58"Allah'ın âyetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir. Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler. Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz." Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim -sahîh bir isnâdla- Ebu'l-Âliye'den bildirir: Yahudiler Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler ve: "Ahir zamanda Deccal içimizden çıkacaktır ve şöyle şöyle yapacaktır" diyerek yapacağı işlerin öneminden, büyüklüğünden bahsettiler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Allah'ın âyetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir. Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir...'" âyetlerini indirdi. Yüce Allah, Yahudilerin kibirden dolayı söyledikleri bu şeye ulaşamaycaklarını bildirirken, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Deccâl fitnesinden Allah'a sığınmasını emretmiştir. Ayrıca gökler ile yerlerin yaratılmasının Deccâl gibi birinin yaratılmasından daha büyük bir şey olduğunu ifade etmiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ka'bu'l-Ahbâr: "Allah'ın âyetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır..." âyetini açıklarken: "Bunlar Yahudi'lerdir ve Deccâl konusunda olan beklentileri üzerine haklarında nazil oldu" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Anlatılana göre Yahudiler: "Ahir zamanda bizden bir kral çıkacak, denizler bu kralın dizlerine kadar gelecek. Başı bulutları aşacak, havadaki kuşu yakalayabilecek. Yemek ve içmek için dağ kadar bir ekmeği, nehir kadar da suyu olacak" dediklerinde Yüce Allah: "Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir..." âyetini indirdi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Allah'ın âyetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır..." âyetini açıklarken: "Gönüllerinde büyüklenme ve kibir olan bu kişiler Kureyş'in ileri gelenleridir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Allah'ın âyetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır..." âyetini açıklarken: "Ellerinde kendilerine ulaşan harhangi bir kanıt olmadan Allah'ın âyetleri üzerinde tartışırlar. Bunu da içlerindeki büyüklenmeden dolayı yaparlar, ancak istedikleri şeyi elde edemeyeceklerdir" demiştir. Abd b. Humeyd, Katâde'den bildirir: Saîd: "Onları böylesi bir yalanlamaya sevkeden şey, kalplerindeki kibirdir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde "Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz" âyetini: "(Pek az düşünürler)" lafzıyla okur ve şöyle derdi: "Körden kasıt kafir, görenden kasıt da mümindir. İman edip iyi işler yapanlarla kötülük yapanlar da bir olmazlar, ancak pek az düşünüyorlar." Ahmed ve Hâkim, Câbir'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kıyamet kopana kadar Deccâl fitnesinden daha büyük bir fitne olmayacaktır. Her bir peygamber de kendi ümmetini Deccâl'a karşı uyarmıştır. Ancak Deccâl konusunda benden önce hiçbir peygamberin söylemediği bir şeyi söyleyeceğim" buyurdu ve elini gözüne koyarak şöyle devam etti: "Şehadet ederim ki Allah'ın bir gözü kör değildir!" İbn Adiy'yin Sefîne'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her bir peygamber kendi ümmetini Deccâl'a karşı uyarmıştır. Deccâl'in bir gözü kördür ve iki gözü arasında irice bir et parçası vardır. Alnında «Kafir» yazılıdır. Yanında biri cennet, biri de cehennem olan iki vadi vardır. Ancak gerçekte cehennemi Cennet, cenneti de Cehennemdir. " İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in Dâvud b. Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan, onun babasından, onun da dedesinden bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Benden önceki bütün peygamberler kendi ümmetlerine Deccâl'in özelliklerini anlatmışlardır. Ancak benden önce hiç kimsenin söylemediği bir özelliğini size söyleyeceğim. Deccâl'in bir gözü kördür, oysa Yüce Allah'ın bir gözü kör değildir. " İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Ebû Dâvud ve Tirmizî, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Benden önceki bütün peygamberler kendi ümmetlerini Deccâl'a karşı uyarmışlardır ve ben de sizi ona karşı uyarıyorum" buyurdu. Sonra onun özelliklerini anlattıktan sonra: "Belki beni gören veya bu dediklerimi duyanlar içinde Deccâl'i görenler olacaktır" buyurdu. Ashâb: "O zaman kalplerimiz nasıl olacak?" diye sorduklarında, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şimdiki gibi veya daha iyi durumda" karşılığını verdi. