51

"Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanma alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanma almanda sana bir sorumluluk yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzulmemelerini, hepsine verdiğin şeylere razı olmalarını daha iyi sağlar. Allah kalblerinizde olanı bilir; Allah bilendir, Halim olandır."

İbn Cerîr'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre  (.....) âyeti, "Kimi dilersen geri bırakabilirsin" mânâsındadır.

İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre "Bunlardan istediğini bırakır..." âyetinden kastedilenler, müminlerin anneleri olan Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarıdır. Yani Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımlarından dilediğini boşayabileceği dilediğini yanında tutabileceği bildirilmiştir. "Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzülmemelerini, hepsine verdiğin şeylere razı olmalarını daha iyi sağlar. Allah kalblerinizde olanı bilir; Allah bilendir, Halim olandır" âyetinden kastedilen: Yüce Allah'ın, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), amca, hala, dayı ve teyze kızlarından helal kıldığı kadınlardır, "...seninle beraber hicret eden ..." âyeti ise: "Yanındaki kadınlardan biri vefat ederse veya boşarsan, vefat eden veya boşadığın hanımların yerine senin için helal kıldıklarımdan alabilirsin. Yanındaki hanımların sayısını arttırman ise helal değildir" mânâsındadır.

İbn Merdûye'nin Mücâhid'den bildirdiğine göre Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) dokuz hanımı vardı. Hanımları, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerini boşamasından endişe edip: "Ey Allah'ın Resûlü! Nefsinden ve malından bize dilediğini ver ve bizi boşama" deyince, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzülmemelerini, hepsine verdiğin şeylere razı olmalarını daha iyi sağlar. Allah kalblerinizde olanı bilir; Allah bilendir, Halim olandır" âyeti nazil oldu. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) eşit olarak gün ayırdığı hanımları beş taneydi: Hazret-i Âişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Zeyneb ve Ümmü Habîbe. Sırası geri bırakılanlar ise dört taneydi: Cuveyriyye, Meymûne, Sevde ve Safiyye.

İbn Merdûye'nin Saîd b. el-Müseyyeb'den, onunda Havle binti Hakîm'den bildirdiğine göre Havle, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) evlenip sırasını geri bıraktığı (diğer beş hanımı gibi eşit zaman ayırmadığı) hanımlarındandır.

İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre İbn Ka'b el-Kurazî der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ailesine zamanını ayırmada serbest bırakılmıştı. Günleri hanımları arasında dilediği gibi taksim ederdi. "Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzülmemelerini, hepsine verdiğin şeylere razı olmalarını daha iyi sağlar..." âyeti, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle yapmasının Allah tarafından verilmiş bir izinle olduğunu anlamalarının üzülmelerine engel olacağını bildirmektedir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde âyet hakkında şöyle demiştir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımları arasında eşit şekilde günleri taksim etme konusunda zorunluluk getirilmemişti. Hanımları arasında günleri dilediği gibi taksim ediyordu. "Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzülmemelerini, hepsine verdiğin şeylere razı olmalarını daha iyi sağlar..." âyeti buna işaret etmektedir.

Abd b. Humeyd'in Şa'bî'den bildirdiğine göre Ensar'dan bir kadın kendi nefsini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlamıştı ve bu kadın Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sırasını geri bıraktığı (kendisine eşit gün ayırmadığı) hanımlarındandı.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in Hasan(ı Basrî)'den bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadına talib olduğunda, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) O kadınla evlenip evlenmeyeceği belli olmadan başka bir kişinin o kadını istemesi caiz değildi.

Ahmed, Buhârî, Müslim, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Aişe der ki: Kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadınları kıskanır ve: "Hiç, bir kadın kendini hiber eder mi?" derdim. "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur" âyeti nazil olunca: "Vallahi, Rabbinin senin arzunu hemen yerine getirdiğini görüyorum" dedim.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Hâkim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: "Bir kadın, nefsini bir erkeğe bağışlamaktan utanmaz mı?" derdi. Yüce Allah, Peygamber'in hanımları hakkında, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur..." âyetini indirince, Hazret-i Âişe: "Görüyorum ki, Rabbin senin arzunu hemen yerine getiriyor" dedi.

İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur" âyeti nazil olunca: "Rabbin senin isteğini hemen yerine getiriyor" dedim.

İbn Sa'd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Sünen'de Beyhaki, Şa'bî'nin şöyle dediğini bildirir: "Kendini Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bağışlayan kadınlar vardı. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlardan bazılarıyla zifafa girmiş, bazılarına ise vefat edene kadar yaklaşmamıştır. Bu kadınlar da Allah'ın Resûlü'nden sonra evlenmemişlerdir. Bunlardan biri de Ümmü Şerîk'tir. Yüce Allah'ın, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur" âyeti buna işaret etmektedir."

İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Rezîn der ki: Allah'ın Resûlü, hanımlarından bazılarını boşamak istedi. Bunu gören hanımları: "Bizi boşama, buna karşılık bize istersen davran, malından ve kendinden bize dilediğini ayır" dediler. Bunun üzerine, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur" âyeti nazil oldu. Bu âyet Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) dilediği hanımından uzak durabileceğini bildirince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem). bazı hanımlarını geri bıraktı bazılarını yanına aldı. Sırasını geride bıraktığı hanımları arasında, Meymûne, Cuveyriyye, Ümmü Habîbe, Safiyye ve Sevde de vardı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlara dilediği kadar zaman ayırır ve malından da dilediği kadar verirdi. Yanına aldığı hanımları arasında ise, Hazret-i Âişe, Hafsa, Ümmü Seleme ve Zeyneb vardı. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlara eşit zaman ayırır ve malından bunlara eşit olarak verirdi."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Şihâb, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bu, Yüce Allah'ın, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımlarını terbiye etmesi için verdiği bir emirdir. Bunun sebebi onların mutlu olmaları ve içinde bulundukları yaşam şartlarına razı olmaları içindir. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarını muhayyer bırakıp, hanımları da âhireti tercih edince, hanımlarından herhangi birinden uzak durduğunu bilmiyoruz."

İbn Sa'd'ın, Sa'lebe b. Ebî Mâlik'ten bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından bazılarını boşamak isteyince, onlar kendilerinden dilediğini tercih etmede muhayyer bıraktılar. Bunun üzerine, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin..." âyeti nazil oldu.

Firyâbî, İbn Sa'd, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid, "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur" âyetini: "Bunlardan dilediğine, onu boşamadan sırasını geride bırakır, dilediğini de kendine yakın tutarsın. Sırasını geride bıraktığın hanımını da İstediğin zaman yanına alabilirsin" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre kelimesi: "Geride bırakmak" mânâsındadır.

İbrt Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarını boşamıyor, sadece onlardan uzak duruyordu" demiştir.

Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur" âyeti nazil olduktan sonra, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) sırası gelen hanımlarının bazılarından izin istiyordu." (Muâze el-Adeviyye der ki) Ben: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) senden böyle bir istekte bulununca ne diyordun?" diye sorunca, Hazret-i Âişe: "Eğer bu iş bana kaldıysa ben kimseyi kendime tercih edemem diye cevap verirdim" karşılığını verdi."

51 ﴿