48

"Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). İnananlara, Rablerinden büyük bir lütuf olduğunu müjdele. İnkarcılara, ikiyüzlülere itaat etme; eziyetlerine aldırma; Allah'a güven, güvenilecek olarak Allah yeter."

İbn Ebî Hâtim, Taberânî, İbn Merdûye, Hatîb ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: "Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik" âyeti nazil olduğu zaman, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ali ve Muâz'ın Yemen'e gitmesini emretmiş: "Haydi gidiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz, kolaylaşhrınız, zorlaştırmayınız. Çünkü bana: «Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik» âyeti nazil oldu" buyurdu. Yani: "Ümmetine şahit, Cennetle müjdeleyici ve Cehennem konusunda uyarıcı, Lâ ilâhe illalah sözüne davetçi ve nur saçan Kur'ân'la gönderdik."

Ahmed, Buhârî, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî Delâil'de, Atâ b. Yesâr'ın şöyle dediğini bildirir: Abdullah b. Amr b. el-Âs'ı bulup: "Bana, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevrat'taki sıfatlarını bildir" deyince, Abdullah şöyle karşılık verdi: "Evet Vallahi Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur'ân'da geçen bazı sıfatları Tevrat'ta da geçmektedir ve şöyledir: "Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı ve ümmilere koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin. Senin adını el-Mütevekkil koydum. O, ne katı kalpli, ne de kaba biri değildir. Çarşı pazarda rastgele bağırıp çağırmaz. Kötülüğü kötülükle kaldırmaz, bilakis affeder, bağışlar."

Hâkim ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İrbâd b. Sâriye, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Babam, daha çamurunun toprağının içinde kıvrılıp dururken, ben Allah'ın kulu ve peygamberlerin sonuncusuydum. Size bunu açıklayacağım: Ben, babam İbrâhim'in duası, İsa'nın müjdesi, annemin rüyasıyım. Peygamberlerin anneleri böyle (rüya) görürler." Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) annesi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) doğurunca, Şam saraylarını aydınlatan bir nur gördü." Sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak (gönderdik)" âyetlerini okudu.

îbrt Cerîr, İkrime ve Hasan(ı Basrî'nin) şöyle dediğini bildirir: "Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir" âyeti nazil olunca, mümin erkeklerden bazıları: "Ne mutlu sana ey Allah'ın Resûlü! Sana ne yapılacağını bildik. Acaba bize ne yapılacak?" dediler. Bunun üzerine: "İnanan erkek ve kadınları, içinde temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Cennetlere koyar, onların kötülüklerini örter. Allah katında büyük kurtuluş işte budur" âyeti ve: "İnananlara, Rablerinden büyük bir lütuf olduğunu müjdele" âyeti nazil oldu.

Beyhakî Delâil'de, Rabî'den, Enes'in şöyle dediğini bildirir: "...benim ve sizin başınıza gelecekleri bilmem..." âyeti nazil olduktan sonra, "Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir" âyeti nazil oldu. Sahabe: "Ey Allah'ın Resûlü! Sana ne yapılacağını öğrendik. Bize ne yapılacak?" diye sordular. Bunun üzerine, "İnananlara, Rablerinden büyük bir lütuf olduğunu müjdele" âyeti nazil oldu. Büyük lütuf, Cennettir.

Ebu'ş-Şeyh'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Utbe, Şeybe, Ebû Cehil ve başkaları (Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında) bir araya gelip: "Gökyüzünü üzerimize parça parça düşür veya gökyüzünden üzerimize yağmur yağdır" deyince Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu bana ait değildir. Ben size davetçi müjdeci ve uyarıcı olarak gönderildim" buyurdu.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). İnananlara, Rablerinden büyük bir lütuf olduğunu müjdele. İnkarcılara, ikiyüzlülere itaat etme; eziyetlerine aldırma; Allah'a güven, güvenilecek olarak Allah yeter" âyetlerini şöyle açıkladı: "Biz seni, dini ümmetine tebliğ ettiğine dair bir şahid, Cennetle müjdeleyen bir müjdeci, Cehennemde yanacakları ikazıyla uyaran bir uyarıcı, insanları Allah'ın emriyle, Lâ ilâhe illallah şehadetine davet eden bir davetçi ve nur saçan, insanları kendisine çağırdığın Allah'ın Kitab'ıyla gönderdik." Âyetteki lütuftan kasıt Cennettir. Allah, peygamberine hiçbir kafir ve münafığa İtaat etmemesini, onların eziyetlerine sabretmesini emretmiştir.

Firyâbî, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Mücâhid'den bildirdiğine göre âyette geçen (.....) âyeti:

"Onlardan yüz çevir" mânâsındadır.

48 ﴿