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd Müsned'de ve Hâkim'in Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Benden önce gelen bin veya daha fazla peygamberin sonuncusuyum. Gönderilen her bir peygamber de mutlaka ümmetini (Deccâl'a karşı) uyarmıştır. Ancak daha önce hiç kimsenin yapmadığı bir şekilde size Deccâl'i anlatacağım. Deccâl'in bir gözü kördür, oysa Yüce Allah'ın bir gözü kör değildir. Kör olan sağ gözü de saklanamayacak bir şekilde dışarı çıkmıştır ve kireçli bir duvardaki balgamı andırmaktadır. Sol gözü ise ışıl ışıl parlayan bir yıldız gibidir. Konuşulan her bir dili bilir. Yanında, içinde suların aktığı yemyeşil cennet resmi vardır. Aynı şekilde içinden dumanların çıktığı cehennem resmi de vardır. Her bir topluluktan insanlar onun peşine düşer ve kendi dilleriyle onları bu cennet ile cehenneme çağırır. " Ahmed, Buhârî ve Müslim'in Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Benden önceki her bir peygamber, ümmetini bu bir gözü kör olan yalancıya (Deccâl'e) karşı uyarmıştır. Bilin ki onun bir gözü kördür, oysa Rabbinizin bir gözü kör değildir. Alnında da «Kafir» ifadesi yazılıdır."' Yâkub b. Süfyân'ın Müsned'de Muâz b. Cebel'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Benden önceki her bir peygamber kendi ümmetini Deccâl'a karşı uyarmıştır. Ben de sizleri ona karşı uyarıyorum. Bilin ki onun bir gözü kördür oysa Rabbimin bir gözü kör değildir. Alnında da okumayı bilen bilmeyen herkesin okuyabilceği bir şekilde «Kafir» ifadesi yazılıdır. Yanında da cennet ile cehennem vardır. Ancak gerçekte cehennemi Cennet, cenneti de Cehennemdir." İbn Ebî Şeybe, Bezzâr ve İbn Merdûye'nin Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Benden önce gelen bin veya daha fazla peygamberin sonuncusuyum. Gönderilen her bir peygamber de mutlaka ümmetini Deccâl'a karşı uyarmıştır. Ancak Deccâl hakkında daha önce hiçbir peygamberin bilmediği bir şey bana bildirildi. Deccâl'in bir gözü kördür, oysa Rabbinizin bir gözü kör değildir." İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Buhârî, İbn Ömer'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların arasında konuşmak üzere kalktı. Allah'a layıkıyla hamdu senada bulunduktan sonra Deccâl'i zikretti ve şöyle buyurdu: "Sizi Deccâl'e karşı uyarıyorum. Benden önce de her bir peygamber ümmetini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Nuh da kavmini ona karşı uyarmıştır. Ancak daha önce hiçbir peygamberin kendi ümmetine söylemediği bir şeyi size söyleyeceğim. Deccâl'in bir gözü kördür, oysa Yüce Allah'ın bir gözü kör değildir. " Ahmed, Abdullah b. Ömer'den bildirir: Daha önceleri Vedâ haccını aramızda dile getirirdik, ancak bu hacdan sonra Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edeceğini düşünmüyorduk. Vedâ haccı sırasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında Mesih Deccâl'i üzerinde durarak zikretti ve şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın gönderdiği her bir peygamber ümmetini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Nuh, ümmetini Deccâl'e karşı uyarmış, ondan sonra gelen peygamberler de ümmetlerini bu konuda uyarmışlardır. Siz de dikkat edin ve diğer özelliklerini göremeseniz de Rabbinizin bir gözünün kör olmadığını bilin." Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu üç defa tekrar etti. İbn Ebî Şeybe'nin Enes'ten bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Deccâl'in sağ gözü kör ve kabukludur. Alnında da «Kafir» ifadesi yazılıdır." İbn Ebî Şeybe'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Deccâl tek gözlü, kıvırcık saçlı, beyaz tenli biridir ve Abduluzza b. Katan'a benzemektedir. Birçok kişinin helakına sebep olan Deccâl'in bir gözü kördür, oysa Allah'ın bir gözü kör değildir. " İbn Ebî Şeybe'nin Huzeyfe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben Deccâl'in yanında bulunanları Deccâl'in kendisinden bile daha iyi biliyorum. Yanında iki tane akarsu bulunur. Birinin suyu gözün görebileceği bir şekilde beyazdır. Diğerinde ise gözün görebileceği şekilde alevli bir ateş vardır. Böylesi bir zamana denk gelen kişi içinde ateş bulunan akarsuyu gelsin, başını eğip içsin, zira bu ateşin serin bir su olduğunu görecektir. Deccâl'in bir gözü siliktir ve üzerinde kalın bir kabuk vardır. Alnında okumayı bilen bilmeyen her müminin okuyabileceği bir şekilde «Kafir» ifadesi yazılıdır. " İbn Ebî Şeybe'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Deccâl hakkında daha önce hiçbir peygamberin ümmetine anlatmadığı bir şeyi söyleyeyim. Deccâl'in bir gözü kördür. Yanında cennet ve cehennem benzeri bir şey getirir. Ancak bilmelisiniz ki onu cennet dediği şey Cehennem olacaktır. Nuh kavmini ona karşı nasıl uyardıysa ben de sizi ona karşı uyarıyorum. " İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Ebû Dâvud, Taberânî ve Hâkim'in İmrân b. Husayn'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "içinizden Deccâl'in çıktığını işiten kişi elinden geldiği kadar ondan uzaklaşsın. Zira kişi bir mümin olarak onun yanına gelir de içine girdiği şüphelerden dolayı bir zaman sonra ona tâbi olduğunu görür. " İbn Ebî Şeybe, Muğîre b. Şu'be'den bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) benden daha fazla Deccâl konusunu soran olmamıştır. Bir defasında bana: "Onu neden bu kadar çok soruyorsun?" buyurunca: "Çünkü insanlar çıktığı zamanda yiyecek ve içeceklerin elinde bulunacağını söylüyorlar" dedim. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "O, Yüce Allah'ın katında bundan daha değersizdir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Aişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allahım! Mesih Deccâl fitnesinin şerrinden sana sığınırım" diye dua ederdi. İbn Ebî Şeybe'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biriniz şehadet getirdiği zaman Mesih Deccâl fitnesinin şerrinden de Allah'a sığınsın" buyurdu. İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in Zeyd b. Sâbit'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Deccâl'in fitnesinden Allah'a sığının" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Taberânî ve Hâkim, Abdullah b. Havâle el-Ezdî'den bildirir: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) üç defa: "Üç şeyden sağlam çıkan kişi kurtulmuş demektir" buyurdu. Ashâb: "Yâ Resûlallah! Bunlar nedir?" dediklerinde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Benim vefatım, Deccâl ve hak üzerinde olup sabreden bir halifenin öldürmesidir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Abdullah b. Selâm: "İnsanlar Deccâl'in çıkışından sonra kırk yıllık bir süre beklerler. Bu süre içinde hurma ağaçlan dikilir, çarşılar yoğun olur" demiştir. İbn Ebî Şeybe, Ebu'l-Âlâ b. eş-Şıhhîr'den bildirir: "Hazret-i Nûh ve ondan sonra gelen peryamberler Deccâl'in fitnesinden Allah'a sığınırlardı." İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Huzeyfe: "Müslümanlar, susuz kişinin suya ihtiyacı gibi kendisine ihtiyaç duymadıkça Deccâl ortaya çıkmaz" dedi. Kendisine: "Neden?" diye sorulunca: "Bela ve musibetlerin şiddetinden dolayı" karşılığını verdi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Huzeyfe şöyle demiştir: "Müminler için çıkışı gizli kalmasından daha iyi olmadıkça Deccâl ortaya çıkmaz. Deccâl'in çıkışı da mümin için bir çakıl taşını eğilip yerden almasından daha fazla bir zarar verecek değildir. Deccâl'i bilenler için de vereceği zararın azı da, çoğu da birdir." İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Ebû Vâil: "Deccâl'e tâbi olanlardan çoğunluğu Yahudiler ile veled-i zinalar oluşturacaktır." İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Ebû Vâil: "Kör Deccâl'in önünde başlarında taç olan altıyüz bin kişiyi şu an görür gibiyim" demiştir. