9"Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah'a mahsustur. Hamd âhirette de O'na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır. Allah, yere gireni, yerden çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, çok merhamet edicidir, çok bağışlayıcıdır. İnkâr edenler, «Kıyamet bize gelmeyecektir» dediler. De ki: «Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbime andolsun ki. Kıyamet size mutlaka gelecektir. Ne göklerde ve ne de yerde zerre ağırlığında bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır.» Allah'ın, iman edip salih amel işleyenleri mükâfatlandırması için (her şey o kitapta tespit edilmiştir.) İşte onlar için bir bağışlanma ve bereketli bir rızık vardır. Âyetlerimizi geçersiz kılmak için yarışırcasına çaba harcayanlar var ya; işte onlar için elem dolu, çok kötü bir azap vardır. Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen Kur'ân'ın gerçek olduğunu ve onun, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık Allah'ın yoluna ilettiğini görürler. Yine inkâr edenler şöyle dediler: «Çürüyüp ufalandıktan sonra sizin yeniden diriltileceğinizi söyleyen bir adamı size gösterelim mi? Allah'a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?» Hayır, öyle değil! Âhirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler. Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini dört bir yandan kuşatan) göğe ve yere bakmadılar mı? Eğer dilersek onlan yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır." Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde, "Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah'a mahsustur..." âyetini açıklarken: "Emrinde hikmet sahibi, yarattıklarından da haberdardır" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre "Yere gireni, yerden çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir..." buyruğundaki yere girenden kasıt yağmur, yerden çıkandan kastedilen bitkiler, gökten inenler ve oraya yükselenler meleklerdir. Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve îbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "De ki: Hayır, öyle değil, gaybt bilen Rabbime andolsun ki, Kıyamet size mutlaka gelecektir.." âyetini açıklarken: "Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki kıyamet mutlaka birgün gelip çatacaktır" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "İşte onlar için bir bağışlanma ve bereketli bir rızık vardır" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Onların günahları için bağışlama ve rızık olarak ta Cennet vardır. "Âyetlerimizi geçersiz kılmak için yarışırcasına çaba harcayanlar var ya; işte onlar için elem dolu, çok kötü bir azap vardır" âyeti ise: "Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çalışanlar bizi aciz bırakamaz. Onlar için elem verici ve can yakıcı bir azap vardır" mânâsındadır. "Kendilerine ilim verilenler..." buyruğunda kastedilenler ise Hazret-i Muhammed'in ashâbıdır." İbn Ebî Hâtim'in Dahhâk'tan bildirdiğine göre, "Kendilerine ilim verilenler..." buyruğunda kastedilenler, kendilerine hikmet verilen, Kitab ehlinden iman etmiş olanlardır. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde der ki: "Yine inkâr edenler şöyle dediler: "Çürüyüp ufalandıktan sonra sizin yeniden diri İtileceğinizi söyleyen bir adamı size gösterelim mi?" sözünü söyleyenler Kureyş müşrikleridir. Müşrikler: "Yer sizi çürütüp ufaladıktan, kemikleriniz çürüdükten ve yırtıcı hayvanlarla kuşlar sizi yedikten sonra, tekrar diriltileceğinizi söyleyen adamı size gösterelim mi?" dediler. Müşrikleri bu sözleri yalanlamak maksismiyle söylediler. "Allah'a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?" âyeti ise, müşriklerin: "Bu (Allah'ın Resûlü) ya Allah adına yalan söylüyor veya delidir" demeleridir. Allah, onların sözlerini reddederek: "Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini dört bir yandan kuşatan) göğe ve yere bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır" buyurmuştur. Yani: "Eğer sağına, soluna, önüne ve arkana bakarsan yeryüzünü ve gökyüzünü görürsün. Eğer dilersek, daha öncekilere yaptığımız gibi onları yere geçiririz. Veya gökyüzünden onlara parçalar düşürürüz. Allah dilerse semasıyla, dilerse yeriyle azab eder. Bütün yaratıkları Allah'ın askerleridir." Katâde der ki: "Hasan(-ı Basrî): "Denizdeki köpükler Allah'ın askerleridir" derdi." |
﴾ 9 ﴿