24"İşte bu, Allah'ın, İnanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki: «Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum.» Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. Yoksa senin için «Allah'a karşı yalan yere iftira etti» mi derler? Allah dilerse senin kalbini mühürler, batılı da yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Doğrusu O, kalplerde olanı bilendir." Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Tirmizî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Tâvus vasıtasıyla bildirir: İbn Abbâs'a: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." buyruğunda geçen "yakınlar" ifadesinden kimlerin kastedildiği sorulduğunda, Saîd b. Cübeyr: "Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Ehli beyt'inin yakınları" karşılığını verdi. Bunun üzerine İbn Abbâs şöyle dedi: "Acele davrandın! Zira Kureyş'in hiçbir boyu yoktur ki Peygamberimizle (sallallahü aleyhi ve sellem) bir şekilde akrabalığı olmasın! Buradaki yakınlara sevgiden kasıt Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aralarındaki akrabalık bağlarının gözetilmesidir." İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye, Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyşlilere şöyle buyurdu: "Size yaptığını bu davet karşılığında herhangi bir ücret veya karşılık beklemiyorum. Tek beklediğim şey aramızdaki akrabalık bağları dolayısıyla bana saygı göstermeniz ve bu akrabalık bağlarını gözetmenizdir." Saîd b. Mansûr, İbn Sa'd, Abd b. Humeyd, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî Delâil'de Şa'bî'den bildirir: İnsanlar, "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." buyruğundaki yakınların kimler olduğu konusunu bize çokça sorunca İbn Abbâs'a bir mektup yazıp bunu ona sorduk. İbn Abbâs şöyle bir cevap yazdı: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyş'te neredeyse bütün boyların kendisinde birleştiği bir boydan geliyordu. Bundan dolayı Kureyş'in her bir boyu bir yerde onunla akraba çıkıyordu. Buna dayanarak Yüce Allah, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): "...De ki: Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..."buyurmuştur. Yani, 'Size yaptığım davete karşılık tek beklediğim şey aramızdaki akrabalık bağları dolayısıyla bana saygı göstermeniz ve bu akrabalık bağlarını gözetmenizdir' demesini istemiştir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye, Alî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyşlilerin bütün aileleriyle akrabalığı vardı. Kendisini yalanlayıp ona tâbi olmayı reddettikleri zaman onlara: "Ey topluluk! Şayet bana tâbi olmayı kabul etmiyorsanız aramızdaki akrabalık bağını gözetin. Zira diğer Araplar içinde bu akrabalıktan dolayı beni korumak ve bana yardım etmek en fazla size düşer" buyurdu. İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Dahhâk vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: "...De ki: Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyeti Müşriklerin Allah Resûlü'ne eziyet ettikleri bir ortamda Mekke'de nazil oldu. Burada Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: "Sizlere yaptığım bu davet karşılığında sizden dünyalık herhangi bir ücret, karşılık beklemiyorum. Beklediğim şey sadece sizinle aramızdaki akrabalık bağlarının gözeltilmesidir" demesi istenmiştir. Ancak Medine'ye hicret ettikten sonra Yüce Allah bu konuda onun da diğer peygamberler gibi tavır koymasını takdir etmiş ve onlara: "Sizden herhangi bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah'a aittir..." demesi istenmiştir. Allah'tan beklenen bu ücret de âhiretteki mükâfatlar ile ihsanlarıdır. Zira daha önce Nuh, kavmine: "Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir" demiştir. Aynı şeyi Hûd, Sâlih ve Şuayb peygamberler de kavimlerine demişlerdi. Ancak onlar, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) izin verildiği gibi ücret olarak akrabalık bağlarını gözetme de dahil herhangi bir şey istememişlerdir. Bundan dolayı Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret ettikten sonra akrabalık bağını gözetme karşılığını da kendilerine iade etmiştir. Bundan dolayı bu âyet neshedilmiş bir âyettir. Ahmed, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim ve İbn Merdûye'nin Mücâhid vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem): "Size getirdiğim âyetler ve hidâyete karşılık, Yüce Allah'ı sevmeniz, itaatla O'na yaklaşmanızdan başka hiçbir karşılık beklemiyorum" buyurduğunu zikretmiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini açıklarken: "Bana tâbi olmanız, beni tasdik etmeniz ve akrabalarımı gözetmeniz dışında sizden bir ücret istemiyorum, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Merdûye, Yûsuf b. Mihrân vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini açıklarken: "Aramızdaki akrabalık bağını gözetip bana eziyet