11"Ey Mü’minler! Toplantılarda, sîze: «Yer açın» denince yer açın kî Allah da size genişlik versin; «Kalkın» denildiği zaman da hemen kalkın ki, Allah, içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah işlediklerinizden haberdardır." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) (=Ey Mü’minler! Toplantılarda, size, «Yer açın» denince yer açın ki Allah da size genişlik versin) âyetini (.....) şeklinde (elif) harfi ile okur ve: "Burada kişinin savaşta iken birilerine «Yer açın» demesi kastedilmektedir" derdi. "Ey Mü’minler... "Kalkın" denildiği zaman da hemen kalkın ki..." kelâmı hakkında ise: "Düşmana saldırın denildiği zaman da hemen saldırın, mânâsındadır" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) kelâmını açıklarken: "Burada özel olarak Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) meclisi kastedilmektedir" dedi. Abd b. Humeyd, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: "İnsanlar Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) meclisinde gizli gizli konuşurdu. Bunun üzerine:(.....) kelâmı indi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Ey Mü’minler! Toplantılarda, size, «Yer açın» denince yer açın ki Allah da size genişlik versin; «Kalkın» denildiği zaman da hemen kalkın ki, Allah, içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah işlediklerinizden haberdardır" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bu âyet, zikir meclisleri hakkında inmiştir. Çünkü bu meclislerde bulunanlar birilerinin geldiğini görünce Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında oturdukları yerde kalıp gelen kişiye yer açmazlardı. Bunun üzerine Allah, birbirlerine meclislerde yer açmalarını emretti." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) bu âyeti açıklarken şöyle dedi: İnsanlar meclislere gelir ve birbiri ardına yığın halinde otururdu. Bunun üzerine meclislerde birbirlerine yer açmaları emredildi ve birbirlerine yer açmaya başladılar. İbn Ebî Hâtim, Mukâtil b. Hayyân'dan bildirir: Bu âyet, Cuma günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Suffe'de iken indi. Suffe dar bir yerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muhacirlerden ve Ensâr'dan olan Bedir ahalisini ağırlamaktaydı. Bedir ahalisinden bazı kimseler Suffe dolduktan sonra geldi ve Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) karşısında durarak: "Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey Allah'ın Peygamberi!" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara cevap verdikten sonra orada bulunanlara da selam verdiler. Oradakiler de selamlarını aldılar. Ancak onlar ayakta durmuş ve kendilerine bir yer açılmasını beklemekteydi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara yer açılmamasından dolayı ayakta kaldıklarını bilmiş ve bu, ağırına gitmişti. Bunun üzerine etrafındaki Bedir ahalisinden olmayan Muhacirlerden ve Ensâr'dan bazı kişilere: "Sen ey filan ve sen ey filan! Kalkın!" buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bedir ahalisi sayısınca kişiyi kaldırana kadar öyle devam etti. Bu da yerinden kaldırılan kişilere ağır gelmişti. İşte o zaman bu âyet nâzil oldu. Mâlik, Buhârî, Müslim ve Tirmizî'nin İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Herhangi biriniz birini oturduğu yerden kaldırıp da o yere kendisi oturmasın. Fakat birbirinize yer açarak yerinizi genişletin" buyurmuştur. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ey Mü’minler! Toplantılarda, size: «Yer açın» denince yer açın ki Allah da size genişlik versin..." kelâmını açıklarken: "Burada kişinin savaşta iken birilerine: «Yer açın» demesi kastedilmektedir" dedi. "Ey Mü’minler... «Kalkın» denildiği zaman da hemen kalkın ki..." kelâmı hakkında ise: "Bu da, hayır işlemeye ve namaza kalkın denildiği zaman hemen kalkın, mânâsındadır" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Ey Mü’minler... "Kalkın" denildiği zaman da hemen kalkın ki...'" kelâmını açıklarken: "Hayırlı olan her şeye kalkın mânâsındadır. Yani düşmanla savaşmaya, iyiliği emretmeye veya doğru olan her şeye kalkmak kastedilmektedir" dedi. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Ey Mü’minler... «Kalkın» denildiği zaman da hemen kalkın ki..." kelâmını açıklarken: "Hayırlı bîr şeye davet edildiğinizde davete icabet edin, mânâsındadır" dedi. İbnu'l-Münzir, Hâkim ve Medhal'de Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Allah, içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin..." kelâmını açıklarken: "Allah, müminlerden kendilerine ilim verilmiş kimseleri, kendilerine ilim verilmemiş kimselere göre derecelerle yükseltsin, mânâsındadır" dedi. Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: Bu âyetin tefsiri: "Allah içinizden iman edip te kendilerine ilim verilmiş kimseleri, iman edip te kendilerine ilim verilmemiş kimselere göre derecelerle yükseltsin, şeklindedir" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "Allah, âlim kişileri bu âyette özel kıldığı gibi Kur'ân'nın hiçbir yerinde özel kılmamıştır. Allah, iman edip te kendilerine ilim verilen kimseleri, iman edip te kendilerine ilim verilmeyen kimselerden daha üstün tutmuştur" dedi. |
﴾ 11 ﴿