55

"Benî ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim, dedi"

İbn Ebî Hâtim ve Hâkim'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre der ki: Hazret-iÖmer beni Bahreyn'e görevlendirdi, daha sonra azletti. On iki bin dirhemi de bana ödetti. Bütün bunlardan sonra beni yeniden göreve çağırdı, ama ben kabul etmedim, Ömer:

“Niçin kabul etmiyorsun? Senden daha hayırlı olan Hazret-i Yusuf bile kendisinin göreve tayin edilmesini istemiştir" dediğinde, ben:

“Yusuf peygamber oğludur, dedesi de, onun babası da peygamberdir. Ben bir anacığın oğluyum, bilmediğim bir konuda bir şey söylemekten, bilmeden bir fetva vermekten, bu sebeple dayak yemekten şerefimin lekelenmesinden ve malımın alınmasından korkarım" dedim.

Hatîb Ruvât Mâlik'te, Ebu'ş-Şeyh ve Beyhakî Şuabu'l-İman'da, Câbir'in şöyle dediğini bildirir: Hazret-i Yusuf doyana kadar yemezdi. Kendisine:

“Yeryüzünün hazineleri elinde olmasına rağmen neden karnını doyur muyorsun?" diye sorulunca, "Doyarsam, aç olanı unuturum" cevabını verdi.

Vekî el-Ğurar'da, Ebu'ş-Şeyh ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da, Hasan(ı Basrî'nin) şöyle dediğini bildirir: Hazret-i Yusuf'a:

“Yeryüzünün hazineleri elinde olduğu halde aç mı kalıyorsun?" denilince, "Karnımı doyurursam aç olanları unutacağımdan korkarım" karşılığını verdi.

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in Şeybe b. Nu'âme ed-Dabbî'den bildirdiğine göre "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim, dedi" âyeti:

“Beni, yiyecek madelerinin sorumlusu yap. Çünkü bana tevdî' edip vereceğini iyi korurum, açlık olacak yılları iyi bilirim" mânâsındadır.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd, "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim, dedi" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Firavunun, yiyecek maddeleri dışında birçok hazinesi vardı. O bütün yetkisini Yûsuf'a teslim etmiş, hüküm verme işini kendisine vermiş ve Hazret-i Yusuf'un verdiği her hükmü ve emri geçerli saymıştır."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Katâde'den bildirdiğine göre "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim, dedi" âyeti, "Emanetime verilen hazineleri iyi korur ve onda nasıl tasarrufta bulunacağımı iyi bilirim" mânâsındadır.

İbn Ebî Hâtim'in Süfyân'dan bildirdiğine göre "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim, dedi" âyeti, "Hesabı iyi tutar ve dilleri iyi bilirim" mânâsındadır.

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh, el-Eşcai'den aynı rivâyette bulunmuştur.

55 ﴿