29

"Eli sıkı olma, büsbütün elî açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın"

Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Seyyâr Ebu'l-Hakem der ki: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Irak'tan kumaş getirilmişti. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cömertliğinden dolayı bu. kumaşı insanlar arasında taksim etti. Bu sırada bedevilerden Bir kavim geldi ve:

Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gidip ondan bir şeyler isteyelim" dediler. Onlar dağıtımın bitmiş olduğunu görünce Yüce Allah:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyetini indirdi. Burada da eli sıkı olmadan kasıt cimriliktir. Eli açık olma ifadesi ise insanların seni kınamaması için elindeki her şeyi vermek, mânâsındadır.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Minhâl b. Amr der ki:

“Kadının biri oğlunu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) göndererek:

“Ona:

“Bana giyecek elbise ver" de" dedi. (Kadının oğlu gidip Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) elbise istediğinde) Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Yanımda sana verecek bir elbise yoktur" buyurdu. (Durum böyle olunca) kadın oğluna:

“Bir daha Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) giderek: «Bana kendi gömleğini ver» de" dedi. O da Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerindeki gömleğini isteyince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gömleği çıkarıp kendisine verdi. Bunun üzerine:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyeti nâzil oldu.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Çocuğun biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip:

“Annem senden filan filan şeyi istiyor" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İstediğin şey bu gün yanımızda yoktur" buyurunca çocuk:

“Annem üzerindeki gömleği bana vermeni istiyor" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gömleğini çıkararak ona verdi ve çıplak olduğu için de evden dışarı çıkamadı. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyetini indirdi.

İbn Merdûye'nin, Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle vurarak Hazret-i Âişe'ye:

“Elimdeki her şeyi infak et" buyurdu. Hazret-i Âişe:

“O zaman elimizde bir şey kalmaz" cevabını verince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyetini indirdi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Eli sıkı olma..."âyetini açıklarken:

“Burada cimrilik kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyetini açıklarken:

“Nafaka verirken eli sıkı biri veya saçıp savurarak eli büsbütün açık biri olma. Yoksa kişi geçmiş malından dolayı: «Malımın tümü gitti» diyerek kendi nefsini kınar" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyetini açıklarken:

“Yüce Allah kişiye israfı ve cimriliği yasaklamıştır" dedi.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın" âyetini açıklarken:

“İnsanların yanında çaresiz ve kınanmış bir şekilde kalırsın, mânâsındadır" dedi.

Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) ifadesinin anlamı nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs:

“Burada kişinin utanması kastedilmektedir" dedi. Nâfi':

“Araplar böylesi bir ifadeyi bilir mi?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi:

“Evet bilirler. Şairin:

"Araplardan soylu ve cömert biri öldüğü zaman

Atlarının bile makgup olduğunu görürsün o an " dediğini İşitmez misin?"!

Beyhakî'nin Şuab'da Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Maişette tutumlu olmak, bir kısım ticaretlerden daha hayırlıdır" buyurmuştur.

İbn Adiy ve Beyhakî'nin Abdullah b. Amr'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İnsanın maişetini düzeltmesi fakih olduğunun işaretidir. Sana yetecek kadar dünyayı istemen, dünya ' sevgisi değildir" buyurmuştur.

İbn Adiy ve Beyhakî'nin Ebu'd-Derdâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Maişetinde tutumlu olman, fakih olduğunun işaretidir" buyurmuştur.

Beyhakî'nin İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Harcamada tutumlu olmak, maişetin yarısıdır" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Beyhakî'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“îktisad eden (tutumlu) kişi fakir düşmez" buyurmuştur.

İbn Adiy ve Beyhakî'nin, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Tasarruflu olan kişi, asla fakir düşmez" buyurmuştur.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Abdullah b. Şebîb der ki:

“İffetle (kimseye avuç açmamak ile) beraber olan olumlu tedbir, israfla beraber olan zenginlikten daha hayırlıdır" derlerdi.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Mutarrif:

“Her şeyin en güzeli orta halli olanıdır" demiştir.

Deylemî'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Tedbir maişetin, sevgi aklın, üzüntü ise ihtiyarlığın yarısıdır. Çocukların azlığı ise iki kolaylıktan birisidir" buyurmuştur.

Ahmed'in Zühd'de Yûnus b. Ubeyd'den bildirir:

“Denilir ki, insanlara karşı sevgi ile dolmak aklın, güzel soru sormak ilmin yarısıdır. Geçimde tutumlu olmak ise senin yerine rızkın yarısını tedarik eder."

29 ﴿