53

"And olsun ki Musa'ya Kitap vermiştik de onda ayrılığa düşmüşlerdi. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, onun hakkında şüphe ve endişe içindedirler... Kıyamet gününün bilgisi, O'na havale edilir. O nun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğunu yarıp çıkamaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: «Ortaklarım nerede!» diye seslendiği gün: «Buna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arzederîz» derler... İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır. Andolsun! Başına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka «Bu benim hakkımdır, Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır» der. Andolsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azaptan tattıracağız... İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'ân'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi?"

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "...Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı..." âyetini açıklarken: "Yüce Allah önceden söz verdiği ve takdir ettiği gibi onlara bir süre ve ecel tayin etmiştir. Ancak bu süreyi de aldanma içinde geçirirler" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid, Fussilet Sûresi'nin 47. âyetini (.....) lafzıyla okumuş ve: "Allah'ın bilgisi dışında hiçbir meyve çekirdeği kabuğunu yarıp çıkamaz" şeklinde açıklamıştır.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini: "Sana bildiririz" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) ifadesini: "Bıkıp usanmaz" şeklinde açıklamıştır.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "...Tarafımızdan bir rahmet tattırsak..." âyetini açıklarken: "Rahmetten kasıt afiyettir" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Bu benim hakkımdır..." âyetini açıklarken: "Bu rahmet amellerimin karşılığıdır ve bunu hakettim, anlamındadır" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz..." âyetini açıklarken: "Ufuklardaki bu âyet Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

Abdurrezzâk ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Ufuklardaki bu âyet Yüce Allah'ın ihsanıyla fethedecekleri bölgelerdir. Nefislerindeki âyetten kasıt ise Mekke'nin fethidir."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Ufuklardaki bu âyet yağmurun tüm bölgeler için tutulması, yağdırılmamasıdır. Nefislerindeki âyetten kasıt ise bedenlerinde maruz kaldıkları bela ve hastalıklardır."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "İnsanlar yolculuğa çıktıkları zaman Âd, Semûd kavimlerinden geriye kalan kalıntıları görür ve: "Vallahi Muhammed doğru söylemiş" derlerdi. Ufuklardaki âyetten kasıt budur. Nefislerindeki âyetler ise hastalıklarıdır."

53 ﴿