etmemenizden başka sizden bir karşılık beklemiyorum, anlamındadır" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyşlilere şöyle dedi: "Sizden mal olarak herhangi bir şey istemiyorum. İstediğim şey aramızdaki akrabalık bağından dolayı bana eziyet etmemenizdir. Zira sizler benim akrabalarımsınız ve bana itaat edip davetime icabet etmek herkesten çok size düşer. " İbn Merdûye'nin Ebû Mâlik vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini açıklarken: "Aramızdaki akrabalık bağını gözetmenizden başka sizden bir karşılık beklemiyorum, anlamındadır" demiştir. İbn Merdûye'nin İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyş'in bütün boylarıyla anne tarafından bir akrabalığı vardı. Hatta Hüzeyl kabilesiyle bile bir anne tarafından akrabaydı. Yüce Allah da: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini indirerek, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: "Aramızdaki akrabalık bağını gözetmenizden başka sizden bir karşılık beklemiyorum. Beni yalanlayıp inanmasanız da bana eziyet etmemenizi istiyorum" demesini istemiştir. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Miksam vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: Ensar övünür gibi: "Şöyle yaptık, böyle yaptık" deyince, İbn Abbâs onlara: "Ama biz sizden daha üstünüz" karşılığını verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duyunca oturdukları meclise geldi ve: "Ey Ensar! Zillet içindeyken Allah sizi aziz kılmadı mı?" diye sordu. Ensar: "Öyle oldu yâ Resûlallah!" karşılığını verdiler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bana cevap versenize!" buyurunca, Erısar: "Ne diyelim yâ Resûlallah!" dediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kavmin seni yurdundan çıkarınca biz sana kucak açmadık mı, desenize! Kavmin seni yalanlayınca biz sana inanmadık mı, desenize! Kavmin sana eziyet edince biz sana yardım etmedik mi, desenize!" Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu şekilde yaptıklarını sayıp durunca sonunda dizlerinin üzerine kalkıp: "Mallarımız da, elimizde bulunanlar da Allah ve Resûlü'nündür!" dediler. Bunun üzerine: "...De ki: Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyeti nazil oldu. Taberânî M. el-Evsat'ta ve İbn Merdûye -zayıf bir isnâdla- Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: Ensar kendi aralarında: "Allah Resûlü için aramızda mal toplasak da bu konuda kimselere muhtaç olmasın" diye düşündüler. Sonra Allah Resûlü'ne (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Yâ Resûlallah! Mallarımızdan toplayıp sana vermek istiyoruz" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "...De ki: Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini indirdi. Yanından çıktıkları zaman ne demek istediği hakkında ihtilafa düştüler. Aralarında: "Sizce Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla neyi kastetti?" dediklerinde, içlerinden bazıları: "Ailesi için savaşmamız ve onlara yardım etmemiz konusunda bunu söyledi" karşılığını verdi. Bunun üzerine Yüce Allah: "Yoksa «Yalan uydurup Allah'a iftira etti» mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah batılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz O, kalplerde olanı hakkıyla bilendir. O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir. Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir..." âyetlerini indirdi. Âyetlerle bu sözleri söyleyenlerin tövbe etmeleri ve Allah'tan bağışlanma dilemeleri istendi. Ebû Nuaym ve Deylemî, Mücâhid vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "«Ben buna karşılık sizden yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum.» Benden dolayı Ehli beytimi gözetmenizi ve onları sevmenizi istiyorum." İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye -zayıf bir isnâdla- Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: "...De ki: Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyeti nazil olduğu zaman, Müslümanlar: "Yâ Resûlallah! Sevmemiz gereken bu yakınların kimler?" diye sordular. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ali, Fâtıma ve iki oğludur" karşılığını verdi. Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini açıklarken: "Bundan kasıt Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) akrabalarıdır" demiştir. İbn Cerîr, Ebu'd-Deylem'den bildirir: Ali b. Hüseyn esir olarak getirilince Şam'daki merdivenlerin üzerinde durduruldu. Bunun üzerine Şam ahalisinden bir adam kalktı ve: "Sizlerin canını alan ve esir düşüren Allah'a hamdolsun!" dedi. Ali b. Hüseyn: "Sen Kur'ân okuyor musun?" diye sorunca, adam: "Evet okuyorum" dedi. Ali b. Hüseyn: "Âl-i Hâ Mîm (Hâ Mîm ile başlayan sûreler)i okudun mu?" diye sorunca, adam: "Hayır" karşılını verdi. Ali b. Hüseyn: "...De ki: Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini okumadın mı?" diye sorunca, adam: "Buradaki yakınlardan kasıt siz misiniz?" dedi. Ali b. Hüseyn: "Evet" karşılığını verdi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Ben buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." âyetini açıklarken: "Bundan kasıt Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ailesine sevgidir" demiştir. Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve Hâkim, Muttalib b. Rabîa'dan bildirir: Abbâs, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına girdi ve: "Dışarda Kureyşlilerin kendi aralarında konuştuklarını görüyoruz, ancak bizi gördüklerinde hemen susuyorlar" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) öfkelendi, alnı kıpkırmızı oldu ve: "Vallahi Allah için ve benim akrabam olmanızdan dolayı sizleri sevmeyen bir müslümanın kalbine iman girmez!" buyurdu. Müslim, Tirmizî ve Nesâî'nin Zeyd b. Erkam'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ehli beyt'im konusunda Allah'tan korkmanızı hatırlatırım" buyurmuştur. Tirmizî ve İbnu'l-Enbârî'nin Mesâhif de Zeyd b. Erkam'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Onlara tutunduğunuz sürece benden sonra dalâlete düşmeyeceğiniz iki şeyi size bırakıyorum. Biri diğerinden daha değerli olan Allah'ın Kitab'ıdır ki, gökyüzünden yeryüzüne uzatılmış bir ip gibidir. Diğerleri ise yakınlarım (ıtretim) olan Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi de Cennette havuzumun başında yanıma gelene kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Bunun için benden sonra bu ikisine karşı nasıl bir tavır takınacağınıza dikkat edin.""' Tirmizî, Taberânî, Hâkim ve Beyhakî'nin Şuab'da İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Verdiği nimetlerle sizi beslediği için Allah'ı sevin. Allah sevgisi için de beni sevin. Benim sevgim için de Ehl-i Beyt'imi sevin." İbn Adiy'yin Ebû Saîd'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biz Ehl-i Beyt'e buğzeden kişi münafıktır" buyurmuştur. Taberânî'nin Hasan b. Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bize buğzeden veya haset eden kişilerin kıyamet gününde yiyecekleri ateşten kırbaçlar arttırılır" buyurmuştur. İbn Hibbân ve Hâkim'in Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Canım elinde olana yemin olsun ki biz Ehl-i Beyt'e buğzeden kişiyi Yüce Allah Cehenneme sokar." Taberânî ve Hatîb, Ebu'd-Duhâ vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: Abbâs, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: "Şu davayla ortaya çıkışından beri kavmimizle aramıza kin soktun!" dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah için ve bana akrabalığınızdan dolayı sizleri sevmedikçe hayra ve imana ulaşamazlar! Süleym kabilesi şefaatimi umuyor da Abdulmuttalib oğulları mı ummayacak!?" Hatîb, Ebu'd-Duhâ vasıtasıyla Mesrûk'tan, o da Âişe'den bildirir: Abbâs b. Abdilmuttalib, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: "Yâ Resûlallah! Yaşadığımız birkaç olaydan sonra artık kavmimizden bazılarının bize kin güttüğünü öğrendik" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) de: "Vallahi benimle olan akrabalığınızdan dolayı sizleri sevmedikçe hayra nail olamazlar. Süleym kabilesi şefaatimi umuyor da Abdulmuttalib oğulları mı ummayacak!" karşılığını verdi. İbnu'n-Neccâr'ın Târih'de Hasan b. Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her şeyin bir temeli vardır. İslam'ın temeli de Allah Resûlünün ashabı ile Ehl-i Beyt'ini sevmektir." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) âyetini açıklarken: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur'ân'ı tebliğ ettiği için insanlardan herhangi bir karşılık beklemiyordu. Onlardan istediği tek şey, itaat etmek suretiyle Allah'a yaklaşmaları ve gönderdiği Kitabı sevmeleriydi" demiştir. Beyhakî Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) bu âyeti açıklarken: "Kendisine itaat ederek Allah'a yaklaşmaya çalışan her kişiyi sevmen gerekir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) âyetini açıklarken: "Salih amel ile Allah'a yaklaşmak, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) müşriklerle on anne tarafından akrabalığı vardı. Ancak müşrikler onunla karşılaştıklarında bu soydan olan annelere dil uzatarak Allah Resûlü'ne (sallallahü aleyhi ve sellem) eziyet ederlerdi. İşte: "...Sizden, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemiyorum..." buyruğunda ifade edilen budur. Yani akrabaları üzerinden kendisine eziyet etmemeleridir." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "...Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir" âyetini açıklarken: "Yüce Allah günahları bağışlar, yapılan iyiliklere de katıyla karşılık verir" demiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "...Allah dilerse senin kalbini mühürler..." âyetini açıklarken: "Yüce Allah dilerse verdiği ve indirdiği şeyleri sana unutturur, anlamındadır" demiştir. |
﴾ 24 ﴿