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Huzeyfe: "Deccâl çıktığı zaman kabirlerinde ölü olan bazı topluluklar bile ona iman ederler" demiştir. İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Müslim, Hişâm b. Âmir'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): "Adem'in yaratılması ile kıyametin kopması arasında Deccâl fitnesinden daha büyük bir olay yoktur" buyurduğunu işittim. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Tirmizî ve İbn Mâce, Ebû Bekr es-Sıddîk'ten bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bize anlattığına göre Deccâl doğu taraflarında olan ve Horasan denilen bir yerden çıkacaktır. Yüzleri derilerle kaplanmış kalkanlara benzeyen topluluklar ona uyup peşinden gideceklerdir." Ahmed, Ubey b. Ka'b'dan bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında Deccâl'den bahsedilince: "Bir gözü yeşil bir cam parçasını andırır" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin Feletân b. Âsım'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Dalâletin Mesih'ine gelince onun başının ön kısmı kel, sol gözü silik, boynu kısa ve kalındır. Filan b. Abdiluzza veya Abduluzza b. Filan'ı andırır." İbn Ebî Şeybe, Sefîne'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere bir hutbe verdi ve hutbesinde şöyle buyurdu: "Her bir peygamber Deccâl'a karşı ümmetini uyarmıştır. Bilin ki Deccâl'in sol gözü kördür, sağ gözünde ise tırnağı andıran kalın bir kabuk vardır. Alnında «Kafir» ifadesi yazılıdır. Yanında birisi cennet, birisi de cehennem olmak üzere iki vadi bulunur, ancak cenneti Cehennem, cehennemi de Cennettir. Deccâl'in sağında ve solunda daha önceki peygamberlerden birine benzeyen iki tane melek bulunur. Deccâl bazı insanlara: «Ben dirilten ve öldüren Rabbiniz değil miyim?» diye sorunca, meleklerden biri: «Yalan söylüyorsun!» der, ancak bu sözünü diğer taraftaki melekten başka hiç kimse duyamaz. Diğer melek de önceki meleğin cevabını: «Doğru söyledin!» diyerek onaylar. Onun bu sözünü de tüm insanlar duyar ve Deccâl'i onayladığını zannederler. Fitnelerinden biri budur. Daha sonra yola düşüp Medine'ye gelir. Şehre girmesine izin verilmeyince Deccâl: «Bu, o adamın şehriydi!» der. Oradan yola düşüp Şam'a gelir. Yüce Allah da onu Afîk yolu (Afîk Akabesi) üzerinde öldürür. " İbn Ebî Şeybe, Ebû Bekre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Deccâl'in anne-babasının otuz yıl boyunca çocuğu olmaz. Bu süre geçtikten sonra da bir gözü kör bir oğulları olur ki bu çocuk gibi zararı çok, faydası ise az olanı yoktur. Gözleri uyur, ancak kalbi her dem uyanıktır" buyurdu. Daha sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Deccâl'in anne-babasının özelliklerinden bahsederken şöyle buyurdu: "Babası uzun boylu, zayıftır ve gagayı andıran uzun bir burnu vardır. Annesi ise şişman ve iri göğüslüdür."' İbn Ebî Şeybe ve Müslim'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Deccâl, Mekke ve Medine dışında ayak basmadık ve ele geçirmedik bir yer bırakmaz. Medine'ye geldiğinde her bir delik ve geçidinde saf halinde duran melekleri bulur. Curf denilen tuzlu bölgeye geldiğinde çadırını oraya kurar. Sonrasında Medine üç defa sarsılır. Bu sarsılmayla birlikte kadın erkek ne kadar münafık varsa Deccâl'in yanına çıkarlar. " İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Huzeyfe: "Deccâl çıktığı zaman kabirlerinde ölü olan bazı topluluklar bile ona iman ederler" demiştir. İbn Ebî Şeybe, Ebû Hureyre'den bildirir: "Deccâl üzerinde taylasanlar, ayaklarında kıldan papuçlar olan ve yüzleri deri kaplı kalkanları andıran seksen bin kişiyle birlikte Kirmân kasabasından yeryüzüne yayılır." İbn Ebî Şeybe'nin Havt el-Abdî vasıtasıyla bildirdiğine göre Abdullah: "Deccâl'in eşeğinin bir kulağı, seksen bin