88"Sonunda Güneş'in battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bîr mîllete rastladı. «Ey Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyî muamelede de bulunabilirsin» dedik. Zülkarneyn, «Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbîne döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır» dedi. «Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. Ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.»" Abdurrezzâk, Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim Osman b. Ebî Hâdır'dan bildirir: İbn Abbâs'a, Muâviye b. Ebî Süfyân'ın, Kehf Sûresi'ndeki âyeti: (.....) şeklinde okuduğu zikredildi. İbn Abbâs der ki: "Muâviye'ye: «Biz bunu ancak: (.....) şeklinde okuruz» dedim. Bunun üzerine Muâviye, Abdullah b. Amr'a: "Bunu nasıl okuyorsun?" diye sordu. Abdullah da: "Senin okuduğun şekilde okuyorum" karşılığını verdi. Ben, Muâviye'ye: "Kur'ân evimde nâzil oldu" deyince, Muâviye, Ka'b'a haber gönderip: "Sen Tevrat'ta Güneş'in nerede battığını görüyorsun?" diye sordu. Ka'b: "Sen bunu Araplara sor, onlar bu konuda daha bilgilidir. Ama ben Tevrat'ta Güneş'in su ve çamurun içine battığını görüyorum" dedi ve eliyle batıyı işaret etti." İbn Ebî Hâdir der ki: Eğer yanınızda olsaydım: (.....) ifadesi hakkında seni destekleyen ve daha basiretli olacağınız şeyler söylerdim" dediğimde, İbn Abbâs: "Söyleyeceğin nedir?" diye sordu. Şöyle dedim: "Söyleyeceğim, Zülkarneyn'in ilmi severek peşinden gitmesini hakkında Tubba'nın: "Zülkarneyn Müslüman olarak doğdu, O, kendisine bütün kralların tâbi olduğu bir hükümdardı, O doğu ve batıyı dolaştı cömert bilgeden yollar öğrenmek için Hulub, Sa't ve Harmed'de Güneş'in battığı yeri gördü" dediğidir. İbn Abbâs: "Şiirde geçen hulub ifadesi ne demektir?" diye sorunca: "Onların ifadesiyle çamurdur" dedim. İbn Abbâs: "Sa't ne demektir?" deyince: "Siyah çamurdur" karşılığını verdim. İbn Abbâs: "Harmed ne demektir?" dediğinde ise: "Siyah demektir" karşılığını verdim. Bunun üzerine İbn Abbâs bir çocuk çağırarak: "Bu kişinin dediğini yaz" dedi. Tirmizî, Ebû Dâvud et-Tayâlisî, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in, Ubey b. Ka'b'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti: (.....) şeklinde okumuştur. Taberânî, Hâkim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti: (.....) şeklinde okurdu" dedi. Abdulğanî b. Saîd Îdahu'l-İşkâlde, Misda' Ebû Yahya'dan bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: "Ubey b. Ka'b bu âyeti bana Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine okuttuğu gibi: (.....) lafzıyla şeddesiz olarak okuttu." İbn Cerîr'in A'rec vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti: (.....) şeklinde okudu ve: "Hamia ibaresi, siyah çamur mânâsındadır" dedi. Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in, Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti: (.....) şeklinde okurdu. Ka'b: "Ben İbn Abbâs'tan başka bir kişinin bunu Allah'ın Kitâb'ında olduğu gibi okuduğunu işitmedim. Biz bunu Tevrat'ta: (.....) şeklinde bulmaktayız" dedi. Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir'in, Atâ vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Muâviye'nin yanında Amr b. el-Âs ile: (.....) ve ifadeleri için tartışmıştım. Ben bu âyeti: (.....) şeklinde okudum. Amr ise: (.....) lafzıyla okudu. Bunun üzerine bunu Ka'b'a sorduğumuzda: "Bu Allah'ın Kitâb'ında: «O, siyah çamur içine batar» şeklinde yer alır" dedi. Abdurrezzâk, Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, İbn Hâdir vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Muâviye'nin yanında idik. O bu âyeti: (.....) şeklinde okudu. Bunun üzerine ona: "Biz bunu ancak (.....) şeklinde okuruz" deyince, Muâviye, Ka'b'a birini gönderip: "Tevrat'ta Güneş'in nerede battığını görüyorsunuz?" diye sordu. Ka'b: "Arapça hakkında bir bilgim yoktur. Ama ben Tevrat'ta Güneş'in su ve çamurun içine battığını görüyorum" dedi. Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Talha b. Ubeydillah bu âyeti: (.....) şeklinde okurdu. İbn Ebî Hâtim'in, Ali (b. Ebi Talha) vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs (.....) ifadesi hakkında: "Burada sıcak (su kaynağı) kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, İbn Menî', Ebû Ya'la, İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Abdullah b. Amr der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) güneş batacağı zaman ona baktı ve: "Allah'ın sıcak ateşi. Eğer Güneş'te Allah'ın emirlerine itaat olmasaydı yeryüzündeki her şeyi yakardı" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, Hâkim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Zer der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir merkebe binmiş ben de terkisine binmiştim. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Güneş'in battığını görünce: "Nereye battığını biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediğimde: "Kara balçıklı bir suda batar" buyurdu ve 'kara balçık' ifadesini: ".." şeklinde hemzesiz olarak söyledi. Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye: "Güneş bir su kaynağının içine batmaktadır ve kaynak onu doğuya atmaktadır" dedi. Ebû Ya'la, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, el-Azame'de Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Orada bir millete rastladı.." âyetini açıklarken: "Burada on iki bin kapılı bir şehir kastedilmektedir. Eğer bu şehir halkının sesleri olmasaydı güneş battığı zaman insanlar onun düşme sesini işitirdi" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Sâlih: "Eğer Romalıların sesleri olmasaydı güneş battığı zaman insanlar onun düşme sesini işitirdi" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb: "Eğer Romalılardan bir ümmetin sesleri olmasaydı güneş batacağı zaman düşme sesi işitilirdi" dedi. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Her kim zulmederse..." âyetini açıklarken: "Her kim şirk koşarsa mânâsındadır" dedi. Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Biz onu cezalandıracağız..." âyetini açıklarken: "Burada öldürmek kastedilmektedir " dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: "Onları bakırdan bir kazana koyup, altında ateş yakarak parçalanana kadar kaynatılırlar" dedi. İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mesrûk: (.....) âyetini açıklarken: "Güzellik ona mükâfattır" dedi. İbn Ebî Şeybe,- İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz" âyetini açıklarken: "Burada iyilik kastedilmektedir" dedi.  | 
	
﴾ 88 ﴿