51

"Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için bir rahmet ve bir öğüt vardır"

Firyabî, Dârimî, Merâsil'de, Ebû Dâvud, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Yahya b. Ca'de'den bildirir: Müslümanlardan bazı kişiler Yahudilerden işitmiş oldukları bazı kutsal metinlerle Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Peygamberlerinin kendilerine getirdiğinden yüz çevirip de başkasının başka kişilere getirdiği bir kitaba yönelmek bir topluluğa sapıklık olarak yeter" buyurunca: "Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için bir rahmet ve bir öğüt vardır" âyeti indi.

Mu'cem'de el-İsmâilî ve İbn Merdûye, Yahya b. Ca'de vasıtasıyla Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bazı kişiler Tevrat'tan yazılar yazarlardı. Bunu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdiklerinde: "Peygamberlerinin kendilerine getirdiğinden yüz çevirip de başka peygamberin getirdiklerine ya da başka bir ümmetin kitabına yönelmek ahmaklığın ve sapıklığın önde gelenidir" buyurdu. Sonra Yüce Allah: "Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için bir rahmet ve bir öğüt vardır" âyetini indirdi.

Musannef’te Abdurrezzâk ve Beyhakî'nin Şuabu'l-İmân'da Zührî'den bildirdiğine göre Hafsa, üzerine Yusuf'un (aleyhisselam) kıssalarından bir kıssa yazılı olan bir omuz kemiğiyle Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip okumaya başladı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzünün rengi değişip: "Canım elinde olana yemin olsun ki, ben aranızda iken Yusuf gelse ve siz beni bırakıp da ona tabi olsanız sapıklığa düşmüş olursunuz" buyurdu.

Abdurrezzâk, İbn Sa'd, İbnu'd-Durays, Hâkim Kunâ'da ve Beyhakî Şuabu'l- îmân'da Abdullah b. Sâbit b. el-Hâris el-Ens'arî'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb üzerinde Tevrat'tan meseller olan bir kitapla Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına girip: "Bunu ehli kitaptan bir kişide buldum ve bunu sana arzetmek istedim" dedi. Bunun üzerine Resûlullah'ın yüzü daha önce hiç görmediğim bir şekilde değişti. Ömer'e: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzünü görmüyor musun?" dediğimde, Ömer: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı ve peygamber olarak Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) kabul ettim" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) rahatladı ve: "Eğer Musa gelse ve siz ona tabi olsanız sapıklığa düşmüş olursunuz. Peygamberlerden sizin payınız benim. Ümmetlerden de benim payım ise sizsiniz" buyurdu.

Abdurrezzâk ve Beyhakî'nin Ebû Kılâbe'den bildirdiğine göre Ömer b. el- Hattâb (kutsal) kitap okuyan biriyle karşılaştı ve bir saat boyunca onu dinledi. Sonra ona: "Bana bu kitaptan bir tane yaz" dedi. Adam da: "Tamam" karşılığını verdi. Ömer tabaklanmış bir deri aldı ve adamın yanına geldi. Adam derinin önüne ve arkasına bu kutsal metni yazdı. Ömer, Hazret-i Peygamber'in yanına gelip bu kitabı okumaya başladı. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzünün rengi değişmişti. Ensâr'dan bir kişi eliyle kitaba vurarak: "Annen seni kaybetsin ey Hattâb'ın oğlu! Kitabı okumaya başladığından beri Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzüne bakmıyor musun?" dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben hem., ilk hem son peygamber olarak gönderildim. Bana Allah kelâmının tamamı ve sonuncusu verildi. Bana söz sadeleştirildi ve kısaltılarak verildi. Her işe dalıp da şaşıranlar sizi helake sürüklemesin" buyurdu.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb der ki: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevrat'ı öğrenmenin hükmünü sorduğumda: "Onu öğrenme; ama ona iman et. Siz, size indirileni öğrenin ve ona iman edin" buyurdu.

İbnu'd-Durays'ın Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: " Resûlallah! Ehli kitap bize öyle şeyler anlatıyor kî anlattıkları kalplerimize işledi. Onların anlattıklarını yazmak istedik" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Hattâb'ın oğlut Siz de Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi şaşkınlığa mı düştünüz? Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki, ben size temiz ve ak bir dinle geldim. Bana Allah kelâmının tamamı verildi. Bana söz sadeleştirildi ve kısaltılarak verildi" buyurdu.

İbn Asâkir, İbn Ebî Muleyke'den bildirir: Abdullah b. Âmir b. Kerîz Hazret-i Âişe'ye bir hediye vermişti. Hazret-i Âişe hediyeyi verenin Abdullah b. Amr olduğunu zannetti ve hediyeyi reddederek: "Allah: "Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi..." buyururken o, başka kitaplar(kutsal)ın peşinde koşuyor" dedi. Ona: "Hediyeyi veren Abdullah b. Âmir'dir" denilince onu kabul etti.

51 ﴿