kişiye gölge yapar" demiştir. İbn Ebî Şeybe, Cünâde b. Umeyye ed-Devsî'den bildirir: Bir arkadaşımla birlikte Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbından olan bir adamın yanına girdik ve: "Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğin bir hadisi bize aktar. Ama sana göre doğru bile olsa başkasından değil sadece Allah Resûlü'nden olsun" dedik. Adam da: "Olur" karşılığını verdi ve şöyle anlattı: Bir gün Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) konuşmak üzere kalktı ve şöyle buyurdu: "Deccâl'e karşı sizi uyarıyorum! Deccâl'e karşı sizi uyarıyorum! Deccâl'e karşı sizi uyarıyorum! Her bir peygamber de ümmetini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Ancak Deccâl sizin ümmetiniz arasından çıkacaktır. Kıvırcık saçlıdır ve sol gözü siliktir. Yanında cennet ve cehennem dediği şeyler olacaktır. Ancak bilmelisiniz ki onun cehennemi Cennet, cenneti de Cehennemdir. Yanında içecek olarak bir akarsu, yiyecek olarak dağ gibi ekmek bulunur. Sadece bir kişiye musallat edilir ve o kişiyi öldürüp diriltir. Başka birine de öylesi bir şeyi yapamaz. Yağmur yağdırabilir, ancak yerden bitki bitiremez. Yeryüzünde kırk gün kalır ki bu süre boyunca yeryüzünün dört bir tarafına ulaşır. Ancak Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî, Mescidu'l-Makdis ve Tûr Mescid'i olmak üzere dört mescide yaklaşamaz." Sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki defa: "Şayet hakkında bazı konularda şüphede kalırsanız bilin ki (onun bir gözü kördür ancak) Yüce Allah'ın bir gözü kör değildir!" buyurdu. İbn Ebî Şeybe ve Taberânî'nin Semure b. Cündüb'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Vallahi otuz tane yalancı çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Bu otuz kişiden sonuncusu da bir gözü kör olan Deccâl'dir. Deccâl'in sol gözü Ebû Tihyâ'nın (Ensar'dan bir ihtiyar) gözü gibi siliktir. Çıktığı zaman da Allah olduğunu iddia edecektir. Ona inanıp tasdik edenlerin daha önce yaptıkları salih amellerin kendilerine bir faydası olmayacaktır. Ona inanmayıp inkâr edenler ise geçmiş günahlarından dolayı ceza görmeyeceklerdir. Harem bölgesi ve Beytu'l-Makdis dışında tüm yeryüzüne hakim olacaktır. Ancak Yüce Allah ordularıyla birlikte kendisini hezimete uğratacak, duvar dipleri ile ağaç gövdeleri bile: «Ey mümini Arkamda bir kafir saklanıyor! Gelip onu öldür!» diyecektir. Bütün bunlar da bazı şeyler görmeniz ve çok önemseyip: «Acaba Peygamberimiz bu konuda bir şeyler dedi mi?» demenizden ve dağların yerinden oynamasından sonra olacaktır. Bunlardan sonra da zaten ruhlar teslim edilecektir." Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle işaret ederek bunun ölüm olduğunu ifade etti. İbn Ebî Şeybe, Hasan(-ı Basrî)'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Deccâl denize girdiği zaman su dizlerine kadar ulaşır. Bulutlara dokunabilir, batıya güneşten önce varabilir. Alnında içinden yılanlar çıkan bir boynuzu bulunur. Vücudunda da her türlü silah resmi vardır" buyurdu ve bu silahları sayarken kılıç, mızrak ve kalkanı bile zikretti. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd şöyle demiştir: "Deccâl yeryüzünde kırk gün kalacak ve bu süre içinde yeryüzünün dört bir tarafına ulaşacaktır. Ancak onun bir günü bizim bir haftamız, onun bir haftası bizim bir ayımız, onun bir ayı da bizim bir yılımız kadar uzun sürecektir." İbn Ebî Şeybe'nin Ubeyd b. Umeyr'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bazı topluluklar Deccâl'in yanında yer alırken: "«Biz onun yalancı olduğunu biliyoruz, ancak yanındaki yiyeceklerden yemek ve bitkilerden faydalanmak için onunla beraber oluyoruz» diyecekler. Yüce Allah'ın azabı indiği zaman ise hepsine birden inecektir." Taberânî, Eş'as b. Ebi'ş-Şe'sâ'dan, o da babasından bildirir: Abdullah b. Mes'ûd'un yanında Deccâl konusu açılınca: "Onu çokça anmayın! Çünkü semada bir şey takdir edildiği zaman, insanların diline düşmesi takdir edilen bu şeyin inişini hızlandırır" dedi. |
﴾ 58 ﴿