14"Şüphe yok kî ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kil." Ebu'ş-Şeyh'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennetin kapısında: «Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka ilah yoktur! Bunu itiraf edip söyleyeni de cezalandırmam» yazılıdır." ibn Sa'd, Ebû Ya'lâ, Hâkim ve Beyhakî Delâil'de Enes'ten bildirir: Hazret-iÖmer kılıcını kuşanmış bir şekilde evden çıkınca yolda Zühre oğullarından bir adamla karşılaştı. Adam ona: "Ey Ömer! Nereye gidiyorsun?" diye sorunca, Ömer: "Muhammed'i öldürmeye gidiyorum" dedi. Adam: "Bunu yaparsan Zühre oğulları ile Hâşim oğullarından nasıl kurtulacaksın?" diye sorunca, Ömer: "Sanırım sen de dininden çıkıp yeni dine girdin!" şeklinde çıkıştı. Adam ise: "Sana ilginç bir şeyi söyleyeyim! Kızkardeşin ve enişten de dinlerini bırakıp yeni dine girdiler" dedi. Bunun üzerine Ömer kızgın bir şekilde kızkardeşinin evine gitti. Kızkardeşi ile eniştesinin yanında Habbâb da vardı. Habbâb, Ömer'in sesini işitince evde bir yerde saklandı. Ömer içeri girdi ve: "Dışarıdan işittiğim ve mırıldandığınız şey de ne?" diye sordu. Zira Ömer girmeden içerde Tâhâ Sûresi'ni okuyorlardı. Kızkardeşi ile eniştesi: "Bir konuda konuşuruyorduk, o kadar" karşılığını verdiler. Ömer: "Yoksa siz de mi yeni dine girdiniz!" deyince, eniştesi: "Ey Ömer! Ya hak olan din senin dininden başka bir din ise?" diye sordu. Bu söz üzerine Ömer eniştesinin üzerine atladı ve onu ayaklarının altında çiğnedi. Karısı araya girip kocasını ondan kurtarmak isteyince Ömer ona bir tokat attı. Bu tokattan dolayı da kızkardeşinin yüzü kanadı. Ömer: "Yanınızda bulunan kitabı (yazılı âyetleri) bana verin de okuyayım!" deyince, kızkardeşi: "Sen pissin ve ona temiz olanlardan başkası dokunamaz. Bunun için kalk ve abdest al!" karşılığını verdi. Ömer kalkıp abdest aldı. Abdest aldıktan sonra getirdikleri kitabı alıp Tâhâ Sûresi'ni okumaya başladı. "Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl" âyetine ulaşınca: "Bana Muhammed'in yerini söyleyin" dedi. Habbâb, Ömer'in bu sözünü duyunca saklandığı yerden çıktı ve şöyle dedi: "Sevin ey Ömer! Perşembe gecesi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allahım! İslam'ı Ömer b. el-Hattâb veya Amr b. Hişâm ile aziz kıl" diye dua etmişti. Umarım bu dua senin için yapılmıştır." Sonrasında Ömer evden çıkıp Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gitti ve orada Müslüman oldu. Ebû Nuaym Hilye'de Ali b. Ebî Tâlib'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cebrâil'den naklen bize buyurdu ki: "Yüce Allah şöyle buyurur: «Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.» İhlas içinde 'Lâ ilahe ilallah' sözüyle huzuruma çıkan kişi himayeme girmiş demektir. Himayeme giren kişi de azabımdan emîn olur."' İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Beni anmak için namaz kıl" âyetini açıklarken: "Kul namaz kıldığı zaman Rabbini zikretmiş olur" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbrâhîm(-i Nehaî): (.....) âyetini açıklarken: "Aklına geldiğim zaman namaz kıl, anlamındadır" demiştir. Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Biriniz namazı kılmadan uyuduğu veya unutarak kılamadığı zaman aklına geldiğinde bu namazı kılsın. Zira Yüce Allah: "...Beni anmak için namaz kıl" buyurur. " Tirmizî, İbn Mâce, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber savaşı dönüşünde gece boyu yol aldı. Yorulunca da dinlenmek ve uyumak için devesini çöktürüp mola verdi. Bilâl'e de: "Ey Bilâl! Bu gece nöbeti sen tut" buyurdu. Bilâl de yatsı namazını kıldıktan sonra devesine yaslandı ve sabah namazını beklemeye koyuldu. Ancak gözleri uykuya yenilince uyuyakaldı. Güneş üzerlerine vuruncaya kadar da içlerinden uyanan olmadı. İlk uyanan kişi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) oldu. "Ey Bilâl!" diye seslenince, Bilâl: "Anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah! Uykusuzluk sende olduğu gibi beni de yenmiş ve uyumuşum" karşılığını verdi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu namazı kaza edin!" buyurdu. Bir sonraki konaklama yerinde de devesini çöktürüp abdest aldı. Sonra kamet getirtip vaktinde kılar gibi acele etmeden sabah namazını kıldı. Namazın ardından da: "Namaz kılmayı unutan kişi aklına gelince onu kılsın. Zira Yüce Allah: "...Beni anmak için namaz kıl'" buyurur" dedi." İbn Şihâb bu âyeti: (.....) lafzıyla okurdu. Taberânî ve İbn Merdûye, Ubâde b. es-Sâmit'ten bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) güneş doğana veya batana kadar namazı unutan kişinin buna karşılık kefaretinin ne olması gerektiği sorulunca şöyle buyurdu: "Allah'a yönelir. Bunun için güzelce abdestini alır, ardından da güzelce namazını kılar. Unuttuğu için de Allah'tan bağışlanma diler. Bundan başka da kefareti yoktur. Zira Yüce Allah: «...Beni anmak için namaz kıl» buyurur." Saîd b. Mansur ve İbnu'l-Münzir, Semure b. Yahya'dan bildirir: Yatsı namazını kılmayı unuttum ve sabah oldu. Erkenden İbn Abbâs'a gidip durumu anlattığımda: "Kalk ve şimdi kıl" dedi ve: "...Beni anmak için namaz kıl" âyetini okudu. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Bir vakit namazını kılmayı unuttuğunda aklına geldiği zaman onu kaza et" demiştir. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Şa'bî ve İbrâhîm: "...Beni anmak için namaz kıl" âyetini açıklarken: "Bir vaktin namazını şayet unutmuşsan hatırladığın zaman onu kıl" demişlerdir. İbn Ebî Şeybe, İbrâhîm(-i Nehaî)'den bildirir: Kişi uyuyakalıp veya unutup bir namazı kaçırdığı zaman güneş doğarken veya batarken olsa dahi hatırlayınca onu kılsın. Yüce Allah: "...Beni anmak için namaz kıl" buyurur. Onun için unuttuğun bir vakit namazını hatırlayınca istediğin saatte kılabilirsin. İbn Ebî Şeybe, Abdullah b. Mes'ûd'dan bildirir: Hudeybiye dönüşü Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kumluk bir yerde konakladık. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "(Namaza kaldırmak için) Kim nöbet tutar?" diye sorunca, Bilâl: "Ben tutarım" dedi. Bunun üzerine herkes uykuya geçti. Uyandıklarında ise güneş doğmuştu. Uyandıktan sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Namazı normal vaktinde kılar gibi şimdi kılın. Uyuyakalıp veya unutup namazı kaçıran kişi de bu şekilde yapsın" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Ebû Cuhayfe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), güneş doğana kadar uyuyup da namazı kaçırdıkları o yolculuğu sırasında şöyle buyurmuştu: "Sizler ölmüştünüz de Yüce Allah ruhlarınızı tekrar size döndürdü. Uyuyakalıp veya unutup namazı kaçıran kişi, onu uyandığı veya hatırladığı zaman kılsın." |
﴾ 14 ﴿