ashabı sıkıntıya soktu ve yerleri dar gelmeye başladı. Yüce Allah da bu âyeti indirerek onları gerçekten mümin olmadıklarını Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdi. Bu âyetle göçen bu kabile üyeleri geri gönderildi ve kabilede kalan diğer üyelerin de bu şekilde göçmemeleri konusunda onları uyarmaları istendi. "...Döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için..." buyruğunda anlatılan da budur. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'den bildirir: Müminlerin cihada olan düşkünlüklerinden dolayı Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir müfreze çıkardığı zaman hepsi bu müfrezeye katılr ve Medine'de Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında çok az kişiyi bırakırlardı. Bunun üzerine Yüce Allah: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya!" âyetini indirdi. Âyetle, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir müfreze gönderdiği zaman Müslümanlardan bir grubun buna katılması, bir grubun da Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile kalması emredildi. Bu şekilde geride kalanlar savaşa çıkanların gıyabında nazil olan âyetler ile kılınan sünnetleri döndükten sonra onlara haber verip öğretirler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bir savaşa bizzat çıktığı zaman geride ancak onun izin verdiği ve mazur gördüğü kimseler kalabilir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh, İkrime'den bildirir: “Eğer sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır..." âyeti ile "Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz..." âyeti nazil olduğu zaman münafıklar: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte savaşa katılmayıp geride kalan bedeviler helak oldu!" dediler. Müslümanlardan bazıları de dini bilgileri öğretmek üzere bedevilere, kavimlerinin yanına gitmişlerdi. Bu konuda Yüce Allah: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya..." âyetini indirdi. Aynı şekilde: “Allah'ın çağrısına uyulduktan sonra O'nun hakkında tartışmaya girenlerin delilleri Rableri katında batıldır. Onlara bir gazap vardır. Onlar için çetin bir azap vardır" âyeti nazil oldu. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya! Umulur ki sakınırlar" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir grup bedevilerin yanına gittiler. Gördüklerini hidayete davet ederken onlardan da ikram gördüler, ürünlerinden faydalandılar. Ancak bazıları onlara: “Gördüğümüz kadarıyla arkadaşlarınızı bırakıp bize gelmişsiniz" deyince bundan dolayı içlerinde bir sıkıntı duydular. Ardından hepsi de geri döndüler ve Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip durumu anlattılar. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu. Âyete göre bir grubun dini anlatmak üzere bedevilerin yanına çıkarken diğer bir grubun geride kalıp işleriyle uğraşması ve yeni nazil olan âyet ile hükümleri öğrenmesi gerektiği bildirilmiş, bedevilerin yanından dönenlere de bunları öğretip gerekli uyarılarda bulunması görevi verilmiştir. |
﴾ 122 ﴿