43

"Şüphesiz, güldüren de, ağlatan da odur."

İbn Merdûye, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülen bir topluluğun yanından geçti ve: "Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz" buyurdu. Bunun üzerine Cibrîl kendisine inerek: "Şüphesiz ki, ağlatan da, güldüren de Allah'tır" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu grubun yanına dönerek şöyle buyurdu: "Daha kırk adım gitmemiştim ki, Cibrîl bana gelerek: «Onların yanına git ve: «Şüphesiz ki, güldüren de ağlatan da odur" de» dedi."

Ebu'ş-Şeyh Azame'de ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Âdem, Cennetten kendisiyle gözyaşlarını sildiği beyaz bir yakutla indi. Âdem, Cennetten çıkarıldığı için kırk yıl boyunca ağladı. Bunun üzerine Cibril ona: «Ey Âdem! Niçin ağlıyorsun? Allah, beni sana taziye için gönderdi» dedi. Bunun üzerine Âdem güldü. Allah'ın: «Şüphesiz, güldüren de, ağlatan da odur» kelâmı da bunu ifade etmektedir. Âdem'in gülmesinden dolayı zürriyeti de gülmüş, ağlamasından dolayı da zürriyeti de ağlamıştır."

İbn Ebî Şeybe, Cebbâr et-Tâî'den bildirir: Ümmü Mus'ab binti'z-Zübeyr'in cenazesinde bulundum. İbn Abbâs ta orada bulunmaktaydı. Ağıt sesleri işittiğimde: "Ey İbn Abbâs! Sen burada iken öyle ağıt mı yakılıyor?" dedim.

Bunun üzerine İbn Abbâs: "Rahat bırak bizi ey Cebbâr! Şüphesiz ki, güldüren de, ağlatan da Allah'tır" dedi.

43 ﴿