50"Ey Peygamber! Muhakkak Biz sana meliklerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin malik olduğu cariyeleri ve seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını ve bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadını -eğer Peygamber onu nikâh etmek isterse- diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık. Biz mü'minlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Sana darlık olmasın diye (böyle hükmettik). Allah mağfiret edendir, rahmet edendir." İbn Sa'd, İbn Râhûye, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâni der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana talib oldu. Ancak ben ona özür beyan ettim, o da benim özrümü kabul etti. Daha sonra yüce Allah âyetin: "Ey Peygamber! Muhakkak Biz sana mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin malik okluğu cariyeleri ve seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını... helal kıldık" kısmını indirdi. Ümmü Hâni der ki: "Onunla hicret etmediğim için ben ona helal değildim. Ben Tulakâ'dandım." İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye başka bir kanalla Ümmü Hani'nin şöyle dediğini bildirir: "Seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını... helal kıldık" âyeti benîm hakkımda nazil oldu. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle evlenmek isteyince, hicret etmediğim için benimle evlenmesi yasaklandı." İbn Sa'd, Ümmü Hâni'nin azatlısı Ebû Salih'in şöyle dediğini bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'e talip olunca, Ümmü Hâni: "Ey Allah'ın Resûlü! Kocamı kaybettim ve yanımda yetim olan küçük çocuklar var" dedi. Çocuklan büyüyünce ise Ümmü Hâni Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) evlenmeyi teklif etti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şimdi artık seninle evlenmem. Yüce Allah bana, «Ey Peygamber! Muhakkak Biz sana mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin malik okluğu cariyeleri ve seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını...» helal kıldık» âyetini indirdi" buyurdu. Ümmü Hâni Muhacirlerden değildi. İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs, bu âyetin, "Ey Peygamber! Muhakkak Biz sana mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin malik okluğu cariyeleri ve seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını ve bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadını -eğer peygamber onu nikâh etmek isterse- diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık" kısmını açıklarken şöyle dedi: "Allah, burada zikredilen kadınları Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haram kıldı. Daha önce Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) dilediği kadınla evlenebiliyordu ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) dilediği kadınla evlenmesi, hanımlarına çok ağır geliyordu. Yüce Allah bu âyeti indirip, burada zikredenler dışındaki kadınlarla evlenmesini yasaklayınca, bu durum hanımlarının hoşuna gitti." Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid , "Ey Peygamber! Muhakkak Biz sana mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin malik okluğu cariyeleri..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Âyetteki hanımlarından kasıt, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem), âyet nazil olmadan önce evlendiği hanımlarıdır. Ücretten kasıt ise mehirdir. Sağ elinin malik olduklarından kasıt ise Yüce Allah'ın kendisine ganimet olarak nasib ettiği cariyelerdir." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Şa'bî, bu âyet hakkında der ki: "Yüce Allah, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e kendisiyle hicret eden amcasının kızlarıyla, halasının kızlarıyla, dayısının kızlarıyla, teyzesinin kızlarıyla evlenmesini helal kıldı ve başkalarıyla evlenmemesini istedi. Aynı zamanda kendi nefsini Peygamber'e bağışlayan mümine kadınla da evlenmesine ruhsat verdi." Firyâbî, Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim bildirdiğine göre Mücâhid, "Bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadını -eğer peygamber onu nikâh etmek isterse- diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Eğer mümine kadın mehirsiz olarak Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile evlenmek isterse, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) onunla evlenebilir. Çünkü mehirsiz evlenme sadece Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) helal kılınmıştır." İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Sünen'de Beyhaki, Hazret-i Âişe'nin: "Nefsini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadın, Havle binti Hakîm'dir" dediğini bildirir. Abdurrezzâk, İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Urve'den bildirdiğine göre Havle binti Hakîm b. el-Evkas, kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadınlardandı. İbn Sa'd'ın İkrime'den bildirdiğine göre "Bir de nefsini Peygambere bağışlayan mü'min kadın..." âyeti Ümmü Şerîk ed-Devsiyye hakkında inmiştir. İbn Sa'd'ın, Munîr b. Abdillah ed-Devsî'den bildirdiğine göre Ümmü Şerîk, Ğuzeyye binti Câbir b. Hakîm ed-Devsiyye'dir. Bu kadın güzeldi ve nefsini Peygamber'e bağışlayınca da Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu kabul etmiştir. Hazret-i Âişe: "Kendi nefsini bir erkeğe bağışlayan kadında hayır yoktur" deyince, Ümmü Şerîk: "Tamam ben öyleyim" karşılığını verdi. Allah onu mümine olarak adlandırmış ve "Bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadın..." buyurmuştur. Bu