| 11"Allah, sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan (meniden) yarattı. Sonra sizi (erkekli dişili) eşler yaptı. Allah'ın ilmîne dayanmadan hiçbir dişi ne hamile kalır, ne de doğurur. Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a kolaydır." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Katâde'den bildirdiğine göre "Allah, sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan (meniden) yarattı. Sonra sizi (erkekli dişili) eşler yaptı" buyruğunda, topraktan yaratılandan kastedilen Hazret-i Âdem, az bir sudan yaratılandan kasıt onun zürriyeti, erkekli eşler yapmaktan kastedilen ise evlenmektir. İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre âyette geçen eşlerden kastedilen, erkek ve dişi eşlerdir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın" âyetini şu şekilde açıkladı: "Kime ne kadar hayat takdir ettiysem, ona takdir ettiğim ömrü yaşayacaktır. Ben böyle takdir ettim ve takdir ettiğim süre dolacaktır. Bu süre artmaz. Kimin de ömrünün kısa olmasını takdir etmişsem, hayatı mutlaka ömrüne göredir. Onun hayatı, kendisi için takdir edilene göredir." "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu, bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın" âyeti buna işaret etmektedir ve bütün ömürler Allah katındaki kitaptadır." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Miicâhid, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Herkesin eceli, anne karnındayken yazılmıştır bu bu süre kısalmaz. Herkesin ömrü aynı değildir. Kiminin ömrü uzun, kiminin ise kısadır ve herkes kendisi için takdir edilen ömrü yaşayacaktır." Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın'" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Dünyada bir gün yaşayan kişinin ömründen bir gün eksilir." Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Ebû Mâlik'ten bildirdiğine göre âyette kastedilen, kendisine uzun ömür verilen kişinin mutlaka ömrünün sonuna kadar yaşaması ve her geçen gün ömrünü tüketmesidir. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Mâlik el-Ğifârî, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın..." âyetini açıklarken: "Ömründen eksilen ve geriye kalan her gün kitapta yazılıdır" dedi. Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in el- Azame'de bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Sahifenin başında: «Bu kişinin ömrü şu kadardır» diye yazılıdır. Bunun altına da, ömrünün sonuna gelinceye kadar: «Bir gün geçti, iki gün geçti...» yazılır." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hassân b. Atiyye der ki: "Geçen her gündüz ve gece, kişinin ömründen olan bir eksilmedir." İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in İbn Cüreyc'den bildirdiğine göre Mücâhid, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah kişinin ömrünü, anne karnındayken yazar. Doğduğu günden sonra da ömrü eksilmeye başlar. İnsanların ömrü aynı uzunlukta değildir. Kiminin ömrü kimisinden daha kısadır ve her kes kendisi için takdir edilen ömrü yaşayacaktır." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd der ki: "İnsanları görmüyor musun? Kimi yüz yıl yaşarken, kimi doğar doğmaz ölüyor. Takdir edilen ömrü işte budur." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî der ki: Allah, her yarattığının ömrünü bir defada yazar. Geçen her gündüz ve gecede ise: "Falan kişinin ömründen şu kadar eksildi" diye yazılır. Ömrünün eksilen süresiyle, kendisi için takdir edilen müddet eşitleninceye kadar bu böyle devam eder. Kişinin ömrü bir kitapta, ömrünün eksilen kısmı da bir kitapta yazılıdır. İbn Ebî Hâtim, Atâ b. Ebî Müslim el-Horasânî'nin şöyle dediğini bildirir: "Kişinin ömründen geçen her gün, ay ve saat olarak bir kitapta yazılıp muhafaza edilmiştir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Uzun ömürden kasıt, kişinin altmış yaşına kadar yaşamasıdır. Kısa ömür ise altmış yaşına kadar gelmeden önce ölmesidir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın" âyetini açıklarken: "Her ömürlünün ömrü, annesinin karnındayken yazılmıştır" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in İbn Zeyd'den bildirdiğine göre "Yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın...'" âyetinden kastedilen, anne kamında tamamlanmadan düşük olarak doğan çocuklardır. Ahmed, Müslim, Ebû Avâne, İbn Hibbân, Taberânî, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in, Huzeyfe b. Esîd el-Ğifârî'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Nutfe rahme yerleştikten kırk veya kırk beş gece sonra sonra bir melek nutfenin yanına girip: «Ey Rabbim! Bu kişi bedbaht mı (cennetlik mi), yoksa mutlu mu (cehennemlik mi), erkek mi dişi mi?» der. Yüce Allah bunları meleğe birdirir ve melek te yazar. Sonra bu kişinin ameli, rızkı, eceli, yapacakları ve başına gelecek olanlar yazılıp sahife dürülür. Artık bu sahifeye ne bir şey eklenir, ne de bir şey eksiltilir." İbn Ebî Şeybe, Müslim, Nesâî ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Abdullah b. Mes'ûd der ki: Ümmü Habîbe: "Allahım! Bana kocam Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), babam Ebû Süfyân ve kardeşim Muâviye ile fayda ver!" deyince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sen Allah'tan, muayyen ecellere, sayılı günlere ve taksim edilmiş rızıklara ait bir şey istedin. O hiç bir şeyi vakti gelmeden yaratmaz veya bir şeyi vaktinden sonraya bırakmaz. Şayet Allah'tan seni Cehennemdeki bir azabdan veya kabirdeki azabdan korumasını isteseydin daha hayırlı ve daha faziletli olurdu" buyurdu. Hatîb ve İbn Asâkir, İbn Abbâs'tan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "İsrâiloğullarında, iki şehrin kralı olan iki kardeş vardı, bunlardan birisi akrabalarına iyi davranır, idare ettiklerine karşı da adaletli davranırdı. Diğeri ise akrabalarına kötü davranır, idare ettiği kişilere de zulmederdi. Bunların zamanında da bir peygamber vardı. Allah, o Peygambere: «İyi olan kralın üç yılık ömrü kaldı. Akrabalarına kötü davrananın ise otuz yıl ömrü kaldı» diye vahyetti. Peygamber, kendisine gelen vahyi, her iki kralın da idare ettiği kişilere bildirince, kralları adaletli olanlar, kendi krallarının ömrünün kısalığına, zalim kralın halkı da kendi krallarının ömrünün uzun olmasına üzüldüler ve çocuklarla annelerini birbirlerinden ayırıp yemeği ve içmeyi bırakıp sahraya çıkarak, Allah'tan, kendilerini adil kralla faydalandırmasını, zalim kralı kendilerinden uzaklaştırmasını istediler. Üç gün boyunca bu halde kalınca Allah o peygambere şöyle vahyetti: «Kullarıma, onlara acıdığımı ve dualarını kabul ettiğimi, iyi olan kralın ömründen kalanı, zalim olan krala verdiğimi, zalim olan kralın ömründen kalanı da iyi olan krala verdiğimi bildir.» Halk evine döndü ve üç yıl tamamlanınca akrabasına kötü davranan kral öldü, adil olan kral da otuz yıl yaşadı" Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle dedikten sonra: "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a kolaydır" âyetini okudu. | 
﴾ 11 ﴿