42

"Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine kısır bir rüzgar göndermiştik. Üzerinden geçtiği her şeyi küle çeviriyordu."

Firyâbî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Kısır bir rüzgar..." âyetini açıklarken: "Kısır olması çok sert ve bitkileri aşılamayan bir rüzgar olmasıdır" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine kısır bir rüzgar göndermiştik. Üzerinden geçtiği her şeyi küle çeviriyordu" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Âd kavminin üzerine bitkileri aşılamayan ve bulut getirmeyen faydasız bir rüzgar gönderdi. Bu rüzgar dokunduğu her şeyi yok etti."

Ebu'ş-Şeyh'in Azame'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Kısır bir rüzgar..." âyetini açıklarken: "Bereketi ve faydası olmayan, yağmur getirmeyen, bitkileri aşılamayan bir rüzgar gönderdik" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: "Rüzgar ikinci kat yerde hapsedilmiştir. Yüce Allah, Âd kavmini helak etmek istediğinde rüzgarın başında duran bekçiye Âd kavmini helak edecek kadar bir rüzgarı salmasını emretti. Bekçi: «Rabbim! Öküzün burnu kalınlığında bir rüzgar salayım mı?» diye sorunca, Yüce Allah: «Hayır! Bu kadarını salarsan yeryüzünde bulunan herkesi alt üst edersin. Onlara yüzük kalınlığında bir rüzgar gönder» buyurdu. İşte: «Üzerinden geçtiği her şeyi küle çeviriyordu» âyetinde ifade edilen budur.

Firyâbî ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib: "...Kısır bir rüzgar..." âyetini açıklarken: "Kavurucu bir rüzgardır" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in Azame'de bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "...Kısır bir rüzgar..." âyetini açıklarken: "Güney rüzgarıdır" demiştir.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Kısır bir rüzgar..." âyetini açıklarken: "Bitkileri aşılamayan Sabâ rüzgarıdır" demiştir. "...Her şeyi küle çeviriyordu" âyetini açıklarken de: "Her şeyi yok ediyordu" demiştir.

Abdurrezzâk ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "...Kısır bir rüzgar..." âyetini açıklarken: "Toprağa faydası ve bereketi olmayan rüzgardır" demiştir. "...Her şeyi küle çeviriyordu" âyetini açıklarken de: "Bitki çürüğüne çeviriyordu" demiştir.

Ahmed, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Merdûye, Rabîa kabilesinden bir adamdan bildirir: Medine'ye gelip Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) yanına girdim. Ancak Âd kavminin elçisi gibi anıldığımda: "Âd kavminin elçisi gibi olmaktan Allah'a sığınırım!" dedim. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem): "Âd kavminin elçisi de kim?" diye sorunca şöyle dedim: "Bunu en iyi bilene denk geldin. Âd kavmi büyük bir kuraklığa maruz kalınca çare bulması için şeflerinden birini gönderdiler. Bu adam yolda Bekr b. Muâviye'ye misafir oldu. Bekr onu ağırladı, içki içirdi ve iki kadın şarkıcı çağırıp şarkı söylettirdi. Daha sonra Nehere dağına doğru yola düştü. Bu dağa geldiğinde: «Allahım! Bir hastalığıma şifa istemek üzere veya bir esirin fidyesi için gelmedim. Daha önce gönderdiğin yağmuru şimdi de gönder. Aynı şekilde Bekr b. Muâviye'ye de yağmur gönder» diye dua etti. Bekr'e bu duası da ona içirdiği içkiye teşekür mahiyetindeydi. Bunun üzerine kendisine birkaç bulut çıkarıldı ve: «Bunlardan birini seç» denildi. Adam bulutların içinden siyah olanı seçince: «Kavurucu ve küle dönüştürücü olarak onu alî Âd kavminden geriye kimseyi bırakmayacaktır» denildi."

Ravi: "Bize zikredildiğine göre Âd kavminin üzerine sadece yüzük kalınlığında bir rüzgar gönderildi" dedi ve: "Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine kısır bir rüzgar göndermiştik. Üzerinden geçtiği her şeyi küle çeviriyordu" âyetlerini okudu.

42 ﴿