âyet nazil olunca Hazret-i Âişe: "Allah senin arzunu çabucak yerine getiriyor" dedi. İbn Ebî Şeybe ve İbn Ebî Hâtim'in Muhammed b. Ka'b, Ömer b. el-Hakem ve Abdullah b. Ubeyde'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) on üç kadınla evlendi. Bunların altısı Kureyş'tendir: Hatice, Âişe, Hafsa, Ümmü Habîbe, Sevde ve Ümmü Seleme. Üçü Benî Âmir b. Sa'saa'dan, İki kadın Benî Hilâl b. Âmir'dendir: Meymûne binti'l-Hâris ve nefsini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadındır. Zeyneb, miskinlerin annesidir. Bir kadın da Benî Bekrb. Kilâb'tandır. Bu kadın (Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarını dünya ve âhiret arasında muhayyer bırakınca) kendi nefsini tercih etmiştir. Bir kadın Benî Cevn'dendîr ve bu kadın, (Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine yaklaşınca) Allah'a sığınan kadındır. Zeyneb binti Cahş el-Esediyye de Peygamberimizin kendisiyle evlendiği hanımlardandır. Cariyeleri ise: Safiyye binti Huyey ve Cuveyriyye binti'l-Hâris el-Huzâiyye'dir. İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Taberânî'nin Ali b. el-Hüseyin'den bildirdiğine göre âyette kastedilen mümine kadın, kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan Ümmü Şerîk el- Ezdiyye'dir. İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre İbn Ebî Avn der ki: "Leyla binti'l-Hatîm, kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlamıştır. Başka kadınlar da kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlamış, ama bunlardan herhangi birini kabul ettiğini duymadık." ibn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr'in Şa'bî'den bildirdiğine göre kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadın Ensar'dandı. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve Sünende Beyhaki, İbn Abbâs'ın: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında, kendisini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadın olmamıştır (Allah'ın Resûlü kendini bağışlayan hiçbir kadınla evlenmemiştir)" dediğini bildirir. Abdurrezzâk, Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l- Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb: "Allah'ın Resûlünden sonra, herhangi bir kişiye (erkeğe) kendini bağışlamak helal değildir" demiştir. Abdurrezzâk, İbn Sa'd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Zührî ve İbrâhim, "Bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadını - eğer peygamber onu nikâh etmek isterse- diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık..." âyetini açıklarken: "Allah'ın Resûlün'den sonra, kadının herhangi bir kişiye kendini bağışlaması helal değildir" demiştir. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Tâvus: "Kadının, mehirsiz olarak kendini bir erkeğe bağılaması, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) dışında kimse için helal değildir" demiştir. İbn Ebî Şeybe'nin Mekhûl ve Zührî'den bildirdiğine göre Allah'ın Resûlünden sonra, kadının herhangi bir kişiye kendini bağışlaması helal değildir. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Şihâb der ki: "Kişinin, kızını mehirsiz olarak evlendirmesi helal değildir. Yüce Allah bunu sadece Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) has kılmıştır." Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Atâ, kendini bir erkeğe bağışlayan kadın hakkında: "Mehirsiz sahih değildir, Mehirsiz olarak evlenmek sadece Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) has bir durumdu" demiştir. Buhârî ve İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre bir kadın Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben senin işine yarar mıyım?" diye sordu. Enes'in kızı: "Bu kadının hayâsı ne kadar da azdır!" deyincei Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bıı kadın senden daha hayırlıdır. Peygambere rağbet edip nefsini ona arzetti" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Urve der ki: "Ümmü Şerîk'in, kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan ve saliha bir kadın olduğunu söylerdik." İbn Cerîr'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre "Bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadını -eğer peygamber onu nikâh etmek isterse- diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık..." âyetinden kastedilen, Meymûne binti'l-Hâris'tir. Abdurrezzâk, İbn Sa'd, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in İkrime'den bildirdiğine göre kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadın, Meymûne binti'l-Hâris'tir. Mâlik, Abdurrezzâk, Ahmed, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye'nin Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den bildirdiğine göre bir kadın Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışladı ama Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) susup cevap vermedi. Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! O kadına ihtiyacın yoksa onu bana nikahla" deyince, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yanında bu kadına verebileceğin ne var?" diye sordu. Adam: "Yanımda sadece bir elbise var" deyince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Eğer elbiseni ona verirsen, sen elbisesiz kalırsın. Başka bir şeyler ara" buyurdu. Adam: "Bir şey bulamam" karşılığını verince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Demirden bir yüzük bile olsa bul" dedi ama adam onu da bulamadı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama: "Kur'ân'dan ezberinde olan bir şey var mı?" diye sorunca, adam: "Evet, falan falan sûreler ezberîmdedir" cevabını verip sûrelerin isimlerini saydı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kur'ân'dan ezberinde olan sûreleri o kadına öğretme karşılığında o kadını sana nikahladım" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid, "Bir de nefsini Peygamber'e bağışlayan mü'min kadını -eğer peygamber onu nikâh etmek isterse-" âyetini açıklarken: "Kadın nefsini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışladı, ama Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) kabul etmedi" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime, "Diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık..." âyetini: "Sadece sana helal kıldık, başkasına helal değildir. Bir kadın kendini bir erkeğe bağışlarsa, erkek ona (mehir olarak) bir şey vermedikçe ona helal olmaz" şeklinde açıkladı. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Diğer mü'minler bir yana, yalnız sana has olmak üzere helâl kıldık..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Kadının, velisinin izni olmadan ve mehir olmadan kendini bir erkeğe bağışlaması (onunla evlenmeyi kabul etmesi) caiz değildir. Bu sadece Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) has bir durumdur. İddia edildiğine göre bu âyet, meymûne bint el-Hâris hakkında inmiştir. Bu kadın kendi nefsini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlamıştı." Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Biz mü'minlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah, kadının ancak, velisinin izni, mehir ve şahitler huzurunda nikahlanmasını farz kıldı. Bir erkek ancak dört kadınla evlenebilir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid, "Biz mü'minlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bir erkek dört kadından fazlasıyla evlenemez" demiştir. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Ömer, "Biz mü'minlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bir erkek dört kadından fazlasıyla evlenemez" demiştir. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Ömer, "Biz mü'minlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah onlara, ancak evlenecekleri kadının velilsinin izni ve iki şahit huzurunda evlenebileceklerini bildirdi" demiştir. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs, "Biz mü'minlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah onlara, ancak evlenecekleri kadının velîsinin izni ve iki şahit huzurunda ve mehir vererek evlenebileceklerini bildirdi" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde, "Sana darlık olmasın diye (böyle hükmettik)..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah, bunu (kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadınla mehirsiz evlenmeyi) Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) helal kılmıştır. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) daha önce ganimet olarak elde edilen cariyeleri taksim ediyordu" demiştir. İbn Ebî Şeybe'in bildirdiğine göre Şa'bî'ye: "Ebû Mûsa, Tuster'i fethettiği zaman esir alınan hamile kadınlarla cinsel ilişkiyi yasakladı ve: "Karılarının karnındaki çocuklarında müşrik erkeklere ortak olmayın. Zira böylesi bir kadınla kurulan ilişkide akıtılan meni cenin halindeki bu çocuğu etkiler ve onu değiştirir" dedi. Bu hükmü kendi görüşüyle mi verdi yoksa, Allah'ın Resûlün'den gelen bir rivayete dayanarak mı?" diye sorulunca, Şa'bî şöyle karşılık verdi: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Evtâs günü, (esirlerden ganimet olarak alınan ve) hamile olan kadın doğum yapmadan, hamile değilse, (adet görüp) temizlenene (ve hamile olup olmadığı anlaşılıncaya) kadar ilişki kurulmasını yasakladı." İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Taberânî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hamile olan cariyeyle ilişki kur'ân bizden değildir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Dârimî, Ebû Dâvud, İbn Menî, el-Beğavî, el-Bâverdî, İbn Kâni, Beyhakî ve Diyâ, Tuceyb'in azatlısı Merzûk'tan, el-Henaş el-San'ânî'nin şöyle dediğini bildirir: Ruveyfi' b. Sâbit el-Ensârî ile beraber Mağrib tarafına gazaya çıktık ve Cerbe adında bir kasabayı fethettik. Ruveyfi', kalkıp bize şöyle dedi: "Size, sadece Allah'ın Resûlü'nden duyduğumu söyleyeceğim. Hayber günü Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize: «Allah'a ve ahiret gününe inanan, kendi suyuyla (döl suyuyla) başkasının ekinini sulamasın» buyurdu." İbn Ebî Şeybe'nin Hasan(ı Basrî)'den bildirdiğine göre Tuster fethedildiği zaman, Ebû Mûsa esir olarak cariyeler elde etmişti. Hazret-i Ömer ona şöyle yazdı: "Esir alınan hamile kadın doğum yapıncaya kadar onunla ilişki kurarak karılarının karnındaki çocuklarında Müşrik erkeklere ortak olmayın. Zira böylesi bir kadınla kurulan ilişkide akıtılan meni cenin halindeki bu çocuğu etkiler ve onu değiştirir." İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Hazret-i Ali: "Hamile olan kadın doğum yapmadan veya bir hayız müddeti geçip temizlenmeden onunla ilişki kurulmasını yasaklamıştır" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Tâvus der ki: Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gazvesinde, bir münadinin: "Hiçbir erkek, hamile olan kadın doğum yapmadan, hamile olmayan (esir) kadın da bir hayız müddeti geçirip temizlenmeden onunla ilişki kurmasın" diye seslenmesini emretti. İbn Ebî Şeybe'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber günü, hamile olan (esir) kadınlar doğum yapmadan onlarla ilişki kurulmasını yasakladı. |
﴾ 50 ﴿