77

"'(Kardeşler!) dediler kî: «Eğer o çaldıysa, daha önce onun bîr kardeşi de çalmıştı.» Yusuf bunu içinde sakladı, onlara açmadı. (Kendi kendine) dedi kî: Sîz daha kötü durumdasınız! Allah, sizin anlattığınızı çok iyi bilir."

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in Mücâhid'den bildirdiğine göre Hazret-i Yusuf'un kardeşleri, "Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı" sözüyle Hazret-i Yusuf'u kasdetmişlerdir.

İbn İshâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid der ki: Bana ulaştığına göre Hazret-i Yûsuf'un başına gelen ilk belâ şöyledir: Onun, İshâk'ın kızı olan bir halası vardı ve İshâk evlâdının en büyüğü idi. Onların aralarında, büyüklerine mîrâs olarak bırakılan İshâk'ın kuşağı ona ulaşmıştı. Onu korumayı üzerine alan kim ise, onun için bir mal olur, bu hususta münâkaşa edilmez ve onun hakkında dilediğini yapardı. Yakûb'un Yûsuf adlı çocuğu doğduğu zaman Yûsuf'un halası onu almış ve büyütmeye başlamıştı. Çocuk, sanki ondan olmuş gibi ona ısınmış ve onun Yûsuf'u sevdiği kadar hiç kimse hiç bir şeyi sevmemişti. Yûsuf büyüyüp serpilince, Ya'kûb'un gönlüne Yûsuf'un sevgisi düşmüş ve kadına kızkardeşine gelerek:

“Ey kızkardeşciğim, Yûsuf'u bana teslim et. Allah'a yemin olsun ki; benden bir an bile ayrı olmasına dayanamıyorum" dedi. Kızkardeşi:

“Allah'a yemîn olsun ki; ben onu terkedecek değilim" deyip:

“Onu benim yanımda birkaç gün bırak, ona bakayım, ona doyayım, olur ki bu beni teselli eder, avutur" dedi. Hazret-i Yakûb onun yanından çıktığında, İshak'ın kuşağına yönetip onu aldı ve elbisesinin altından Yûsuf'un beline doladı. Sonra:

“İshak'ın kuşağı kayboldu. Kimin aldığını, kimin ele geçirdiğini araştırınız" dedi. Kuşak arandıktan sonra Hazret-i Yusuf'un halası:

“Ey ev halkı, üstlerinizi çıkarınız" dedi, onlar üstlerini çıkardılar ve kuşağı Yûsuf'ta bulunca:

“Allah'a yemîn olsun ki; o benim malımdır, onun hakkında dilediğimi yaparım" dedi. Yakûb yanma geldiği zaman durumu haber verince, Hazret-i Yakûb kendisine:

“İşte sen, işte o. Şayet bunu yapmışsa o (Yûsuf) senin malındır, bundan başkasına gücüm yetmez" dedi. Halası, Yûsuf'u alıkoydu ve kadın ölünceye kadar Yakûb Yûsuf'u alamadı. İşte Hazret-i Yûsuf kardeşini alıkoyduğu zaman kardeşlerinin:

“Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı" sözüyle kasdettikleri budur. "

İbnu'l-Münzir'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Yusuf, teyzesinin sürmedanlığını çalmıştı.

Ebu'ş-Şeyh'in Atiyye'den bildirdiğine göre Hazret-i Yusuf çocukken altından yapılmış sürme çekmekte kulanılan iki mili çalmıştı.

İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), "Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı" buyruğuyla ilgili olarak şöyle buyurdu:

“Hazret-i Yusuf annesinin babası olan dedesinden, altın ve gümüşten yapılmış bir putu çalıp kırarak yola atmıştı. Kardeşleri kendisini bu sebeple ayıpladılar."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr, "Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Hazret-i Yusuf, annesinin babası olan dedesinden, altın veya gümüşten yapılmış bir putu çalıp kırarak yola atmıştı. Kardeşleri kendisini bu sebeple ayıpladılar."

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc:

“Yusuf'un annesi, Hazret-i Yusuf'a, dayısının taptığı bir putu çalmasını emretmişti. Hazret-i Yusuf'un annesi müslümandı" demiştir.

İbn Cerîr'in Katâde'den bildirdiğine göre, kardeşlerinin Hazret-i Yusuf'u ayıpladıkları hırsızlık, annesinin babasından çaldığı bir put sebebiyledir. Hazret-i Yusuf bununla hayrı kasdetmişti.

İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem der ki:

“Hazret-i Yusuf, küçük bir çocukken annesiyle beraber dayılarından birinin yanındaydı. Bu sırada çocuklarla oynarken onların bir kilisesine girdi ve küçük bir heykel görüp onu aldı. Kardeşlerinin, "Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı" diyerek Hazret-i Yusuf'u ayıpladıkları hırsızlık budur."

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in Atiyye'den bildirdiğine göre Hazret-i Yûsuf kardeşleriyle birlikte yemekte bulunduğu bir sırada yemekten alıp tasadduk etti. (Bundan dolayı onu ayıpladılar.)

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Vehb b. Münebbih'e:

“Hazret-i Yusuf Bünyamin'e kardeş olduklarını söylediği halde nasıl kralın su kabını çalmakla suçladı? Hâlbuki siz, Hazret-i Yûsuf'un, kardeşlerinin geri dönmesi için kimliğini gizlediğini iddia ediyorsunuz" diye sorulunca, şöyle cevap verdi:

“Ona nesep olarak kardeş olduğunu söylemedi. Kardeşine: «Ben, senin ölen kardeşin yerindeyim» dedi."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, (.....) âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Hazret-i Yusuf, içinden "Siz daha kötü durumdasınız! Allah, sizin anlattığınızı çok iyi bilir" dedi.

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in Mücâhid'den bildirdiğine göre âyette geçen, "Siz daha kötü durumdasınız" âyetini Hazret-i Yusuf söylemiştir. (.....) âyeti ise "Allah söylediklerinizi çok iyi bilir" mânâsındadır.

Abdurrezzâk Musannef’te, Şeybe'nin şöyle dediğini bildirir: Hazret-i Yusuf kardeşini bulunca:

“Benden sonra evlendin mi?" diye sordu. Kardeşi:

“Evet" cevabını verince, Hazret-i Yusuf:

“Benim için üzülmen evlenmene engel olmadı mı?" diye sordu. Kardeşi:

“Baban Yakub: «Evlen, umulur ki yüce Allah senin zürriyetinden yeryüzünü, tesbihleriyle teskin eden bir nesil çıkarır» dedi" karşılığını verdi.

77 ﴿