14

"İnkâr edenler, peygamberlerine; «Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz» dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz. Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir."

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki:

“Peygamberleri ve müminleri, kavimleri zayıf görüp eziyor, onları yalanlıyor ve eski dinlerine dönmelerini istiyorlardı. Allah, peygamberlerin ve müminlerin küfür milletine tekrar dönmesini kabul etmemiş ve Alah'a güvenmelerini, zorbalara karşı Allah'tan zafer dilemelerini emretmiş, kâfirlerin yurdunu kendilerinin elde edeceğini vaad etmiştir. Allah onlara vaad ettiğini yerine getirmiş, onlar da Allah'ın kendilerine emrettiği gibi kâfirlere karşı Allah'tan zafer dilemişlerdir."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnü'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Allah onlara dünyada yardım, âhirette ise Cennet vaad etmiştir. Allah, Cennete kimin gireceğini, "Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır" buyruğuyla beyan etmiştir. Yüce Allah'ın ikame ettiği bir makam vardır. İman sahipleri bu makamdan korkup, ibadet ederler ve gece gündüz (Allah'ı razı edecek amelleri yapmak için) çalışırlar."

Hâkim ve Beyhakî Şu'abu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Yüce Allah, Allah'ın Resûlüne, "Ey Mü’minler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir" âyetini indirdiği zaman, bir gece Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti sahabeye okuyunca bir genç bayılıp yere düştü. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) elini gencin kalbine koyunca, kalbinin attığını gördü ve:

“Ey genç! «Lâ ilahe ilallah» de" buyurdu. Genç tevhid kelimesini söyleyince de Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Cennetle müjdeledi. Sahabe:

“Ey Allah'ın Resûlü! Aramızda bu müjdeye muhatab olan başkaları da var mı?" diye sorunca, Allah'ın Resûlü:

“Yüce Allah'ın, «Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir» buyurduğunu duymadınız mı!" buyurdu.

İbn Ebi'd-Dünyâ, Hakîm et-Tirmizî Nevâdiru'l-Usul'de ve İbn Ebî Hâtim'in, Abdulazîz b. Ebî Revvâd'dan bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), "Ey Mü’minler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir" âyetini okudu. Hakîm'in lafzında ise:

“Ey Mü’minler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir" âyeti nazil olunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu sahabeye okudu" şeklindedir. Bu sırada aralarında olan bir ihtiyar -Hakîm'in lafzına göre, genç-:

“Ey Allah'ın Resûlü! Cehennem taşları, dünyadaki taşlar gibi mi?" diye sordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Canım elinde olana yemin ederim ki, Cehennem kayalarından bir kaya, dünya dağlarından daha büyüktür" cevabını verince, ihtiyar bayıldı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini ihtiyarın kalbine koyup adamın yaşadığını görünce:

“«Lâ ilahe ilallah» de" diye seslendi. İhtiyar, tevhid kelimesini söyleyince de Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Cennetle müjdeledi. Sahabe:

“Ey Allah'ın Resûlü! Aramızda bu müjdeye muhatab olan başkaları da var mı?" diye sorunca, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Evet. Yüce Allah, «Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır» ve «Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir» buyuruyor" cevabını verdi.

Hâkim, Hammâd b. Ebî Humeyd vasıtasıyla Mekhûl'den, o sahabeden olan İyâd b. Süleyman'dan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Mele-i A'lâ'dan bana bildirdiğine göre ümmetimin hayırlılarından öyle kimseler vardır ki, Rablerinin rahmetinin genişliğine güvenerek toplum içinde gülerler, azabından korktukları için de gizlice ağlarlar. Temiz evlerde ve mescitlerde sabah akşam Rablerini zikrederler, Allah'ın rahmetini umarak ve azabından korkarak dilleriyle dua ederler, elleriyle sesli ve sessiz olarak isterler, her işlerinin sonunda ve başlangıcında kalpleriyle Allah'a yönelirler. İnsanlara külfetleri hafif kendilerineyse ağırdır. Yeryüzünde karıncanın yürüyüşüşü gibi yalınayak gösteriş yapmadan sükûnet içinde yürürler. Kur'ân'ı okurlar, kurban keserler, eski püskü giyerler ve Allah tarafından onların üzerinde hazır şahitler, koruyan gözler vardır. Bunlar, kulları iyi tanırlar ve ülkelerinin durumunu tefekkür ederler. Bunların ruhları dünyada, kalpleri ise âhirettedir. Bütün tasaları, ilerisi (âhiret) içindir. Kabirleri, yolculukları ve varacakları yer için hazırlıklarını yapmışlardır." Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle buyurduktan sonra, "Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir" âyetini okudu.

14 ﴿