5"Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Yetkili kişiye birine zina iftirasında bulunan biri getirildiği zaman ona seksen değnek atar. Bu cezadan sonra da hayatta olduğu sürece onun şahitliklerini kabul etmez. Böylesi kişiler de söyledikleri bu yalanlardan dolayı Allah'a karşı gelmiş fasık kimselerdir." Ebû Dâvud Nâsih'de ve İbnu'l-Münzir, İbn Abbâs'tan bildirir: Yüce Allah önce: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir" buyurdu. Daha sonra da: "Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" buyurarak bir istisnada bulundu. Bu istisna da fasıklıklarından dolayı tövbelerinin kabulüne yöneliktir. Yoksa şahitlikleri yine geçerli değildir. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" âyetini açıklarken: "Yüce Allah burada hem ceza, hem de atılan iftiradan dolayı tövbeyi indirmiştir. Bunların tövbeleri kabul edilebilir, ancak şahitlikleri artık geçerli sayılmaz" demiştir. Saîd b. Mansûr ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hazret-i Ömer b. el-Hattâb, böylesi bir durumda olan Ebû Bekre'ye: "Şayet tövbe edersen şahitliğini de geçerli sayarım" demiştir. İbn Merdûye, İbn Ömer'den bildirir: "Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir âyeti konusunda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Tövbeleri, söylediklerini bu yalanı yani kendi kendilerini yalanlamaları ile olur. Bunu yapmaları halinde artık şahitlikleri geçerli sayılır" buyurmuştur. Ebû Dâvud Nâsih'de İbn Abbâs'tan bildirir: Yüce Allah, Nûr Sûresi'nde önce: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir" buyurdu. Daha sonra da: "Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesidir" buyurarak bir istisnâda bulundu. Her iki taraf da belirtildiği gibi yemin ettikten sonra birbirlerinden ayrılırlar. Yemin etmemeleri halinde artık durumlarına göre değnek veya recm ile cezalandırılırlar. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî Sünen'de İbn Abbâs'tan bildirir: Yüce Allah önce: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir" buyurdu. Daha sonra da: "Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" buyurarak bir istisnâda bulundu. Bundan dolayı tövbe edip ıslah olanların Allah'ın kitabına göre şahitlikleri geçerli olur. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, İbnu'l-Müseyyeb'den bildirir: Üç kişi Muğîre b. Şu'be'nin zina ettiğine dair şahitlik ettiler. Dördüncü kişi olarak Ziyâd bu şahitliğe yanaşmayınca Ömer şahitlikte bulunan üç kişiyi cezalandırdı. Sonra onlara: "Tövbe edin ki bundan sonra şahitliğinizi kabul edeyim" deyince iki kişi tövbe etti, ancak şahitlerden biri olan Ebû Bekre tövbe etmedi. Tövbeyi kabul etmeyince de şahitliği geçerli sayılmadı. Ebû Bekre, Ziyâd'la anneden bir kardeşti. Ziyâd bu şekilde şahitlikten uzak durunca Ebû Bekre onunla konuşmayacağına dair yemin etti. Ölünceye kadar da onunla konuşmadı. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Atâ bu âyetleri açıklarken: "Zina iftirasında bulunan kişi, tövbe edip yalan söylediğini itiraf ederse şahitliği geçerli sayılır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Şa'bî, Zührî, Tâvus ve Mesrûk: "Zina iftirasında bulunan kişi, tövbe ederse şahitliği geçerli sayılır. Tövbe etmesi de yalan söylediğini itiraf etmesidir" demişlerdir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb ve Hasan(-ı Basrî): "Zina iftirasında bulunan kişi tövbe ederse bu tövbesinin kabul görüp görmemesi Allah ile kendisi arasındadır. Ancak şahitliği artık geçerli sayılmaz" demişlerdir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mekhûl: "Zina iftirasında bulunan kişinin tövbe etmesi halinde şahitliği geçerli sayılmaz" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Muhammed b. Şîrîn: "Zina iftirasında bulunan kişi tövbe ederse bu tövbesinin kabul görüp görmemesi Allah ile kendisi arasındadır. Ancak şahitliği artık asla geçerli sayılmaz" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: "Zina iftirasında bulunan kişinin tövbe etmesi halinde şahitliği geçerli sayılmaz" demiştir. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Zina iftirasında bulunan kişi tövbe ederse azaba maruz kalıp kalmaması Allah ile kendisi arasındadır. Ancak şahitliği artık asla geçerli sayılmaz" demiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "...Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Hasan bu konuda: "Zina iftirasında bulunan kişinin artık şahitliği geçerli sayılmaz. Tövbe etmesi ise Allah'la kendisi arasında olan bir şeydir" derdi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Şurayh'tan bildirir: "Zina iftirasında bulunan kişi hariç, kendisine had uygulanan her bir kişinin şahitliği geçerli sayılır. Zina iftirasında bulunan kişinin tövbesi ise Allah'la kendisi arasında olan bir şeydir." Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbrâhîm(-i Nehaî): "Zina iftirasında bulunan kişinin artık şahitliği geçerli sayılmaz. Tövbe etmesi ise Allah'la kendisi arasında olan bir şeydir" demiştir. Abd b. Humeyd, İsa b. Âsım'dan bildirir: "Ebû Bekre, kendisine biri gelip de şahitlik etmesini istediğinde: "Benden başka bir şahit bul! Zira Müslümanlar beni fasık çıkardılar" derdi. Abd b. Humeyd, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb'ın Muğîre b. Şu'be'ye zina iftirasında bulunanları cezalandırmasına şahit oldum. Bunlar arasında Ebû Bekre, Nâfi' ve Şibl de vardı. Daha sonra Ömer, Ebû Bekre'yi çağırdı ve: "Eğer yalan söylediğini itiraf edersen bundan sonra şahitliğini geçerli sayarım" dedi. Ancak Ebû Bekre söylediğini yalanlamadı. Sonrasında Ömer b. el-Hattâb vefat edene kadar onun şahitliğini kabul etmedi. "Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır..." âyetinde ifade edilen de budur. Bunları tövbesi de yalan söylediklerini itiraf etmeleridir. Abdurrezzâk'ın Amr b. Şuayb'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah ve Resûlü, üç veya iki veya bir kişinin, birinin zina ettiğine dair şahitliğinin geçerli sayılmamasına hükmetti. Böylesi bir şahitlikte bulunanlara da ceza olarak değnek atılır. Tövbe edip Müslümanların nazarında ıslah oldukları belli oluncaya kadar başka konularda da şahitlikleri geçerli sayılmaz. " Abd b. Humeyd, Câfer b. Burkân'dan bildirir: Meymûn b. Mihrân'a: "Yüce Allah: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" buyurmuş ve böylesi kişilere tövbe hakkını tanımıştır. Ancak başka bir âyette: "Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve âhirette lanetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardır" buyuruyor" dediğimde şu karşılığı verdi: "İlk bahsettiğin âyetlerde kendisine iftirada bulunulan kişi zina etmiş de olabilir. Ancak sonra söylediğin âyette iftiraya maruz kalmış kişi asla böylesi bir şeye yanaşmamış kişidir." İbn Merdûye, Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Mekke müşrikleri arasında yapılan anlaşmadan sonra Mekkeli bazı kadınlar Medine'ye Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına Müslüman olmak için hicret ediyorlardı. Ancak Mekkeli müşrikler: "Bu kadınlar erkek bulmak için Medine'ye gidiyorlar!" deyince Yüce Allah: "Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir" âyetini indirdi. Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Zinanın kendisi zina iftirasında bulunmaktan daha ağırdır. Zina iftirasında bulunmak da içki içmekten daha ağırdır" demiştir. Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Atâ: "Zina için atılan değnek zina iftirasında bulunma ve içki içmekten dolayı atılan değnekten daha ağır olur. Zina iftirasında bulunmada atılan değnek ile içki içmekten dolayı atılan değnek birdir" demiştir. |
﴾ 5 ﴿